Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Küçükkende böyle ışıklarım vardı benim, hayallerimin ardında bir yerlerde beni ayakta tutan bir şeyler vardı. Okuyup çok okuyup büyük bir adam olmalıydım O çok inandığım sokak lambasının güvenliğinde. Hayatın başkaları için getirip, benim için unuttuğu herşey için ayakta kalmalıydım. Bu benim yaratılşışımın küçük bir matematigiydi, kaybedecek hiçbirşeyim kalmadıgında eskisinden biraz daha sanslıylım. Önceleri içim acırdı, incilirdi içim. Onun ışıgındayken gecenin karanlıgında gururum incilirdi. Evlerinde sıcak ve beyaz rüyalarıyla yatan çocuklar gelirdi aklıma ve çocuk olma heveslerim adam olma zorunlulugumun perdesine karışırdı sonra, sarsılırdım. Üzerimdeki ışıgının beni koruduguna inanırdım. Sonra acıyan içimin içinden bir gül çıkardı, başımı yukarı kaldırırdım. Her gece beni izlemeye gelen karanlık gişeden biletini almış bir izleyiciydi artık, bense hergün oynadıgım hayat hikayemin bilmem kaçıncı perdesindeydim ve sokak lambası bu kez sahne ışıgıydı, benim olan tek şey olmaktan çıkmıştı. İnsan unutamıyor yaşı geçsede, büyüsede anılarını, bende bunun için hayatın kaçıncı basamagında olursa olsun O büyülü sokak lambasını her gördügümde ona dua edecegim hiç sönmesin diye, belki benden sonrakiler için bir tebessüm belirecek yüzümde. Belkide sahipsizligim, karanlıgım gelecek aklıma, hüzünlenecegim kimbilir... Hayatımın kaldırım taşlarını sayıyorum şimdi. Acılarım büyük, kaygılarım büyük, hesaplarım büyük. Herkesin içinden biriyim, herkez gibiyim. Şimdi düşünüyorumda O ışık olmasaydı hayatımda dogruyu ve yanlışı, seni ve diyerlerini nasıl seçerdim. Sanki çalışıp, direndigim aydınlıga çıktıgım tüm karanlıklar yeniden karanlık oldu benim için ve ben her karanlıkta gördügüm O ışık için geleceğime inandım, teslim olmadım karanlıgıma, sana teslim oldugum kadar... Şimdi sende iliklerime kadar işlemiş bir aşk var. Mavilerim var sende. Ben sana O sokak lambasından geldim. arpayı, buğdayı, darıyı tanımadan, teke sakallı bir züppe olarak geldim. Şimdi söyle çifçi kızı, seni sevmek ne kadar doğru benim için. Babanın karşısına çıkarıp bir enteli, "ben bu adamı seviyorum" diyebilirmisin. Sen benim kurdugum en son hayalimsin, senden evvel düşledigim herşeyi yıkıp gidiyorsun gözlerinle. KRAL emri verir, kan damlatır memuriyetim, yazar olma hayallerime. Heveslerim akıp giderken bir kargaşaya, hüzünlenirim. Sonra sen gelirsin, tutup ellerinden düşlerimdeki yalnızlığımın alıp başımı gitmek istedigim bir yere gidersin... Sonra ne sokak lambası kalır geriye ne memuriyetim nede yazar olma heveslerim. Üzülme der gibi ince hafif bir tebessüm edersin, sokak lambasının gözyaşları arasından uzatırsın elini "hadi delikanlı" gözlerinde başladıgım yolculuk dudaklarında son bulur. Başka bir ışıga yolculuk ederim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Umut Aydemir, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |