..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Sevgi ÖRENGÜL




31 Ağustos 2004
O Son Geceydi..!  
Sevgi ÖRENGÜL
...Ve bilin ki eğer bu soğuk, karanlık, Aralık gecesinde gözlerimden Nisan yağmurları boşalıyorsa sebebi ağrıyan, sessiz sessiz kanayan dizlerim değil, o tüm ruhumu acıtarak sızlayan yüreğimdi...


:BEEH:
O son geceydi...! Öyle uzatmıştım işte elimi..!
     Garip, yalnız, biçare, umarsız bir sessizliğe bürünmüştü gece, bunca kalabalığın içinde. Aylardan Aralıktı. Nereden bilecektim ki Aralık ayının bu buz gibi ayaz gecesinde üzerine yığılıp kaldığım bu kaldırımın üzerinde, bir Aralık gecesinde, buz kesen bedenimin soğuğunda, elimin öylece havada kimsesiz kalacağını.
     O son geceydi!
     Sessiz gece, kap kara çukur gözleri ile dört bir tarafımdan beni izliyordu. Hissediyordum. Gecenin o soğuk soluğu ise yarı çıplak bedenime, burnumdan ciğerlerime, yüreğime, hatta oradan da öte ruhuma kadar doluyordu. Ne garip değil mi? Yıldızlar bile yarı berrak, üzgün, buruluyorlardı halime. Öylece kala kaldım bu virane sokağın kaldırım taşları üzerinde. Bu mevsimde kaldırım taşları ne kadar soğuk olur bilemezsiniz. Ve bilin ki eğer bu soğuk, karanlık, Aralık gecesinde gözlerimden Nisan yağmurları boşalıyorsa sebebi ağrıyan, sessiz sessiz kanayan dizlerim değil, o tüm ruhumu acıtarak sızlayan yüreğimdi.
     Ve ben biliyordum ki bu ayaz gecede, yarı çıplak üşürken bedenim, neden soğuğa, kara kuytu gözlü geceye, aşk yüzlü çocuk simasında ki bu boşluğa inat burada, hala bu buz kesmiş kaldırım taşları üzerinde yığılıp kalmışlığımı, bedenimin, ruhumun bu denli yorgun oluşunu ve gözlerimin havaya dikilişini, bekleyişini. Biliyordum. Biliyordum ki yaşama dair son bir umut sizi bekliyordum. Ne kadar zamandır bekliyordum, bilmiyordum. Asırlar mı olmuşu acaba? Çok...çok uzun bir zaman geçmişti eminim. Her şey yerli yerindeydi. Ayaz, gece, boşluk. Ama siz gelmediniz. Anladım ki gelmeyecektiniz.
     Benim yaşamımda vardı hep böyle zamanlar. Peki neden acıyordu bu kadar ruhum? Belki de...Evet, evet hiç el uzatmamıştım en aciz zamanlarımda. Sizin yaşamınızda da olmuş muydu böyle zamanlar?Kendinizi sıcacık evinize atana dek, neler yaşar, ne ızdıraplar çekersiniz belli değil. Hele de gözlerinizin ilk günaydınlarında başlarsa tüm bunlar, halka halka dizilir boğazınıza tüm sözler, simalar, yazılar, insanlar...Bir başladı mı bitmek bilmez, sinsi yılan gibi sokar, sokar, sokar da yine yine sokar... sonra yürek ezilir, ezilir, küçücük kalır. Gözler dolar ama ağlayamaz, yazmak ister eller, titrer yazamaz, konuşmak ister dudaklar, derdini anlatamaz, burulur, burulurda konuşamaz.
     Sonra... Niceden sonra, o çıldırtıcı ağrı da vurdu mu başa, ilk damla süzülür yanaktan, sonra iki, sonra üç ve sonrasında sayabilmenin imkanı yoktur. Sessizlik bozulur, küçük hıçkırıklar, derin nefes alışlar başlar. Sizinde hayatınızda böyle zamanlar olmuş mudur? Tıpkı benim bu gecem gibi. En kötüsü de kendinizi atacak sıcacık evinizin olmayışıdır her halde.
     O son geceydi!
     Sağımda ki mağazanın vitrininde tandım siyanoza girmiş dudaklarımı, dağınık saçlarımı, kirli elbiselerimi, havada asılı kalan elimi ve anladım kim olduğumu. Bin bir çılgınlık geçti aklımdan, gözlerimden bir Aralık ayında Nisan yağmurları dökülürken. Hayali belirdi o nalüks otelin balkonunun. Balkon...Gece...Boşluk...Boşluk...Boşluk... Aşk yüzlü çocuk simasında ki boşluk. Sizin beni görebilmeniz bu nalüks otelin beşinci katı ile – boşluk – kaldırım taşları arasında sınırlıydı. Bir o kadar yakındı sizin beni görebilmeniz. Kara kuytu gözlü geceye savurmam kadar yakındı bedenimi. Soğuk olur biliyorum bu zamanda kaldırım taşları. Peki ayaz beni o ruhuma işleyen tüm kuvveti ile kucaklarmı dersiniz? Peki siz tutar mısınız elimi?
     O son geceydi...!
     Ve ben bir o kadar yüreksizdim. Ne kaldırım taşlarının soğuğunu bildim boşluktan öte, ne ayaz beni o ruhuma işleyen tüm kuvveti ile kucakladı, ne kara kuytu gözlü gece gördü, ne de o gece havada kalan bu evsiz, kimsesizin, benim elimi tutan olmadı.
     Tek bir şey bıraktı kendini gecenin ayazında, aşk yüzlü çocuk simasında ki boşluğa ve yok olup gitti siz gelmediğinizde. Elimi tutacağınıza olan inancım.
     O son geceydi...!
     O gece elim evsizliğini, kimsesizliğini anladı ve bir daha asla uzanmadı size doğru.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: yok bişey
Gönderen: kadir örengül / İçel(Mersin)/Türkiye
6 Haziran 2008
yok birşey

:: Bu Beni Açtı
Gönderen: Engin Poyraz / Manisa/Türkiye
23 Eylül 2004
Bunu yazarken içimdeki nedensiz sıkıntıyı bir yazı ile atabilmemin sarhoşluğu içerisinde olduğumu belirtmek isterim. Pazar'ların sessizliğinde beni açacak bir şey ara dururum hep ve genellikle de bir kitabın sarı yapraklarına yumulur dururum gecenin bir yarısına dek. Bu gün İzedebiyat'ta tek bir öykü aradım ve beni gerçekten açan sizin öykünüzle karşılaştım. Böyle bir öykü için size teşekkür ederim Sevgi Örengül.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anneciğim Ölmek Nasıl Olur?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Şimdi Annem Yanımda Olsaydı... [Şiir]
Anlatamıyorum! [Şiir]
Mesela Yani... [Şiir]
Siz Beni Anlayınca... [Şiir]
Kayıp Sevgi... [Şiir]
Hoş Geldin Yalnızlık! [Şiir]
Sen (Li) Ben... [Şiir]
Bende ki Sen. [Şiir]
Rab (Cc) '' La Konuşma... [Şiir]
Yaralı Sevda... [Şiir]


Sevgi ÖRENGÜL kimdir?

Okuyan,düşünen,yazan. . . . yani sizden biri. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Hayatın içinde bir dilek tohumu gibi savrulurken nasıl değişiyorsak,Hayatı,duyguları,kelimelerde yaşamı okurken de etkileniyoruz demektir...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sevgi ÖRENGÜL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.