..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Deneysel > sabiha




19 Ekim 2003
Arka Bahçeler  
sabiha
Sorular, sorgular, inatla gasp eder yaşamını, yeni bir düne ulaşır her gün yeni sorularla; günler dünlerde kaybeder adımlarını...


:BJDI:
ARKA BAHÇELER
Sessizlik sımsıkı sarmaladı gecemi, yine tavanla buluştu, görüntülerden yorgun gözlerim. Tuzla buz oldu bütün aynalar; dokunuşlardan, kokulardan, seslerden ulaştı görmelerine benliğim.
Yaşama mı, ölüme mi koşacağını seçmeli kararsız adımlarım.  Boşluklarla, yokluklarla sevişmemeli fahişe yaşamım.
Bitmeli artık gözlerimin ihaneti, yaşamak; dokundukça buharlaşıp yok olan bir düş olmamalı.
Şşşşşşşşşşşşt
Susmalısın. Susmalı ve geceyi okşamalısın.
Biliyorum, çıldırmaktan korkarsın; bulamazsın bir belirti çıldırmaya dair, hiç korkmazlar ama çoktan çıldırmışlardır sanki, korktuğun çıldırmak değil de onlardan biri olmaktır belki...
Doğduğun gün alırlar elinden çıplaklığını, dualarıyla kirletip, inançlarıyla gasp ederler yarınlarını, kulları değil öfkesi gibidirler tanrının; yok etme arzusuyla kıvranışları bundandır.
Lanetlenmiş bir geçmişin zulmüyle tehdit altındadır yaşamın; tenini okşayan her esintiden kasırgalar doğurup, rotasını kaybetmiş bir rüzgar gibi mevsimsiz topraklarda esişin bundandır.
Ulaşabildiği her este bestesini çağıran, tiz bir ıslıktır sesin. Notasını kaybetmiş enstürmanlar yankılanır içinde; zifiri karanlığı kucaklayan siren seslerine eşlik edişin bundandır.
Fırtınalı geceleri bile ürperten, ensende hissettiğin o nefes, yakarışlarına sırtını döndüğün uğultulardır.
El ayak çekilip de sokaklardan, karanlıklar yağmalayınca vitrinleri, yayılmaya başlar iniltiler arka bahçelerinden. Her biri  bir ‘ben’ olabilecek, her biri bir yaşam sunabilecek enerjiyken; zorunlulukların, gerekliliklerin, doğruların, yaptırımların zulmüyle susturulmuş bu sesler, var ederler kendilerini terk edilmişliklerinden.
Karşıtında bulur besinini her olgu; yaratılar hiçliklerden beslenir, susulmuş zamanlardan kopar en güçlü çığlıklar, varoluşu adına kendini adadığı yolda benliğini yok eder aydınlar, ölüm korkusundan dokunur yaşamın anlamına insancıklar, dozları şiddetinde yok eder yöneltilen sevgiler, yaşamın köklerine dokunanlardır ölümle kucak kucağa yaşayanlar, en yoğun duyarlılıklar doğurur en şiddetli nefretleri, can verdiği köklerde tükenir toprakların besini...
Ölüme katılmak için yaşama sunulur her olgu ve kendi besinini bulur gömüldükleri topraklardan engellendikçe varoluş yolu; yok edilme çabasınca güçlenip tutkuya dönüşür her duygu...
Varlığını yok sayan katmanları paramparça dağıtacağı ve sesini bastırmaya çalışan gürültüyü alt edeceği yaşama hırsını, yok edici çabalardan besler tüm uğultular.
Üstüne kat kat sır çekilmiş bir aynanın, tüm görüntülerini kaybedişinin öfkesiyle kendine bakan gözleri siyaha boyaması gibi, uğultular da ruhunun arka bahçelerini zifire bular.
Siyaha boyadığı beden kaybedince tüm adımlarını, uğultular bulur karanlıklardan yollarını. Oltasının ucuna takar açlığa mahkum edilmiş bedenin en sevdiği tadı ve avuçlarına alır her tada susamış yaşamı. Ardından dev bir kütleye dönüşüp asılır bileklerine, kaybolana kadar tüm ışıltılar gömer bedeni; daha soğuğa, daha yokluğa, daha derine. Battıkça batarlar karanlıklara; yankılar kayboldukça ulaşırlar uğultulara ...
Her biri bir uçurum gibi açılır susuzluğun çatlakları; bir gök gürültüsü ardından kana kana içmek istercesine üstüne yağacak olanı. Ancak kuraklıktır uğultular evreninde tek mevsim; üzerine yağan yokluklar, yoksunluklardır, kurumuş bu toprakların...
Tükense bile; katman katman derinlerden, fersah fersah doruklara ulaşacağı yollar, uğultular; engeller zorluğuca büyüttüğü öfkeyle tünellerini açar. Hapsedildiği kabuslardan varlığını kurtarıp, boşlukta salınan avuçlarına dolar . İşte o gün, ellerin; güneşi kendi ışığıyla boğar, karanlığa mahkum olur dünyan sonsuza kadar.
Çırılçıplaklığın özlemidir; içinde inleyen, sızlayan, uğuldayan. Gizlenmek zorunda kalışındır; dev bir dikene dönüşüp tenini parçalayan.
Yırtıldıkça tenin, uçurumlara açılır yarınlar; her düşüş bir giysiden arındırır, arınmışlığını yalnızlığın kucaklar.
Yalnızlığın kutsallığı ele geçirince evreni, her beden kendi enerjisiyle var edecek benliğini.
Sorular, sorgular, inatla gasp eder yaşamını, yeni bir düne ulaşır her gün yeni sorularla; günler dünlerde kaybeder adımlarını...
Çırılçıplaklık sürüklerken peşinden çarpa çarpa; her duyuş bir dokunuşa, her dokunuş kavrayışa, her kavrayış bir farkındalığa, her fark ettiğin seni sen yapmaya dönüşecekken ve yeniden yeniden can katacakken varlığına, katledilmiş duyguların yapışınca yakana; yaşayacak toprak, soluyacak mevsim, düşleyecek yarın, anacak dün bulamazsın.
Ürkütmemeli karanlıkların öyküleri. Notalar, düşler, bir de sen hep uyanık kalmalısınız.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın deneysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tanrıların Çocukları
Ses
Erdemler ve Pembe Çiçekler

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İmza [Deneme]


sabiha kimdir?

kendinden yola çıkmalı herkes, kendinden etkilenip kendini aşmalı ve kendine ulaşmalı yeniden. . . . .

Etkilendiği Yazarlar:
sartre, kafka, nietzche


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © sabiha, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.