|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
3 Aralık 2003
Hoş Geldin Yüreğim...
A. Ceyda Öz
Güneş çizdiğin günleri hatırlıyorum kendine, kapkaranlık kozanın içinde. Yetmedi mi artık demiştin bir gün bana, daha ne kadar sürecek bu hayal? |
|
Her gün yeni bir yüzle çıkmak zorunda mısın karşıma? İçim acıyor artık yaralarına merhem sürmekten, kapanmadı ki hiç biri, sadece acımıyor eskisi gibi. İnce bir sızıdır onlar içine her nefesle dolup bana ulaşan.
Çok mu seviyorsun kendini yoksa? Kızgınlığın sevgisizliklerinden dolayı mı insanlara? Çok verip karşılık istemem dediğinde yanılıyor olma sakın. Beklediğin yalın bir sevgi galiba. Bunu bulamıyorsun değil mi? Hatta artık aramıyorsun da sanki. İnancını yitirmişsin görüyorum, ama öyle mutluyum ki, bu defa cidden çok kararlı bir halin var kozana dönmek için.
Güneş çizdiğin günleri hatırlıyorum kendine, kapkaranlık kozanın içinde. Yetmedi mi artık demiştin bir gün bana, daha ne kadar sürecek bu hayal? Hayalleri gerçek yapacağına inanıp çıkmıştın sonra aniden, tıpkı kaç kere deneyip, sonra solmuş yüzünle karşıma çıktığın günleri unutmadık ikimizde. Sen gülmelere layıksın demiştim sana, ama güldürmek için ben yetemedim, beni dışarılarda aramaya her gidişinde söylemeye cesaret edemedim, ben hiç bir yerde değilim, sadece senin içinde sen yaşadığın, yaşattığın sürece varım diyemedim...
Ne zor değil mi, karşına çıkan insanlara kendin gibi güvenip sevgi ile sarılmak, inanmak, her şeyini vermek için sürekli çabalamak, sonra da herhangi biri olduğunu görmek gözlerinde, sözlerinde, davranışlarında... Tüm yalanları toplatıp, kullanım tarihi dolmuş diye tedahülden kaldırmak istiyorsun değil mi? Oysa söylenmiş her yalandan sonra mutlaka bir sebebi vardır diye hoş görürdün. Ama seni sevdiğini, onun için tek olduğunu, hep seni beklediğini, en özel olduğu söyleyen birisinin bu sözlerinin sadece kirli bir yalan olduğunu görünce içine sindiremiyorsun değil mi?
İçin öyle acıyor ki benim canımı da çok yakıyorsun.
Lütfen bana inancını yitirme evine dönerken. Hoş gel yine gittiğin gibi. Yerin benim yanım yüreğinin içindeyim. Git desen, duymasan, anlamasan bile beni yine burada olacağım... O sende bulduğum sonsuz sevgi burada tutuyor beni. Yüreğinde besleniyorum. Hiç yaşlanmıyorum her daim biraz daha küçük bir çocuk oluyorum ufacık sevinçlerinle.
Ben sana her kendini yalnız hissedişinde elimi uzatıyorum, çok üşüyorsun keşke ısıtabilseydim seni, oysa sen üşürken ben de çok üşüyorum... Hani demiş ya şair " Kapama gözlerini üşüyorum" diye, kapama bana yüreğini içinde öldürme beni, üşütme sensiz...
Bak ne güzel buluştuk işte bugün, hoş geldin evine, hep burada kal, yıpratmasın dışarıda artık seni kurtlar. Sen, sen olduğun için buradayım ben, senden başka yoktur bir dileğim nefesinle nefes alırken...Yok başka bir yürek aradığım, bir başkası yok canım diye seslendiğim senden başka... O canımdır ki yüreğimizden kopan bir ses, o canımdır ki canımızdan koparak kulaklarına ulaşan...
Kaybetme korkusu yok bizim evimizde...Yüreğimiz durursa nereye gideriz nasıl olur bunu ben de bilmiyorum ama, eğer bir gün yüreğinin dışında bulursam kendimi kalbimiz durduğunda, eğer hala varlığımızın olduğunu fark edersem, sonsuz bir yaşamsa süreceğimiz bir boşlukta, şayet hareket edebiliyorsam, yapacağım çağrılarımı duyurabiliyorsam sana, gene yüreğindir yüreğimin yeri. Bulamazsam seni kaybedersem bir boşlukta, yalnızlığımda yüreğini çizip gene seni var ederim, yeni senin yanındır yüreğimin yeri. Hoş geldin yüreğim...Hoş geldin...
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Hani öyle üşürsün ki, artık hiç bir şey hissetmez uzuvların, uyuşur kalırsın, manasız bir donukluğun çizgileri oluşur, ardından bir kabuk içindeki parçalanmayı döker, ezip de geçer tüm bedenini, acısı en derinden gelir de yakar her yerini. . .
İşte ben de öyle üşüdüm gece yarısını beş geçe. . .
Artık kurşun kalemle yazmak istiyorum yüreğime insanların adını. . . Silgisi olmayan kalemlerle yazdıklarımı kazırken oluşan yaralardan yer kalmadı silinmeyecek izlere. . . Dost dediklerim, arkadaşım dediklerim, sevgilim dediklerim. . . Hepinizi kazımak öyle zor oldu ki yüreğimden. . Hepiniz birer parça alıp gittiniz hatta, bense bıraktığınız izlerin silinmesini izledim kenardan, tıpkı bıraktığım izlerin silinmesini izlediğim gibi. . . Sonra hepinizi tekrar sevdim, bildim ki kim bilir hangi girdaptı sizi alıp götüren. . . Hepinizi sevdim, hepinizi affettim. . . Ama artık yüreğimde koyabileceğim bir yer kalmadı hiçbirinizi, bir bir yaraladığınız, o masum yüreğimde. . .
Etkilendiği Yazarlar:
-
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|