Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Seni seviyorum. Sana bu kelimeyi o kadar nadir söyledim ki… Korkuyordum bu aşk ı çabuk tüketmekten, hızlı yaşayıp bıkmaktan korktum, Aşina olup sıkılmandan, gitmenden korktum. Yavaşça yaşanmalıydı,azar azar ,tadını çıkararak ,değerini bilerek, yükünü çekerek.. Hayatın bana sunduğu karşılıktın,umut kelimesi seninle kıymet kazandı, sevmek senin varlığını tanımaktı,yaşamaktı.. İstedim ki acıyı tadarak varalım tatlının kıymetine, bir ömrü iki kişi sahipleneceksek ; O ömre gebe kalacak geleceği sabırla kuralım, acele edilmiş bir doğum; ölü bir istikbal, cahilliğin esiri olmuş bir karar olacaktı. Vuslat ellerimizin birleştiği yerde zannederken , fikirlerimizin savaştığı yerde olacaktı… Yaşanmasın istedim; Bedava sahiplenmelerin kaybetme kaygısı, erken birlikteliklerin geç anlaşılan mecburiyete bulaşmış sevdası. İsterdim ki; Geri kalan bütün sabahlarımda , uykularımdan her uyandığımda, yıllar önce verdiğim kararın doğruluğunu yüzündeki o çocuk masumiyeti kanıtlasın.. Yükün ödülüm, nefretin umudum, varlığın yaşama tutunduğum dal olsun… İstediğin gibi; Yatak odası duvarlarının yarısı mavi yarısı pembe olsun. Gönlümüz sevenlerimizle bir, sevdamız bizde sır olsun. Her akşam kapıda yüzündeki tebessümün sebebi benim dönüşlerim olsun. Biraz klasik, biraz romantik ,çokça sıradan ama vazgeçilmez olsun..Bizim olsun. Kolay kazanmadık bu aşkı ve hiçte kolay yaşamadık. Hangi resmiyete , rest çekmedim. Hangi dostluğu hiçe sayıp, hangi yanlışı affetmedim. Az mı üşüdün karaltında beni ikna etmeye çalışırken, az mı dayandın öfkemin en karanlık yüzüne,isteklerimin oluşturduğu denizde boğulmamak için az mı çabaladın. Şimdi geçmiş zamanın ekleriyle zehirlerken yüklemlerimi, hâlâ hasretini korumaya çalışıyorum biliyorsun. Çünkü özlemin kangren etti yüreğimi… Ama artık dayanamıyorum çocuk… Ayrılık senin oyuncağın mı ,neden kafamda kırmaya çalışıyorsun… Kastın ayrılığa mı , bana mı… Eğer ayrılığaysa, neden her defasında özür dileyip ,”kırdıklarının tamiratını bana bırakıyorsun.” Gidişindeki soğuğa, sigarımı yakan kibritlerle dayanmaya çalışırken dönüp fırtınalarınla o kibriti bile söndürüyorsun… “ben her şeyi hiçe sayarak üç senemin katili oldum,beni arayarak sende hayatımın katili olma.!” Ben bu satırlarının fenalığı yüzünden aramak kelimesini çıkardım hayatımdan… Ama sen beni çıkaramadın hayatından ve sabrımın en kanlı katili oldun… Lacivert…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © tuncer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |