..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bana ev hikayesinden söz açmayýn. Artýk benim oraya gideceðim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > tuncer




20 Þubat 2006
Eþekliðin Baki Olduðu Zamanlar.  
tuncer
Acýmak , üzüntü ve korku olduðum yerde beton kesilmemi saðlamýþtý. (Oysa okulu böyle anlatmamýþlardý bize.) Ta ki arkadaþýmýn, öðretmen içeri girmeden beni kolumdan dürterek söylediði cümleye kadar;


:BBEE:
Eþekliðin baki olduðu zamanlar.

“ Okumak cehaleti giderir, eþeklik baki kalýr.”

Bir ilkokulun arka avlusu. Teneffüs
Avluya açýlan arka kapýnýn yüksek merdivenlerin önü.
2. sýnýfta okuyan iki küçük çocuk

- Baksana merdivenlerin üstünde öðretmen birini dövüyor.
- Hem de kötü vuruyor. Öðretmeni çok kýzdýrmýþ galiba.
- Bak Bak! öðretmen çocuða küfür söylüyor.

Çizik gözlük camlarýnýn arkasýndan, manzaraya þaþkýnlýkla bakarken arkadaþýmla bunlarý konuþuyorduk. Dayak yiyen öðrenci , okulda herkesi rahatsýz eden haþarý tiplerdendi. Doðudan geldiði için okula geç baþlamýþ, dördüncü sýnýfta olmasýna raðmen yaþý büyük olduðu için sýnýftakilerden oldukça iri bir çocuktu. Býyýklarý terlemiþti þimdiden, hepimiz ondan korkardýk. Çünkü sürekli kendinden küçükleri rahatsýz eder, durmadan küfür eder ve disipline yollanýrdý. (Disiplinde de ayný hocayla karþýlaþmanýz büyük ihtimaldi ve hiçbir disiplin kurulunda hakimler suçlu bulunmazdý.)
Öðretmen çocuðu fena dövüyordu, aðzý burnu kan içinde kalmýþtý. Öðretmen öfkesine o kadar yenilmiþti ki , ayakta bile zor duran çocuðu düþtüðü basamaktan kaldýrýyor ve vurmaya devam ediyordu. Çocuk aldýðý son darbeyle yüksek merdivenlerin yarýsýndan yuvarlanarak ,aþaðý tam önümüze düþtü. Öðretmen bir iki küfür daha ettikten sonra içeri girdi. (Yüksek ve gri duvarlarýn ardýnda saðlam bir zýrh vardý.)
Dehþet dolu gözlerle önümüzde yatan aðzý, burnu kana bulanmýþ çocuðu seyrediyorduk. Suratý daðýlmýþtý. (O an kendimi televizyonda seyrettiðim hapishanelerde sandým. Gardiyan bir suçluya, hakkettiði (!) cezayý vermiþti.) Ama o çocuða bakarken manasýný büyüyünce anlayacaðým bir hissin sýzýntýlarýný yaþýyordum. Vicdaným titriyordu. Acýmak , üzüntü ve korku olduðum yerde beton kesilmemi saðlamýþtý. (Oysa okulu böyle anlatmamýþlardý bize.)
Ta ki arkadaþýmýn, öðretmen içeri girmeden beni kolumdan dürterek söylediði cümleye kadar;
- Baban deðil mi o senin.
------------------------------------------------------

Ortaokul 2.sýnýf
7-b sýnýfýnda fen bilgisi dersi.
Öðrencinin biri yüksek sesle ve kelimeleri yutarak , bir konuyu okurken; öðretmen iki eli arkasýnda bir yandan tuttuðu küçük siyah tespihinin tanelerini çeviriyor, bir yandan da sýralarýn arasýnda geziniyordu.
(Sýnýfta ki ölüm sessizliðinin okunan konuyla alakalý deðil de, hocayla alakalý olduðu hocanýn yüzüne bir bakýþta anlaþýlacak gibiydi.)
Kýrk kiþilik sýnýfta ki doksan sekiz kiþi, iki kiþilik sýralara genelde dörderli oturmuþ, önlerinde ki kitaptan okunan konuyu takip ediyorlardý.(ya da öyle görünüyorlardý. Aniden not hanesine bir eksi yada gurur tablosuna okkalý bir tokat eklenebilirdi. Korku, disiplindi. Disiplin saygý.) Tabi çoðu sýrada bir veya iki kitap ancak vardý.
O gün duvar kenarýna oturma sýrasý bendeydi. (Sýrada ki üç arkadaþla beraber böyle bir kural koymuþtuk, demokrasinin ne olduðunu bilmesek bile herkesin hakkýna saygýlý olmanýn , herkes açýsýndan iyi olduðunu biliyorduk.Hem de hocalardan daha iyi.)
Sol omzum duvara yapýþmýþ þekilde, zorla sýðdýðýmýz sýra da, terler içinde okunan yeri kaybetmeme telaþý içindeydik. Zira hoca bir anda okuyan kiþinin kaldýðý yerden, baþkasýný devam ettiriyordu.
Hocanýn tam da bizim sýranýn yanýndan geçtiði bir an sayfa bitmiþ ve arka sayfaya açýlýyordu.
Sýrada iki kitap olduðundan yanýmdaki arkadaþla beraber okuyorduk. Tabi diðer sayfaya geçilince refleks olarak ikimizde ayný anda elimizi sayfaya uzaktýk ve sayfa çevrilirken biraz ses çýktý (atom bombasýný ateþlemiþtik). Biz de birbirimize bakýp sessizce güldük.(Çocuktuk daha. Her þeye gülecek bahanemiz vardý.)
Ses üzerine hoca birden bize döndü;

-lan oðlum, siz hiç akýllanmayacak mýsýnýz? Kaç defa derste gürültü yapmayýn demedim mi lan? (lan larýn vurgusu ve ses tonu hýzlýca yükseliyordu). Hele sen , hele sen! birde öðretmen çocuðu olacaksýn. Bunlara örnek olman gerekirken, bütün pisliði sen yapýyorsun.(Öðretmen çocuklarý. Öðretmenler için üretilmiþ, özel prototip örnek öðrenci modun da robotlar olmalýydýlar, ama ben bir türlü olamýyordum iþte. Hem sayfadan çýkan sesi, pislik olarak yorumlamak ancak böyle bir hocaya yakýþýrdý. )
Küçük düþürülmeye birebir, gurur tanýmayan, çocukluk psikolojisinde intikam duygusunu ateþlemeye yeterli, kýzgýn ve baðýrtýlý kelimeler bitince, bununla kurtulduðumu sanýp baþýmdan aþaðý dökülen suyu ve utanarak içine girdiðim yer yarýðýný unutmaya çalýþarak, boynumu büküp önüme baktým.
(Ama baðýrmak ve aþaðýlamak bazý hocalarda ön seviþme gibi bir þeydi. Ön tatminkârlýkta denilebilir.)
Boynumu büker bükmez, saðdan bir el kafamý kavradý ve sol tarafýma bir karýþlýk uzaklýkta olan duvarla yakýndan tanýþmamý saðladý. Hem de birkaç defadan fazla. (Ucu eðri bir çivinin , giremediði duvarda neler hissettiðini pratik olarak anlamýþtým. Ve kafamýn duvara her çarpýþýnda, çýkan ses hocayla içten içe akraba olmamýzýn melodisi gibiydi. )
Hoca elini kafamdan çektiðinde. Gözlerimdeki intikam alevi çoktan yüreðimi yakmaya baþlamýþtý. O ise yaptýðý iþin memnuniyeti ve yüzündeki sýrýtma ile bana dönüp;

-Aklýn baþýna gelmiþtir artýk. Bir daha olursa önce döverim sonra doðru disipline……
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Endüstri Meslek Lisesi. Elektrik bölümü atölyesi.
Öðle paydosundan önce. Sýnýf sayýmýna 5 dakika kala.
-Hocam hocam ! elektroteknik kitabým çalýnmýþ. Daha biraz önce buradaydý. Lavaboya gittim geldim yok.
- Emin misin kýzým çalýndýðýna? Bir yerlerde unutmuþ olmayasýn.
- Yok hocam ya . Her yere baktým. Zaten masanýn üstünde duruyordu.
- Tamam kýzým aðlama.
(Hoca atölyedeki öðrencilere dönerek.)
- Gençler kitabý kim aldýysa çabuk getirsin.
(Ýki kere daha yapýldý ayný ikaz, hocanýn deðiþen renk ve ses tonundan, sabrýnýn tükendiðini anlýyorduk. Anlýyorduk da. Kara murat benim diyen yok iþte meydanda. Hem bu saatten sonra biri alsa bile kesinlikle çýkmazdý ortaya. Hocanýn ne yapabileceðini hepimiz çok iyi biliyorduk )

Gýcýk aldýðýmýz bir kýzýn kitabý çalýnmýþ yada kaybolmuþ diye öðle yemeðine geç kaldýðýmýza mý yanalým yoksa birazdan olacak þeylerin korkusuna mý yanalým anlayamadýk.Ya peki sýnýftaki cinsel ayrýma ne diyelim. Sýnýfta 5 kýz 25 civarýnda da erkek vardý; (Zaten genelde EML’ lerin de kýz sayýsý çok az olur. Kýz nüfusunun varlýk gösterebildiði tek bölüm: iplik yani tekstil bölümüdür.)
Beþ kýzýmýzdan birincisi hem kýz hem de sýnýf baþkaný olduðu için, ikincisi zaten kitabý çalýndýðý için, geri kalan üçlü ise öncelikle kýz, sonrada varlýklarý yokluk kavramýna denk olduðu için þüpheliler listesinden çýkarýlmýþtý. (Ben ise güvenilirliðimden ve aðýrbaþlýlýðýmdan dolayý atölye baþkaný seçilmeme raðmen þüpheliler listesinden kurtulamamýþtým. Ýyi ki de kurtulamamýþtým, çünkü sýnýfýn erkeklerindeki kýzlara bakan öfkeli bakýþýný taþýyamazdým.)
Atölyenin ortasýnda ip gibi dizilen sýranýn baþýnda, bendeniz bahtsýz bedevi, (hayatýmýn geri kalan zamanlarýnda, bu ismi hak ettiðim defalarca kanýtlandý.) yaný baþýmda kadim dostum Serkan.(ki bu çocuk peygamber ahlakýna sahiptir. ) ve diðer erkek suçlular (yoksa suçlu erkekler mi demeliyim? )
Biraz sonra öðle yemeðinden önce atýþtýrmalýk bir sýra daya yiyeceðimize kesin gözüyle bakýyorduk.
Bizi düþündüren (itiraf; korkutan.) sopanýn cinsi, kalýnlýðý ve ellere vurulacak adet sayýsýydý.
Hiçbir zaman dayaktan kaçmadým. (Çünkü kaçacak zaman olmuyordu) Sýranýn baþýnda, þerefli bir Türk genci gibi dayaðýmý yiyecektim. Önceleri de yemiþtim zaten. Tadýna aþinaydým yani.
Ama beni ve diðerlerini sinirlendiren bu geri zekâlý kýzýn kitabý yüzünden olmasýydý. Arka taraftan bizi izleyen 3.sýnýflarýn ve diðer 2 hocanýn (ki birine çok deðer verirdik ve bizi adam yerine tek o koyardý ) önünde hýrsýz muamelesi görmemizdi.
Robin Hood’un bulunamayýþý ve zýrýl zýrýl aðlayan kýzýn susmamasý iyice hocanýn tepesinin atmasýna sebep olmuþ ve merakla beklenen cümleleri aðzýndan çýkarmýþtý.
Sýnýf baþkanýna bakarak;

-Kýzým getir bakalým içerden siyah kabloyu.
(Siyah kablo: içersindeki bir adet kalýn (çapý 1,5 cm civarý) çelik telin etrafýný, 5 adet 0,7 cm’lik bakýr kablolarýn sardýðý ve onlarýn üstünde sert silikon maddenin ve hepsini saran siyah sert izolasyon maddesinden oluþan dayak aracý. Pardon elektrik kablosu )

Evet. Ömrümden ne cetveller, odunlar, kýzýlcýk, dut, erik deðnekleri, plastik sopalar, haydarlar, kürek saplarý geçmiþti ama ilk defa teknolojik bir araç deneyecektim. Ee! yani koskoca elektrik bölümünün de adýna yakýþýr dayak aletleri kullanmasý lazýmdý deðil mi?
Siyah kobramýz, güzel sýnýf baþkanýmýzýn elinde, ne de seksi durmuþtu öyle.(Mizah insaný korkuya biraz olsun alýþtýrýr. Sýðýnýlacak baþka kapý yoktu artýk.)

Havalý ve aþaðýlayýcý bakýþlarla bize bakarken, hocaya kabloyu verdi.

- Buyurun hocam.
- Ver bakalým kýzým. Demek aranýzdaki hýrsýz çýkmýyor öylemi. Hepinizi iyice bir haþlayayým da o zaman bulunca, öcünü ondan alýrsýnýz. Hem birlik olmayý da öðrenirsiniz artýk.
(ki doðru bir tespitti. Gruplaþmalar olduðu için kesinlikle, kimin kitabý aldýðý bilinseydi ispiyon yaþanýrdý. Zaten hocalarýn kullandýðý, bu göreve layýkýyla sergileyen arkadaþlarda vardý. )

Dörder mi beþer mi þimdi tam hatýrlamýyorum, 2 elimizde tokalaþtý sýrayla kabloyla. Hem öyle hak geçmesi de yoktu, herkese eþit. Birinin sað elinde problem mi var tamam hemen diðer ele 2 katýný uyguluyordu hocamýz. Dayaktan sonra kýzlar giderken biz hocanýn tehditlerle süslü nutkunu dinliyorduk. Çok þükür azat edildik ve yemeðe gittik. Yemekten dönünce Serkan’ la direk atölyeye çýktýk.
Tesisat yaptýðýmýz bölmede muhabbet ederken, birden sýnýf baþkaný ve yalakasý maðduremiz geldi. Bulunduðumuz bölmenin, yan tarafýna geçince bizi görmediler. Biz de sustuk bunlarý dinlemek için. (Kesin dedi kodu yapacaklardý. Her zaman kýzlarýn yaptýðý gibi ama Serkan bir þeyden kýllanmýþ olacak ki eliyle sus iþareti yaptý. Sustuk dinlemeye baþladýk.)

-Kýz, Ayhan’la ne konuþtunuz öyle basket sahasýnýn orda.
-Ne konuþacaðýz kýzým. Ýþte salak yine zýrvaladý durdu. Yok benden çok hoþlanýyormuþ ta, sinemaya gidebilir miymiþiz de falan filan… Sen onu boþver de acayip dayak yedi bizimkiler hocadan.
- Aman iyi oldu aptallara. Zaten kitabý da buldum. Kimya sýnýfýnda unutmuþum sabah.
- Kýz hani atölyede masanýn üstünde kaybolmuþtu.
- Eee napim be! bulamayýnca telaþlandým çalýndý sandým. Bende burada kayboldu diye salladým iþte. Aman ne olacak sanki buldum ya ona bak sen.

Bir iki gülüþüp çýkýp gittiler dýþarý.
(Serkan bir eliyle aðzýmý týkamýþ, bir eliyle kolumu tutuyordu. Dellenmiþtim bizim tabirle. Dayak yediðimiz yetmiyor bide hanýmefendi ne olacak ki diyordu.)

Hay senin kitabýna da sana da hocana da………
Sinirlerim acayip bozuldu. Serkan’ ýn benden farký yoktu. Þimdi gidip hocaya söylesek bir iki fýrça atardý kýza o kadar yediðimiz yanýmýza kâr kalýrdý.
Ama beni en çok üzen iskeletor (sadece deri ve kemikti o zamanlar ) lakaplý arkadaþýn þalgamcýnýn verdiði þalgamý , kýzarýp kabarmýþ ellerinde tutamayýp da yere düþürmesiydi.
Lise yýllarý acýmazsýzdý. Ama daha kötüsü filmin ikinci bölümünde baþlayacaktý. Üniversite yýllarý.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Derin Devlet Savaþlarý

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gözlük
Otobüs Camý...
Sigara Adam
Sevemediðim…
Beni Yaþatan Zehir
Hükmen Maðlup...
Ýhtimalsiz Sevmek
Tercih Sebebi
Banada Bir Þiir Yazarmýsýn
Bazen Seni Aramamak Ýntihar Gibi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bittiðin Yer, Yittiðim Yerdir. [Þiir]
Susma... [Þiir]
Bembeyaz Kan... [Þiir]
Oðul [Þiir]
Uyuyan Gece, Ben Deðilim... [Þiir]
Elbet Bir Gün [Þiir]
Anladým [Þiir]
Hüzün Dolardý Bakýþlarýn... [Þiir]
23 [Þiir]
Ölesim Gelir [Þiir]


tuncer kimdir?

Yalnýz "sa" ir


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © tuncer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.