Her insanda insanlýðýn tüm durumlarý vardýr. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Dorsianth peþindekilerin ödül avcýlarý olduðunu tahmin ediyordu. Bir ejderha baþýna kimbilir hangi derebeyi ne kadar altýn vaad etmiþti. Ve elde ettikleri ejderha baþlarýnýn ne iþlerine yaradýðýný Dorsianth hiç anlayamamýþtý. Kanadýný biraz daha çabuk tutmazsa bunu kendisinin bizzat öðreneceðinin de farkýndaydý. Hamile ejderhalar ateþ üfleyemiyorlardý, ancak Dorsianth ateþ üfleyebilseydi bile þu anda takipçisi avcýlar o kadar fazlaydý ki içlerinden biri mutlaka ondan önce davranýrdý. Dorsianth gözüne açýklýk alanýn bitiþ noktasýnda bulunan ufak tepecikleri kestirmiþti. Ýnsanlarýn oralardan korktuklarýný biliyordu, eðer oraya ulaþabilirse muhtemelen kurtulacaktý. Kalan gücünün mesafeye orantýsýný hesaplarken arkasýndan gelen bir çýðlýkla irkildi. Eþinin homurtusunu tanýmýþtý, kafasýný çevirmekle oyalanmadý. Nasýlsa ondan kat kat güçlü Soronath Dorsianth’a yetiþecekti. Soronath yolunun üzerindeki avcýlarý ateþiyle selamlayýp Dorsianth’a yetiþti ve önüne geçti. Onun havada açtýðý kanaldan ilerlemek Dorsianth’ýn iþini kolaylaþtýrmýþ ve temposunu biraz arttýrmasýný saðlamýþtý. Tepecikler iyice yakýndý þimdi. Birkaç dakika sonra güvende olacaklardý. Avcýlar da oldukça geride kalmýþlardý. Dorsianth rahatladý. Yaþadýðý heyecanýn zaten yakýn olan doðumunu baþlattýðýný hissediyordu. Birkaç saat içinde yumurtasýný býrakmak zorunda kalacaktý. Dorsianth’ýn gülümsemesi yüzünde dondu.... derinden bir acý hissetti....aðzýndan bir feryat çýktý....kanatlarýnýn kontrolünü kaybederek yere süzülmeye baþladý.... Soronath telaþla arkasýný döndüðünde eþine bir ok isabet ettiðini gördü. Dorsianth yere düþüyordu. Soronath üzüntüden ve öfkeden kendini kaybetti. Tepelerin hemen baþlangýcýnda pusuya yatmýþ olan avcýlara doðru yöneldi ve kendisi için çok fazla olan avcý grubunu kanadýndan aldýðý bir ufak yara karþýlýðý darma duman etti. Avcýlarýn çoðu ölmüþ, kalanlar ya yaralý olarak kývranýyor, koþuyor, bir-iki tane saðlam avcý tabana kuvvet kaçýyordu. Soronath hemen Dorsianth’ýn yanýna döndü. Zavallý ejderha oktan kurtulmaya çalýþýyor, kanlar içinde kývranýyor ve aðlýyordu. Soronath içinden eþinin ve çocuðunun önemli bir þeyinin olmamasýný diledi. Ancak Dorsianth’ýn durumu hiç iyi deðildi. Karnýnda yumurtasýnýn beklediði yerden uzaktaydý ok, ama kalbine çok yakýndý. Dorsianth’ýn çektiði acý gözlerinden yansýyordu. Soronath bir an ne yapacaðýný bilmeden durdu. Ýçgüdüsel olarak oku aðzýyla çýkartmanýn Dorsianth’ýn ölümünü çabuklaþtýracaðýný hissediyordu. Dorsianth ise öleceðini anlamýþ bir an önce yumurtasýný býrakmaya çalýþýyordu. Soronath eþine yaklaþtý, onu kanadýnýn altýna aldý. Onun için yapabileceði baþka bir þey kalmamýþtý. Sonunda Dorsianth yumurtasýný býrakýp son nefesini verdiðinde, Soronath hala onu kanadýnýn altýnda tutuyor, bu güzel ejderhanýn ölümüne aðlýyor, insanlara lanetler yaðdýrýyordu. Soronath bir süre sonra kendine geldi. Bulunduklarý yer hala tehlikeliydi. Üstelik yumurtanýn ýlýk bir yerde durmasý lazýmdý. Gece soðuðundan korunmalý, baþýboþ kuþlara ve diðer hayvanlara ziyafet olmamalýydý. Soronath acýsýný þimdilik unutarak yumurtayý pençelerinin arasýna aldý ve tepeye uçtu. En sonunda cüssesine göre biraz ufak ama güvenli bir maðara buldu. 2 hafta boyunca yumurtayý kanadýnýn altýndan çýkartmadý. Ve sonunda oðlu dünyaya geldi....... Flanemeth.... Eþini ölümden koruyamayan Soronath, oðlunun üzerine titriyordu. O Dorsianth’ýn yadigarýydý. Flanemeth uçmayý öðrenene kadar Soronath onu maðaradan çýkartmadý. Günde iki defa ava çýkýyor, bu küçük obura yemek getiriyordu. Uçmayý öðrenme zamaný geldiðinde, Soronath Flanemeth’i maðaranýn ucuna itekledi. Aþaðýsý oldukça yüksek bir uçurumdu. Flanemeth yüksekten ürkmüþtü ama bir taraftan kanatlarýný kocaman açmýþ süzülen babasýný hayranlýkla seyrediyordu. Kendisi de uçmak istiyor ama kendisini boþluða býrakmaya cesaret edemiyordu. Birden babasýnýn bir burun darbesiyle kendisini havada buldu. Korkunç feryatlarla kanatlarýný çýrpmaya baþladý. Baþaramayacaktý, yer gittikçe yaklaþýyordu. Soronath zarif bir hareketle Flanemeth’in altýna geçip omuzlarýna aldý ve tekrar tepeye çýkarttý. Günün yarýsý bu þekilde geçtikten sonra Flanemeth artýk uçabiliyordu. Babasý bu keyif verici eylemin ona ölümü getirebileceðini anlatmýþtý. Ama o dünyanýn en hýzlý ejderhasýydý ve kimse onu yakalayamazdý. Küçük yaramaz günün yarýsýný uçarak geçiriyor, rastladýðý kuþlarla þakalaþýyor ve bir gün gökteki o parlak þeye ulaþacaðýný iddia ediyordu. Bir gün Flanemeth’in burnuna bir kuþ tüyü kaçtý. Tüyden huylanan ejderha onu dýþarý atmak için kuvvetle nefesini verdiðinde az daha babasýný yakýyordu. Soronath Flanemeth’e ateþ üfleme dersi verme zamaný geldiðini anladý. Ufak çaplý orman yangýnlarý sonucunda Flanemeth tam bir ejderhaydý artýk. Soronath çok güzel bir ejderhaydý. Yetiþkin bir ejderha gibi her biri iki adam boyunda kanatlarý vardý. Yerden yüksekliði ise 2,5 metre civarýndaydý. Flanemeth onun gibi heybetli bir ejderha olacaðýndan emin deðildi. Daha 1 yaþýna basmamýþ küçük ejderhanýn yüksekliði ancak 1 metre, kanatlarý ise 1 adam boyu civarýndaydý. Ancak doðduðunda bunun yarýsýndan küçük olduðunu hatýrlamayan Flanemeth ne kadar hýzlý geliþtiðinin ve yaþamasýna izin verilirse en az babasý kadar gösteriþli olacaðýnýn daha farkýnda deðildi. Bir gün babasý her zamanki gibi ava çýktý. Ancak uzun zaman geçmesine karþý geri dönmemiþti. Gün aðarmaya baþlamýþtý, ejderhalar için tehlikeli zamanlardý günün aydýnlýk saatleri. Flanemeth gündüzleri tepelerin hemen kenarýndan daha uzaða uçmamýþtý þimdiye kadar. Ama babasýný çok merak ediyordu. Bir süre daha beklemeye karar verdi, sonra babasýný aramaya çýkacaktý. Flanemeth sabahýn ilk ýþýklarýyla uçmaya baþladý. Soronath yerleþtikleri tepelerin doðusundaki küçük ormanda avlanýrdý. Flanemeth ilk defa maðaralarýndan bu kadar uzaklaþmýþtý ancak babasý için duyduðu merak, korkusunu bastýrýyordu. Ormana ulaþtýðýnda biraz rahatladý. Sýk aðaçlarýn üzerinde farkedilmesi ve yakalanmasý kolay olmazdý. Saatler boyunca ormanýn doðusunu, batýsýný, kuzeyini ve güneyini taradý. Ancak babasýndan bir iz yoktu. Tam umutsuzluða kapýlmak üzereyken ormanýn kuzey-doðusuna doðru alçak tepecikler olduðunu farketti ve o tarafa doðru uçmaya baþladý. Tepelere ulaþtýðýnda derinlerden homurtular, çýðlýklar ve darbe sesleri duydu. Seslerin kaynaðýný aramaya baþladý. En sonunda en yüksek tepenin arka taraflarýndan geldiðini anladý ve ses çýkarmamaya çalýþarak tepenin en uç noktasýna kondu. Ve gördüðü manzara karþýsýnda dehþete düþtü. Siyahlara bürünmüþ bir topluluk herhangi bir ahenkten uzak baðýrýp çaðýrýyor, her kafadan bir ses çýkýyor ama bütün bunlar birleþince ortaya þeytanýn þarkýsýný andýran, kaný donduran bir ezgi yayýlýyordu. Ufak tefek –neredeyse cüce diyebileceðimiz- kara kuru bir adam diðerlerinden yüksek bir yerde kýpýrdamadan duruyor, ara sýra söylenen bu cehennem kaçkýný müziði kafasýyla onaylýyordu. Hemen arkasýnda Soronath kanatlarý tamamen açýlarak kayalara çeþitli sicimler, kesici aletlerle sabitlenmiþ olarak duruyordu. Gözleri kapalýydý ve yaþadýðýný gösteren herhangi bir belirti yoktu. Onun hemen yanýnda genç bir erkek-insan ayaklarýndan asýlmýþ olarak sallanýyordu. Vücudunun çeþitli yerlerinden kanlar yere damlýyor ancak Soronath’ýn tersine bu insan hala iplerinden kurtulmaya çalýþýyordu. Flanemeth korkuyla ne yapacaðýný düþündü. Tek baþýnaydý, daha çocuk yaþta bir ejderhaydý ve normal koþullarda kendini yakmadan ateþ üflemeyi ancak baþarabiliyordu. Üstelik bunlarýn tehlikeli rhuanda büyücüleri olduðunu ve o ufak tefek adamýn þeytanýn dünya üzerindeki ölümsüz kahyasý olduðunu bilmemesine karþýn bu lanetli kalabalýðý gördükçe ürperiyordu. Ancak babasýný –ölmüþ olsa bile- onlarýn eline býrakamazdý. Bir þeyler yapmalýydý. Etrafý incelemeye baþladý. Kara topluluk üç tepeciðin arasýnda bir açýklýktaydý. Flanemeth’in gözüne karþý tepedeki kayalar çarptý. Kafasýndan planýný kurdu ve yarým daire çizerek karþý tarafa ulaþtý. Kayalarý itebilirse büyücülerin yarýsýndan fazlasýný, þanslýysa tamamýna yakýnýný etkisiz kýlabilirdi. Flanemeth biraz uðraþtýktan sonra en büyük kayayý yerinden oynattý ve kaya diðer küçük parçalarla beraber aþaðý yuvarlandý. Flanemeth tahmininden daha baþarýlý olmuþtu çünkü büyük kaya yolunun üzerindeki bütün kayalarý beraberinde sürüklemiþ, büyücülerin çoðu bu heyelanýn altýnda kalmýþ, geri kalanlarsa tozdan bir þey göremez olmuþlardý. Flanemeth hemen harekete geçmesi gerektiðini sezdi ve toz bulutu arasýndan uçarak babasýnýn, tutsak insanýn ve kara kuru büyücünün olduðu yükseltiye yöneldi. Bir yandan kendini yakmamaya çalýþarak alev üflüyordu. Vahþi bir yaratýk olmamasýna karþýn alev alarak kaçýþan büyücüleri keyifle izledi. Büyücülerin þefine sýra geldiðinde iþinin o kadar kolay olmadýðýný farketti. Adamýn etrafýnda görünmez bir kalkan var gibiydi, alevler üzerinden sekerek saða sola sýçrýyordu. Sýçrayan alevlerden biri sallanmakta olan tutsak insanýn ipine denk geldi ve adam yere düþtü. Yere düþtüðü anda vakit kaybetmeden iplerini çözmeye baþlamýþtý. Flanemeth ise alevleri savuþturan büyücünün ona saldýracaðýný hissediyor ve ne yapacaðýný bilmiyordu. Ýplerinden kurtulan adam, dikkatini tamamen Flanemeth’e vermiþ olan büyücüye doðru koþtu ve yükseltiden aþaðý yuvarladý. Adam kaçýþan büyücülerin ve alev almýþ çalýlýklarýn arasýnda debelenirken Flanemeth babasýnýn yanýna ulaþmýþtý bile. Tutsak ise Flanemeth’in istem dýþý da olsa yardýmýnýn karþýlýðýný vermek için yanlarýna geldi. Soronath’ýn iplerini ve kanatlarýný tutan kesici aletleri binbir güçlükle çýkardý. Soronath yere yýðýldý. Flanemeth babasýnýn yanýna sokuldu, bir yaþam belirtisi arýyordu. Soronath’ýn gözleri aralandý ve Flanemeth zorlukla babasýnýn ona dediðini duydu : “Kaç oðlum”. Kara büyücü ise ayaða kalkmýþ tekrar onlara doðru yaklaþýyordu. Yaralý adam Soronath’ýn kanatlarýndan çýkarttýðý þeyleri büyücüye doðru fýrlatmaya baþladý. Aþaðýdaki karmaþa da biraz olsun dinmiþ, içlerinden bazýlarý oklara sarýlmýþlardý. Flanemeth babasýný orada býrakmak istemese de baþka çaresi yok gibiydi, üstelik babasý da ondan gitmesini istemiþti. Yaralý adamýn fýrlattýðý baltalardan bir tanesi büyücünün omzuna saplandý. Orada bulunan büyücülerin hepsi omuzlarýný tutarak yere düþtüler. Flanemeth ve yaralý adam kaçmak için en uygun zaman olduðunun farkýna vardýlar. Sözsüz bir mutabakatla adam Flanemeth’in sýrtýna atladý ve Flanemeth tüm gücüyle oradan uzaklaþtý. Gözyaþlarý arasýnda son gördüðü kara büyücünün nefret dolu bakýþý ve diðer büyücülerin babasýnýn etrafýný sarmalarýydý. O anda büyücünün de Flanemeth’in aklýndan geçen “intikam” sözcüðü olmalýydý.... ( Devam edecek )
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Gülfem Elif Hanhan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |