Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Bahar' ı kendinden geçiren gün bir okul çıkışına denk gelmişti. Sırtında çantası, koluna sıkıştırdığı klasörüyle Gözde ile beraber yürürlerken okula yakın bir cafede oturmaya karar verdiler. Meyve suyu yudumlarken bir yandan okula yeni gelen Bora' dan bahsediyorlardı. Gözde her zamanki gibi çok beğendiğinden, mutlaka çıkması gerektiğinden bahsederken Bahar da alışıldık bir şekilde etkileyici olmadığını söylüyordu. Cafeden çıktıklarında akşam üstü olmuştu bile farkında olmadan. Yağmur tüm şiddetiyle yağıyor, gökyüzünde yırtılırcasına şimşek çakıyordu. Eve geç kalmamak için Gözde taksiye binip uzaklaşırken; Bahar koşar adımlarla eve doğru gitmekteydi. Yağmur yerini şiddetli doluya bırakmış; gözgözü görmüyordu. Aceleden eli ayağına dolaşmış bir şekilde koşan Bahar birden yolun karşısından gelen bir çocukla burun buruna geldi. Bora sırılsıklam karşısında duruyordu. Bir an gözgöze geldiler; tanımışlardı birbirlerini . Öylece kalakaldılar . Büyülü tuhaf bir sıcaklık hissetti Bahar.. Üzerinde sırılsıklam okul üniformasıyla, saçlarından damlayan yağmur damlacıklarıyla, karşısındaydı yarımsaat öncesine kadar etkileyici olmadığını söylediği Bora. Bahar da sırılsıklam kahverengi saçları yemyeşil gözleriyle o kadar çekiciydi ki Bora gözlerini alamamıştı ondan. Bir an sessizlik bozulmuş Bora kekeleyerek merhaba diyebilmişti. Bahar hala karşısında gördüğü ela gözlerin etkisi altındaydı. O da merhaba dedi ve ters yönlere doğru koşar adımlarla yürümeye devam ettiler.. Ertesi gün bu olayı Gözdeye anlattı Bahar. Gözde çok şaşırmakla beraber hoşlanmış olmasına karşın yakıştırmıştı Bora ve Bahar'ı birbirine. Ders aralarında Bora ve Bahar birbirlerine merhaba demekle yetinirken bir süre sonra okul içinde de birlikte dolaşmaya yemek yemeye başladılar. Okul çıkışlarını iple çekiyorlar birlikte yürüyüş yapıyorlardı. Hatta Bahar Borayı evlerine çağırıp ailesinin onunla tanışmasını sağlayarak ailesinin de onayını almakta gecikmedi. Her günleri artık neredeyse yirmi dört saat birlikte geçiyordu. Bahar aşkın ne olduğunu tattığı için o kadar mutluydu ki bu mutluluğun kısa süreceğinden korkuyordu . Bora bir hafta sonu İzmir' e gitmesi gerektiğini ; babasını alıp geri döneceğini söyleyerek gittiğinde bile Bahar öyle büyük bir boşluğa düşmüştü ki..Sanki ömür boyu bir ayrılık gibi gelmişti ona. Her saat başı telefonlaşıyorlar birbirlerini ne kadar özlediklerinden bahsediyorlardı. Bora yokken Bahar, Gözdeyle oturup sürekli onu konuşuyor onu anlatıyordu. Gözde hafiften kıskanmaya başlamıştı onların bu sevgisini. Bir gün Borayı arayıp _Bahar'ı ne kadar sevdiğini sınamak için_ Bahardan habersiz "Bahar'ın bir trafik kazası geçirdiğini ve öldüğünü söyledi. Bora çılgına dönmüştü telefonda. Sürekli" yalan söylüyorsun! " diye bağırıyor bir türlü inanamıyordu. Gözde onun Bahar'ı ne kadar sevdiğini kulağıyla duyup hele bir de telefonda Bora'nın telefonda ağladığına tanık olunca daha da kıskanmaya başlayıp "hayır yalan söylemiyorum" diye cevap verdiğinde Bora tamamen yıkılmış durumdaydı. Babasıyla birlikte apar topar arabaya binip Ankara' ya doğru yola koyuldular. Afyon' a yaklaştıklarında bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ve işte ne olduysa karşıdan hızla gelen kamyonla çarpıştıklarında oldu. Babası arabanın ön camından dışarı fırlamış; Bora ise kamyonun altında kalmıştı. Olay yerine gelmekte geciken! ambulansın artık önemi kalmamıştı.Babası ambulansın içinde en yakın hastaneye yetiştirilirken, Bora çoktan hayata gözlerini yummuştu büyük bir acıyla. Kazada en büyük hata Bora'nın aşırı hız yapmasıydı. Babası yoğun bakımdayken Bora'nın annesine ve Bahar' a çoktan haber verilmişti bile. Bahar sürekli Bora'nın durumunu soruyordu. Annesi bilmesine rağmen söyleyemiyordu öldü diyemiyordu Bora için. Yapılan iğrenç bir şakanın bedelini iki genç ödüyordu ve Bora'nın cep telefonunda Bahar'ın öldüğüne ilişkin mesajın Gözdeye ait olduğunu görünce Bahar tümden yıkılmıştı. İçinde sonsuz bir nefretle Gözdeye Bora'nın cep telefonundan bir msj attı. " Artık rahat uyuyabilirsin ; çünkü mutluluğumuzu alıp götüren şakan işe yaradı. Bora artık sadece cansız bir beden ve şunu unutma eminim ki öbür dünyada iki eli yakanda olacak.Tabiki benim de...(Bahar)" Bahar bu olaydan sonra kendini uzun süre toparlayamadı. Neredeyse her gün psikoloğa psikayatriste gidiyor, sakinleştirici ilaçlarla ayakta duruyordu. Aşkı yakaladığını hissettiği insan artık ona çok uzaktı. Erişilmez diyarlardan Bahar' a bakıyordu belki de.. Bahar için her 25 Şubat sanki kendisinin de ölümüydü Borayla beraber..Şimdi kulağında veda senfonisi çalıyordu Chopen'in...Şimdi kulağında Bora'nın sesi vardı ..Hiç bitmedi o ses..Ta ki Bahar Bora'nın yanına gitmeye kalkışıncaya kadar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © BURCU SAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |