|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
1 Ocak 2004
Kaşif Osman Liboş'un Doğuşunu Açıklıyor...
Liboş Kelimesi Nasıl Doğdu ve Dünyanın en Büyük Liboşu...
Yücel Dönmez
Silkelerim Lan İlham bir köşede kunduralarına çokmüş elindeki tesbihini, sessiz sinema filmi gibi çekmektedir. Maksadı iyice bir dolup narasını atmak ve de İbo’yu nasıl lime lime edeceğini,Yemede Yanındayat Melahat’a göstermektir. |
|
Gırgırın bini bin para gırgır arıyorsan IzEdebiyat’ı tara...
Basınımızda sıs sık gazeteciler arasında kullanılan LİBOŞ kelimesinin ne anlama geldiğini bir okuyucum sormuş. Sormakta da haklı.Herşeyi mubah görmeye yarayan bu kelime aslında, keselerine daha fazla altın doldurmak isteyen ve bu yolda herşeyi mubah gören serbestçiler, siyasetçiler ve serbest ekonomiyi kullanarak hortumlayanlar için üretilmişse de, yanlıştır... Bu kelime bizim İbo’nun bir eseridir...
Gelelim şimdi liboşun doğuşuna; Bir gün bizim İbo Şaklaban ile, Yemede Yanındayat Melahat bir sokakta karşılaşırlar. O sırada sokak ıssız olduğundan bizim İbo bu fırsatı kaçırmaz ve Yemede Yanındayat Melahat’a sulanmaya başlar. Melahat’ın da canına minnet İbo’dan iyisini mi bulacak sırnaşır durur.
Fakat Yemede Yanındayat Melahat, kendisini o sırada, mahallenin en daniska kabadayısı Silkelerim Lan İlham’ın takip ettiğinden haberi yoktur. Silkelerim Lan İlham bir köşede kunduralarına çokmüş elindeki tesbihini, sessiz sinema filmi gibi çekmektedir. Maksadı iyice bir dolup narasını atmak ve de İbo’yu nasıl lime lime edeceğini,Yemede Yanındayat Melahat’a göstermektir. Bulmuş böyle bir fırsatı kaçırır mı, rajonunu kesecek alim Allah iflahını gevretecektir... “Bize söker mi Lan İbo Şaklaban” diye içinden de atacağı naranın provasını geçmektedir.
Bu bizim İbo’nun soyadı neden se Şaklaban’dır. Nüfusta soyadı kaydı yapılırken, İbonun dedesinin yüzüne bakan memur, “Ulan bu ne biçim surat be” diye sormuş, İbo’nun dedesi de, “Şaklaban gibi bir surat nolecek” diyivermiş ve memur hemen Şaklaban soyadını yapıştırmış.
O zamanlar öyleydi. Bizim Sakine Allahgecindenversinöyleşeyolurmu
Adındaki komşumuzun da soyadını, yine dedesi böyle bir tesadüf sonucu almış; Dede yaşlı, soyadı almak için nüfus memuruna gider. Memur kendisini uzaktan tanımaktadır, “Mahmut dayı yaşlanmışsın, gecikmeleri mi oynuyorsun” diye espri yapar. O sırada Mahmut dayı da, “Allahgecindenversin öyleşey olur mu der ve memur yapıştırır, “Be Mahmut dayı sen gendi soyadını goydun bilem”. O tarihten sonra, bu Allahgecindenversinöyleşeyolurmu ailesi giderek büyümüş ve Sakine adlı komşumuz da bu ailenin kızlarından birisiydi. Soyadından çok memundu, “uzun ama heç gimsede yok çatur çatur catlıyorlar” derdi...
Gelelim İbo Şaklaban’a. Tam İbo, Yemede Yanındayat Melahat’ın yanağına busesini kondururken, Silkelerim Lan İlham yerinden fırlar ve narasını basar, “Heyyyyyyt bize söker mi Lan İbo Şaklaban”.
Sonradan bu nara o kadar ün yapar ki, herkes atmaya başlar ve nara gide gide kısalıp çağdaşlaşarak, Lan’ın L’sini, İbo’nun hepsini, Şaklaban’ın da Ş’sini alarak, Liboş olur... İşte bizim liboşların adı buradan geliyor... Dahası da var; önceden sayılan sevilen biriyken
sonradan Liboş olan İbo, Liboş adını aldıktan sonra Allah “yürü kulum” der ve hiçbir şey önünü kesemez...
Yağlıyla yağlı, tuzluyla tuzlu olur, bir gün boynuna sarıldığı arkadaşının, ertesi gün gırtlağını bile kesmeye kalkar hiç utanmaz.
İbo alır yürür. Hem etrafa kazık atar hem de insanların yüzlerine bakarak güler. Utanmaz, arlanmaz biri olur. İbo’ya paranın ucunu gösterir, önlerinde ceket ilikletirler. Hatta bir seferin de, muhtar Abdi’nin, beş paraya çarığını bile öptürdüğü söylenir.
İşte bizim İbo, sonradan olma Liboş, böylesine yırtık bir herif olur çıkar...
Şimdi Lan İbo Şaklaban (LİBOŞ), artık biraz yaşlandı ve yerini başka liboşlara bırakmak için, kendisine asistanlar yetiştiriyor. Lan İbo
Şaklaban, yetiştirdiği iki Liboştan birine, Hörgüçlü Liboş adını vermiş. Adam deveyi hamudu ile götürdüğü ve peşine de “buralarda bir deve vardı lan göreniniz oldu mu kim hortumlamış deveyi” diye sorduğu için, günümüzün en büyük liboşu sayılıyor.
Bir de “Çarıkyüz Liboş” var ki, Allah düşmanımın başına vermesin. Ona hiçbir şeyi anlatamazsınız. Kabul etmiş gibi gözükür sonra döner yine aynı şeyleri okur. Çarıkyüz, utunmaz adamın ayrı bir şubesidir...
Neyse lan nereden çıktı bu liboş konusu. Taktınız ha, başlarım şimdi... Eskiden bir tek Lan İbo Şaklaban var dı şimdi, neyini silkelesen liboşa çarpıyor. Bir de bu yalakalar yok mu, ulannn çekilin be, nerde yalaka orda baraka...
Kasifosman@kodadimedya.com
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Ressam-Gazeteci-Yazar ve şair.
Sanal ortamın günlük yaşamımızı her şeyiyle kapsadığını düşünüyor ve bir profesyönel olarak bu konuda atılım gösteren her projeyi desteklemek istiyorum.
1969 yılında Ararat yayınevinin Oba Çocuk Yayınlarında çıkan şiir kitabımın dışında kitap yayınlamadım fakat bir bitmiş ve üzerinde çalıştığım projelerim var. Bu sayfada kendi yazılarımın yanı sıra, genç sanatçı arkadaşlarıma da yardımcı olmaya çalışmak isterim. Sanat çalışmalarımı 1980 yılından beri ABD\'de sürdürüyorum.
Etkilendiği Yazarlar:
Her yazarı severek okur, hemen her sanatçının bir özelliği olduğunu düşünerek yorumumu yaparım. İsim vermek bir diğerine haksızlık olmasın...
|
|
|