Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Şirk, İslam’ın en büyük günahlarından biridir ve Allah’a ortak koşmak anlamına gelir. Kur'an’a göre Allah, tevhidi esas alan bir inanç sistemine sahiptir ve bir Müslüman’ın tüm ibadetlerinde yalnızca O’na yönelmesi beklenir. Ancak, Kur'an'ı hayatında yeterince yer vermeyen ve onun hükümlerini öğrenmeyen bir kişi, farkında olmadan şirke düşebilir. Çünkü Kur'an'da Allah, insanlara doğruyu ve yanlışı açıkça belirtmiştir. Eğer bir insan bu Kitap’ı anlamadan, başkalarına kulak vererek kendi inancını şekillendirirse, Allah’a ve O’nun emirlerine iman etmek yerine, kişisel ya da toplumsal geleneklere, alışkanlıklara dayanabilir. Bu da insanı, Allah’a hiçbir şekilde ortak koşmaması gereken bir inanç sistemine sapmasına sebep olur. Kur'an, inananlara doğruyu gösterirken, Allah’a eş koşmanın, O’na saygısızlık anlamına geldiğini belirtir. Bu yüzden Kur'an’a uzak kalan bir kişi, kendi nefsinin ya da toplumunun kurallarını daha önemli görebilir. "Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir" (Maide 44) ayeti, Kur'an’ın belirlediği hakikate karşı çıkan ve onu hayatına almayanların, Allah’a karşı büyük bir sorumluluk yüklediğini ve doğru yolu kaybettiğini vurgular. Nifak, kişinin dışarıda iman ettiğini göstermesi, içerde ise inanmadığı bir durumu sergilemesidir. İslam, kalp ile dilin bir olmasını ister. Bir insan, içinden geçirdiği niyetleri ve inanışları doğru şekilde ifade etmelidir. Kur'an, nifakçıları şiddetle kınar ve onları en kötü kişilikler arasında sayar. Nifak, kişiyi hem kendi iç dünyasında huzursuz eder hem de toplumda güven sarsıcı etkiler yaratır. Müslüman, hayatının her alanında Allah’a kul olmalı ve bunu gönülden yapmalıdır. Ancak, Kur'an'dan uzak kalan ve ona karşı ilgisiz kalan bir kimse, sadece dışarıda iyi bir Müslüman gibi görünebilir. İman, ancak kalpte ve fiilde var olduğunda gerçek olur. Nifak, dini değerlerin içselleştirilmediği, yüzeysel bir iman anlayışının sonucudur. Kur'an’a yönelmeyen, O’na hayatında yeterince yer vermeyen bir kişi, sadece toplumsal baskıdan dolayı mümin gibi görünebilir. Oysa gerçek iman, Allah’a tam bir teslimiyetle O’nun rızasına uygun yaşamaktır. Kur'an'dan uzak kalmanın, bireyi nifaka sürükleyen yönü budur. Çünkü, Kur'an’ı anlamadan ve ona göre bir yaşam tarzı benimsemeden, dışarıda sergilenen İslam, içsel bir bağlılıkla eşdeğer değildir. Küfür, Allah’ın varlığını, birliğini ve emirlerini inkâr etmek anlamına gelir. Kur'an, küfrü açıkça yasaklar ve Allah’a inançsızlık olarak tanımlar. Bir kişi, Kur'an’ı hayatının merkezine koymaz ve onun hükümlerine uymazsa, küfrün sınırlarına yaklaşmış olur. "Allah’ın indirdikleriyle hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir" (Maide 45) ayeti, Kur'an’ın hükmüne uymayan kişileri zalim olarak tanımlar ve onların ahiretteki durumunu uyarır. Küfür, sadece inançsızlık değil, aynı zamanda Allah’a karşı bir tür isyan, onun yasalarına karşı gelmektir. Kur'an, bir Müslümanın hayatını düzene koyan ve onu doğru yola ileten tek kaynaktır. Eğer bir insan, Kur'an’a uzak kalır ve O’nun hükümlerine göre bir yaşam sürmezse, Allah’ın emirlerine karşı gelmiş olur. Küfür, yalnızca bir inanç meselesi değildir, aynı zamanda Allah’ın hükümlerine saygısızlık ve O’nun koyduğu hayat düzeninin reddedilmesidir. Kur'an’dan uzak kalan bir kişi, farkında olmadan küfre düşebilir, çünkü onun gönlünde ve yaşamında Allah’ın emirleri hüküm sürmez. Kur'an, yalnızca bir kitap değil, yaşamı anlamlandıran bir rehberdir. Müslümanlar, Kur'an'ı sadece bir ibadet metni olarak değil, hayatlarına yön veren bir pusula olarak kabul etmelidirler. "Ve şüphesiz o (Kur'an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız." (Zuhruf 44) ayeti, Kur'an’ın her birey için hayatın her anında rehberlik edecek bir kitap olduğunu belirtir. Kur'an’dan uzaklaşmak, insanı doğru yoldan saptırır, onu şirk, nifak ve küfür gibi ağır manevi tehlikelerle karşı karşıya bırakır. Kur'an’a yönelmek, doğru yolu bulmak, Allah’a samimi bir şekilde kulluk yapmak ve ahirette başarılı olmak için en önemli adımdır. Bu yüzden, Kur'an’ı hayatımızın merkezine almalı, O’nun hükümlerini öğrenmeli ve yaşamımıza uygulamalıyız.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Rıdvan Kaya , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |