Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
- Nasıl olabilir bu? Nereden çıktı şimdi bu kadın? Durum iyice karışmıştı şimdi. Elindad neden şimdi, şu anda ortaya çıkmıştı? Şişah aniden anladı. Mutlaka Seelkhan’la Elindad arasında bir bağlantı vardı. Hemen diğer büyücülere bu konuyu araştırma emri verdi. - Sonunda Elindad, yarım kalan karşılaşmamızı sonuçlandırabileceğiz… Beyaz Kale’de ise o sırada tam bir bayram havası vardı. Herkes Elindad’ın aralarına dönüşünü kutluyordu. Rhuandaların en önemli ayininin bozulması ve üstelik bunun baş sorumlularının Beyaz Kale’ye sığınması savaşı kaçınılmaz hale getirmişti. Ama Elindad dönmüştü ve kimse bu savaştan korkmuyordu. Elindad büyük toplantı odasında Blanc’Erth, Blanc’Irthar ve sevgili oğlu Seelkhan’la görüşüyordu. Seelkhan son birkaç günde az daha kurban ediliyor olmasına rağmen ve Medth Kralı olduğunu ve annesinin –yani yaşayan en güçlü Blanca büyücüsünün- yaşadığını öğrenmiş bir genç için çok sağlam görünüyordu. Ama kendisini küçük bir çocuk gibi annesinin elini tutmaktan alıkoyamıyordu. Elindad’ın da pek şikayet eder bir hali yoktu. Her anını farkında olarak geçirdiği bu 26 yılda oğlunu çok merak etmiş ve özlemişti. - Savaş kaçınılmaz oldu Elindad, belki böylesi daha iyi olacak, mesele kökten çözümlenecek, diye fikrini beyan etti Blanc’Erth. - Hepimiz bu savaşın er ya da geç gerçekleşeceğini biliyorduk Erth Usta, bunu Beyaz Tanrılar da bekliyordu. Bu yüzden hazırlanmam için sizden ayrılmam gerekti. Vücudum burada uykudaydı ama ruhum Tanrılarla görüşüyordu. - 26 sene boyunca mı? Seelkhan kendini tutamamıştı. - Oğlum, Tanrıların mekanında zamanın önemi yoktur. Benim orada geçirdiğim zaman bana göre hem 1 gün bile değildir, hem asırlara bedeldir. Bu yüzden görüntü olarak hiç yaşlanmadım ama üzerimde binlerce yıllık bilgelik var. Seelkhan aniden annesinin daha çok ablası gibi durduğunu fark etti. Elindad anlatmaya devam etti : - Şişah’ın karşısına çıkabilmek için bu deneyimi kazanmam gerekiyordu. Onun cehennemde geçirdiği sonsuzluk kadar uzun bir süre. Dünya üzerindeki tüm Rhuanda büyücüleri onun kadar bilgili değildir. Karşısına ona denk birini çıkarmak için Tanrılar beni eğittiler. - Yani Blancalar’ın Rhuandalar’ı yenmesi Tanrılar tarafından yazıldı öyle mi? - Hayır Seelkhan, Tanrılar bunu belirleyemezdi. Çünkü kara tanrının da iradesi var. Ana Dünya iki tarafın iradesi altında ezilmekte. Bizim görevimiz kara iradenin kırılmasını sağlamak. Bunu da Şişah’ı ve kara büyücüleri ortadan kaldırarak yapacağız. Zayıflayan iradesiyle kara tanrıya hükmetmek Kutsal Beyazlara kalacak. - Yani biz yenilebiliriz de? Bu bir sonucu açıklamaktan ziyade soru gibiydi. Seelkhan bu savaşta Tanrıların arkalarında olacağını düşünüyordu, o zaman nasıl yenilebileceklerini anlamıyordu. - Yavrum, Tanrılar Ana Dünya’ya direk olarak müdahale edemezler. Bu dünyamızın kaldıramayacağı bir güç olurdu. Bu noktada Erth Usta sözü aldı : - Bak Seelkhan, yaşadığımız dünya 12 beyaz tanrının eliyle oluşturuldu. Bu diyarları kendi iradelerine uygun olarak yönetmesi için de Medth soyunu dünyaya indirdiler. Kara tanrı ise beyaz tanrıların kardeşidir. Ancak doğasında kötülük olduğu için Ana Dünya’nın doğuşuna katılmadı. İradesini sonradan dünyaya yerleştirdi. Bunu da Medth soyunu zayıflatarak yapabildi, yeryüzündeki Medthler çeşitli suikastlara kurban gittiler. Bu karışıklıkta kara büyü dünyaya yerleşebildi. Şimdi biz büyücüler dünyanın bu iki irade altında zorlandığını hissedebiliyoruz. Eğer iki taraftan biri gitmezse eninde sonunda dünya yokolacak. Şu anda Tanrıların herhangi bir müdahalesi bu durumu hızlandırıp dünyayı parçalamaktan başka bir işe yaramaz. Bununla ilgili yazılmış bir kehanet de yok, çünkü kara büyü beyazların kurulu düzenine dahil değil. Sonuç olarak bu savaşın en kısa zamanda sonlanması lazım, iki taraf da bunun bilincinde. Şimdi durumu biraz daha kavrayabiliyor musun? - Sanırım evet Erth Usta. Peki benim payıma düşen görev nedir? - Tabi ki Kral olarak ordunu yönetmen. Elindad’ın toplantısı devam ederken, Blancalar Beyaz Tanrılar’a bağlı bütün yörelere haber salıyorlardı. Her bölgede ordular toparlanmaya başlıyordu. Elbette Rhuandalar’a da bağlı yöreler vardı ve onlar da boş durmuyordu. Şişah’ın emriyle hepsi hazırlıklara başlamıştı. Diğer taraftan Şişah Seelkhan’ın Elindad’ın oğlu olduğunu öğrenmişti ve şimdi ayinin başarısız olması onu daha da sinirlendiriyordu. Orduların başına bizzat geçmeden önce efendisiyle görüşmeye gitti. Artık savaş kapıdaydı….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülfem Elif Hanhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |