"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yavaş adımlarla sırtında kamburuyla Dolaşır oda içinde üzgün ve yorgundur o Bazen güler bazen konuşur kendi kendine Kalmıştır dağın başında yalnızdır o Soğuk bir kış gecesi Rüzgarın uğultusu ıslık sesi Sobanın içinde yanan odun çıtırtısı Yaşlı yüzüne vuran ateşin sıcaklığı Gerilere geçen günlere götürmüştür onu Ne arayan vardır ne de soran onu Yalnızdır o çok yalnızdır tek başına Gözlükleri gözünde oyalanır elinde Sanki birşeyler örüyormuş gibi örgüsüyle Can sıkıntısından yalnız başına o Gözleri kapanır arada bir düşer öne doğru Bir ara çıtırtı duyulur,birden irkilir Yağmur başlamıştır cama vurur pıtırtısı O unutur yalnızlığını arkadaş olur ona Cama vuran yağmur damlacıklarının sesi Dayanamaz yaşlı vücut gaflet basar onu Duvardaki saatin tik tak tik tak çalışma sesi Uykusunu getirmiştir onun tutamaz kendisini Gözlüklerini çıkarır örter üstünü Kıvrılırkalır hemen oraya şilte üstüne Sıcacık oda içinde uyuyakalmıştır o Gözpınarlarından akan yaşlardan belli ki Dalmış yine derinlere eskileri düşünmüştür o Bazen derin nefes alıyor bazen nefesi kesiliyor Kimbilir belki de çocuklarını özlemiştir o Belki de gerilere gitmiş eski günleri Görüyordur rüyada olsada mutludur o Hiç olmazsa uyurken yalnızlığını unutmuştur o Yüz ifadesinden belli ki Bazen ağlıyor görüyor kötü günleri Bazen de gülüyor görüyor güzel günleri Hiç olmazsa rüyada yalnız değildir o Neler görmüyordur ki o rüyasında Kimbilir ah neler ah o eski günler Zamanında kimbilir neler çekmiştir o Ah ne içini yakan acı tatlı üzüntüler Zengin ve fakirlik günler Belli ki yıpratmış onu o eski günler Zamanında beş çocuk doğurmuş o yuvaya o Özenle büyütmüş eğitmiş onları o Onlar ise bakamamışlar bir anaya Atmışlar onu yalnız başına bir ovaya Boşuna gelin dememişler adına Neler çektirmişler o zavallı kadına Kocası başında olsaydı öyle mi olurdu ya Dağın başında hiç yalnız kalır mıydı o ya O kızmıyordu yine çocuklarına Sağ olsunlar yeter diyordu bana Çünkü biliyordu çocukları baskı altında Atmışlardı onu dağın başına Son olarak görmüştü onları o Onu getirdikleri gün dağın başına Bır daha uğramamışlardı onun yanına Oralarda çok yalnızdı o tek başına Acı tatlı yaşadıklarını o eski günleri Çocuklarını görüyordu rüyada tam o sırada o Acı acı kapı kakılır önce rüyada sanar o Sonra birden irkilir anlar ki kapıdır o Yaşlı vücudu ile ağır ağır güçlükle kalkar o Sevinir en sonunda çocukları geldi sanar o Kapıyı açınca hayal kırıklığına uğramıştır o Toparlanır sevinir çünkü yıllardan beri İlk olarak bir insan yüzü görmüştür o Bir küçük çocuk bir de annesi Üstleri başları çamur içinde gözleri yaşlı Anlatırlar dertlerini ona yaslı yaslı Kaza yapmışlar kocasını kaybermiştir kadın Gömerler bahçenin köşesine mezar kazıp Bir taraftan sevinmiştir yaşlı kadın Yalnız değildir artık vardır bir arkadaşı İçindeki insandır mezar olsada orası Her gün saatlerce konuşur ağlaşır onunla o Olmuştur ona orası sanki bır dert yuvası Sonradan öğrenir ki, ölen onun yavrusu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel Denizeri, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |