En bilge insanlar bile arasıra bir iki zırvadan hoşlanırlar. -Roald Dahl |
|
||||||||||
|
Bir sabah kalktık aman Allah o da ne ! Gazetelerde kocaman harflerle bir yazı Radyo ajanslarının sesinden etraf gürlüyordu Belli ki önemli bir haber veriliyordu Komşular bir araya toplanmış Herkes sesini soluğunu tutmuş dikkat kesilmiş Büyük bir heyecan içinde haberleri dinliyordu Büyük müjde taşı toprağı altın Almanya Türkiye’den işçi alıyor müjde müjde ! İşte böyle başlamıştı Almanya hikayesi Artık tutabilir misin sen milleti Birde baktım ki herkesin elinde gazetesi Bir anda karışıverdi mahallenin caddesi Yaşlısı genci şehirlisi köylüsü Hepsi böylece oldu Almanya sevdalısı Sonra başladı ailede Almanya kavgası Kimisinin kocası kimisinin karısı Hepsinin düşleri oldu Almanya hülyası Hazır ekmek hazır su , parası da bol Aman ne güzeel ! Balından yenmez vallahi Herkesin elinde iki resim bir nüfus kağıdı Aşındırdılar işçi bulma kurumunun kapılarını Memurlar yazmaya yetiştiremezdi kayıtları Kısa sürede hemen gelirdi yanıtları Nereden bilirdiler başlarına gelecekleri Sevinçten gülerdi herkesin etekleri Çoluk çocuk sefilleri oynarken kalır Çeker giderdi evin erkekleri Artık şansa kalmıştı kadınların kaderi Ya geri dönecekti kocası onu da alacaktı Ya da dönecekti yanında Alman sevgilisi Kadının yetmiyormuş gibi hasretlik çilesi Bir de üstüne eklenir kaynananın çenesi Çare yok dayanacaktır kadın sersefil Çünkü bu kavga başka kavga ekmek meselesi Ne iş olursa olsun her şeye razıydık Yeter ki hayal dünyası Almanya olsun Borç harç komşulardan para bulduk İstanbul Mecidiyeköy’ün yolunu tuttuk İsmi okunanlar demir merdivenlerden yukarı Koşarak uçarcasına sevinerek çıktık Genel kontroldan geçtik sağlam çıktık Sevdiklerimizi geride ağlarken bırakıp Trene binip Almanya’nın yolunu tuttuk Aman ne güzeel ! Çok para kazanacaktık En sonunda geldik hayal dünyamız Almanya’ya O zamanlar çok kıymetliydik sanki kıraldık Kocaman çiçeklerle karşılandık çok sevindik Sonra koyun sürüsü gibi gara indirildik Ayı kavala bakar gibi onlar söyledi biz dinledik Ne dedilerse onu yaptık kısım kısım ayrıldık Sonra fabrikaların evlerine gönderildik Tek tek odalarımıza yerleştirildik Tencere tabak elli Demark avans aldık Elbebek gülbebektik çok sevildik Buna bizde şaştık kaldık sevinçten öldük Şu paraya bak bee ! Aman ne güzeel ! Dedik Bedava Demark olur mu hiç a kafa ! Ayağımızın tozu ile götürüldük fabrikaya İlk gün tanıştırıldık usta başlarıyla Nezaketli konuşmalardan sonra ; biz köleler Kayıtlara geçtik damgalandık , kartları aldık Acemiyiz işe başladık , ne yapacağız eyvaah ! Almanların kuralları saat yedide iş başı Saat dokuzda yapmak zorundasın kahvaltı Oniki olur bu kez öğle yemeği molası Bu arada çok önemlidir meyve yenmesi Ne kadar kolaymış bu memlekette çalışması Saat onaltı oldu iş bitti ; aman ne güzeel ! Boru çalınca hemen paydos fazladan iş yok Giyinip doğru sıraya , sakın ha gürültü yok Sonra tek tek aranır herkesin çantası Açılır kışlanın kapısı herkes fırlar dışarı Yorgun argın gelir alış veriş zamanı Acele et şimdi yemek pişirme zamanı Sonra bulaşık yıka çanta hazırla derken Saat olur akşam dokuz , geldi yatma zamanı Aman Allahım ayni bir dam gibi ; zor iş yaa ! Sabah olur saat hiç unutmaz gelen zamanı Acı acı kıyameti koparır kalkma zamanı Bir saniye bile uyuyamazsın fazladan Hadi acele et otobüsü kaçıracaksın o zaman Her yerin dövülmüş gibi kıyılır yorgunluktan Uyumak istersin kalkamazsın yataktan Yoksa atılırsın fabrikadan ; zormuş yaa ! Almanlar çok nazikti o zamanlar Frav Ayşe her Ahmet diye kibarca Hitab ederlerdi bizlere El hareketleri her şeyi öğretirdi bizlere Onlar hem kibar hem kurnazdırlar Tatlı dil güler yüz derken Fabrikanın en kötü pis işlerini Anlamadan yaptırırlardı bizlere ; olsuun ! İlk aylıklarımızı aldık hemen hesaba oturduk Oh oh , Türk parası milyonları kazandık Şap gibi açtık gözümüzü , bu kadar para haa ! Artık başladık daha çoğunu aramaya Önce Almanlarla kaynaştık bir yol aradık Artık ister istemez Almanya’ya alıştık Onlar gitti biz mesayiye kaldık Fazla para uğruna canla başla çalıştık Ayın sonunda havamızı aldık ; dedik olsuun ! Sıra geldi memlekete para göndermeye Hesap kitap yemeklik Türkiye derken Elde kalan parayla canım çıktı makarna yerken Postaneye gittik şaşırdık kaldık Herkes çok nazikti bizde uyduk sıraya girdik Güler yüzlü memur sordu Almanca Biz konuştuk ona Türkçe Hiç kimse gülmedi halimize Hepsi koştu birden yardımımıza Dil bilmiyorduk utandık kaldık ; ama olsuun ! Günler bir bir derken aylar geçti Artık memleketten mektup geldi Birisinin karısı ötekinin kocası Onların da tuttu Almanya sevdası Kolay mı burada ev bulmak a kadın ! İşte şimdi sorunlar başladı ; olsuun ! Madem ki geldik buraya maceraya Dolu dolu yaşayacaktık onu mutlaka Tek kelime Almanca yok düştük yollara Ev aramaya , ne maceraydı ama haa ! Elimizde resimler işaretle anlattık Derdimizi onlara acıdılar bizlere Fırsatları kullandılar hem karına Hem de sevabına dercesine Kapı geçitlerini , tavan aralarını Tuvaleti dışarda eski evlerini Kibarca kiraladılar bizlere Başımızı soktuk ya ; onada dedik olsuun ! Hepimiz çil yavrusu gibi dağıldık bir köşeye Arkadaş bağları koptu dertler geçti başköşeye Alman kadınları ihtiyarı genci Yakaladı bizim avanak Türkleri Kaptırdılar onların cilvesine kendilerini Çabucak unuttular anasını bacısını Memlekette açlıktan ağlayan çocuklarını Almanya sevdasından yıkıldı kutsal yuvaları Eee ! Kazanıyoruz ya Demarkı Onada dedik olsuun ! Kafasızlar kapıldı Almanya rüzgarına Feleğini şaşırdı döndü şaşkına Akıllılar ailesini getirdi bağlandı yuvasına Kimisi tutuldu ehliyet aşkına Köyünde eşeğe binemeyen zavallılar da Burada bindiler Alman arabasına Şaşırdılar dediler ne oldu bana Sonunda girdiler kara toprağın altına Herşeyi kabul ettiğimiz gibi Onada dedik olsuun ! Memlekette kadınlar çalışmazdı dediler Burada da uygulandı ayni kurallar Bir gün gurur iki gün gurur derken Erkekler baktı ki pabuç pahalı Gönderdiler fabrikaya onlarda karılarını Aybaşı gelince getirdi kadınlar eve Avuç dolusu üstü kartallı parayı Erkekler unutuverdi yöreyi töreyi Gözleri görmez oldu hiç bir şeyi Kızdırmak yoktu altın yumurtlayan tavuğu Karısı çalışıyor dedikodu olurmuş ; olsuun ! Gün ola harman ola derken Bıktı artık Almanlar bizlerden Araştırma yoluna girdiler bizleri nasıl Geri göndersinler memleketlerinden En sonunda buldular işin kolay yolunu Özendirici primler verdiler avuç dolusu Türkler sevinçle doldurdular ceplerini Memlekete döndüler otobüsler dolusu Zengin olmuşlardır artık yoktur korkusu Var mı onlardan mutlusu ; aman ne güzeel ! Gün gün geçti memlekette cicim ayları Çok zor oldu onların uyum sağlamaları Bir zamanlar gurbette ikinci sınıf vatandaş Şimdi de memlekette ikinci sınıf vatandaş İsyan ettiler burası bizim memleketimiz arkadaş Yine çıkmayı düşünüyorlardı yollara Alışmışlardı buradaki rahat yaşama Doğru yola saf kurallara Hasret kaldılar Almaya’nın Demarkına Onlar vatanına değil kızıyorlardı insanlara Yolsuzluklara hazır yiyenlere vicdansızlara Artık dönemediler onlar buralara İster istemez kaldılar anavatanda ; ne güzeel ! Özeniyorlardı burada kalanlar onlara Giden bin pişmandı memleketinde Kalan bin pişmandı gurbet elinde Madem ki buradasın , çalışmaya devam Sonra memleketten bir ev derken iki İki ev derken evler buldu beşi Yaş yirmibeş derken buldu altmışbeşi Artık bizlerin gelmişti emeklilik yaşı Geriye dönüp bakınca hiç yaşanmamış gibi Mazide kalıverdi o güzel gençlik günleri Çaresiz alıştık onada dedik olsuun ! Hayat insanların sandığından da acı Hepsi bir hayal rüzgarı sonucu Çare yoktu düşmüştük artık bu ovaya Karşıdan göründüğü gibi yaşanmıyordu burada Zavallı bizlerin dirisi geldi buraya Ölüsü koşarak götürüldü Türkiye’ye Hepimiz sağlam geldik bu ellere Çürüdük bittik hasta döndük Türkiye’ye Her şeye boyun eğdik konuşamadık sustuk Tecellimizmiş ne yapalım ; onada dedik olsuun ! Günler aylar durmadan hızla geçti Aptallar yıllarca işçi kaldı emekli oldu Patronun kesesi çil çil para doldu Açıkgözler kafasını kullandı iş adamı oldu Bizler ihtiyarladık çoluk çocuk büyüdü Türkiye’ye dönmek artık hayal oldu Çare yoktu bütün Türkler Alman oldu Sonuçta değişen hiç bir şey yoktu Sen yabancısın yine yabancı Bir gün kendini bilmez bir avuç ırkçı Türkleri hedef aldı yaktı geçti Günahsız tenleri kül oldu tarihe geçti Bizler hep sustuk barış uğruna Sabır ettik onada dedik olsun Böylece günler aylar rüya gibi derken Seneler hızla uçtu gitti ömür bitti 1970 ten 2000 e geldik daha dün gibi Hayatımız geçti esen bir rüzgar gibi Bu hikayede geldi geçti sona erdi Aniden gelen bir yaz yağmuru gibi Geçen yıllar geri gelir mi hiç ? İnsanoğlu yeniden doğar mı hiç ? Çare var mı ki artık ? Yine dedik olsun İşte ömür ! İşte hayat ! Kısacık bir gün gibi Ayni solan bir gül gibi
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Aysel Denizeri, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |