..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Değişim dışında hiçbir şey sürekli değildir. -Heraklitos
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Hidayet Ersin




26 Temmuz 2005
Ne Kalacak Geriye?  
Hidayet Ersin
Temel soruları sormadığımız, sormaktan kaçtığımız sürece kendimize bir yol bulamayacağız! Şu günlük yaşam yada "hayat tarzımız" dediğimiz sünepeliğe isteyen istediği kadar "övgüler" düzse de köşelerinde, itiraz ediyorum. Bizden bir şey kalmayacak geriye.


:BICB:
Ne kalacak geriye?
Temel soruları sormadığımız, sormaktan kaçtığımız sürece kendimize bir yol bulamayacağız! Şu günlük yaşam yada "hayat tarzımız" dediğimiz sünepeliğe isteyen istediği kadar "övgüler" düzse de köşelerinde, itiraz ediyorum. Bizden bir şey kalmayacak geriye. Oysa kalmalı; bu elbette bir zorunluluk değil ama neden bir dağın yamacı varsa neden ağacın dalları, yaprakları, yemişleri varsa işte sırf bundan dolayı kalmalı. Bizden geriye bir şey kalmalı.
Günlük yaşamın " hır gürüne" takılıp giderken zaman ve bizi biz yapan ne varsa kıyıyı süpüren dalga misali silip süpürürken, bizi dayanaksız, uçurumda açan çiçeğe çeviren zamane diyaloglara, tiradlara, ana ve gece haber bültenlerine karşı koymaya çağırıyorum hoptirinam havasında yaşayan insanlığı.
Bu çözülme bir tek beni mi rahatsız ediyor? Sizi rahatsız etmiyor mu? Sizin ağırınıza gitmiyor mu? Huu kardeşler; insan kardeşlerim. Ne oldu toptan balataları mı sıyırdık?
Geçen gün bir Şili'li hanımla internet üzerinden konuşurken birden şarkı söyler gibi ingilizce konuşmak istediğini söyledi. Nesi var o güzelim İspanyolca'nızın diyecek oldum, bunun tam bir üçüncü dünya solculuğu olduğunu söyledi. Halbuki ben ona su katılmamış kapitalist felsefemi anlatıyordum. Ayrıca ben de ispanyolca derslerine başladığımdan hanımdan övgüler almayı bekliyordum.
İspanyolluğundan nefret eden ispanyol, Mardinliliğinden zerre haz duymayan Mardinli, İstanbul'dan Datça'ya kaçan öz be öz yedi göbek istanbullu...ne oluyoruz yoksa farkında olmadan Kafka'nın bir öyküsünün tam ortasına mı düştüm? Spinoza haklıydı. İnsan ve toplumlar ve dünya temel sorulara yanıt vermeliydi! Açık ve seçik olarak ve o yanıtlarının - her ne iseler- arkasında durmalıydılar. Spinoza kent yöneticisinin kızının kendisini ona sunmasını nasıl elinin tersiyle ittiyse bize düşen bu kadar üst düzey bir karakter bütünlüğü olmasa da biraz onur, şeref, metanet, vefa, özveri, yüreklilik elbette hep yaşamak ve yaşatmak adına...Hep öldüre geldiğine düşünmüyorum insanlığın bu " yamyamlık" bize 20.yüzyılın hediyesi. O temel soruları sormaktan sıkıldığımız yüzyıl. Sivil, asker bürokrasi ve kapitalist olmayan sanayi ve ticaret burjuvazisi ile siyasal elitlerin yüzyılı. Sloganların yüzyılı! Düşünmeyen yığınların delirmişcesine lemingler gibi ölüme koştukları yüzyıl.
Kapitalizm öldürüldüğünden beri sıfatı - maskesi değişen ama yöntemi değişmeyen meşhur troyka arabasına bağladığı atlarla dünyayı uçuruma sürüklüyor. Öylece seyrediyoruz...bu ne yaman çelişki.
Kendinize çabuk birer sığınak bulun, ada bulun, organik tarım mı, meditasyon mu, her ne varsa öğrenin edinin bu delilikten kendinizi koruyun...İzmirli arkadaşıma Efes'e gideceğimizi söyleyince bana şöyle bir baktı. Zengin bir ailenin iyi bir okulda okumuş çocuğudur. " İyi ama orada sadece taş var" dedi. Onun önerisi Çeşme'ydi. Ve doğma büyüme İzmirli olduğu halde Efes'i hiç hiç merak etmemişti ve gezmemişti...Efes'i gezmek zorunda değil elbette. Ama ne bileyim insan bir merak eder. Değil mi? Şirince'ye de gitmemiş. Benim zorumla gitti. Sebebi şarap. Benim derdim ise Nişanyan evlerini görmek...Tam düşündüğüm gibi Nişanyan orada adasını kurmuş ama Şirince istila edilmiş durumda ...ne gam. Entel garabeti değil ama evinizde küçük bir bölümünde de olsa yapın bunu. Anneannenizin iğne oyalı başörtüsünü saklayın mesela; elli yıl sonra iyi para eder diye değil...Sizden geriye bir şey kalsın diye...Düşündükçe...Tam bir barbarlar çağında yaşıyoruz. Hepimiz kaba, zevk düşkünü, iradesiz ve zalimiz. Ve dolayısıyla yalnızız...Geriye bizden plastik leğenler, buzdolabı magnetleri, kırık uzaktan kumandalar, sararmış klozet kapakları, kanser yapıcı teflon tavalar, kişi başına beş altı tane cep telefonu - radyasyon yayan - CD'ler...kalacak. ve kimse de gelip bakmayacak bu döküntülere...hatta bakamayacak...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Evet, ne kalacak geriye?
Gönderen: Var Samsa / İstanbul/Türkiye
5 Ağustos 2005
Geçenlerde sitenin forumunda birileri de neden yazıyorum konusuna cevap getirebilmek için: Gelecekte mezar taşıma bakıldığımda, şu eserin yazarı olarak anılmak isterim diyordu. Neye yarar? Shakespeare’in yaşadığı yaşama benim ona duyduğum gıpta ne katacak? Yaşadı ve öldü. Şu anda kemiklerine kadar ölü. Ama yazınız kısmen “Varolamamanın Dayanılmaz Öfkesi” adlı yazımda değindiğim cevaplarımın kapılarını açıyor. Şöyleki: “Geriye bizden plastik leğenler, buzdolabı magnetleri, kırık uzaktan kumandalar, sararmış klozet kapakları, kanser yapıcı teflon tavalar, kişi başına beş altı tane cep telefonu - radyasyon yayan - CD'ler...kalacak. ve kimse de gelip bakmayacak bu döküntülere” >> Yo, 21 yy tarihçileri ve meraklıları açısından bu antikalar büyük öneme sahip olacaklar… " yamyamlık" bize 20.yüzyılın hediyesi. O temel soruları sormaktan sıkıldığımız yüzyıl. Sivil, asker bürokrasi ve kapitalist olmayan sanayi ve ticaret burjuvazisi ile siyasal elitlerin yüzyılı. Sloganların yüzyılı! Düşünmeyen yığınların delirmişcesine lemingler gibi ölüme koştukları yüzyıl.” >>Tamamen katılıyorum. Kendinize çabuk birer sığınak bulun, ada bulun, organik tarım mı, meditasyon mu, her ne varsa öğrenin edinin bu delilikten kendinizi koruyun... >> Tamamen farklı düşünüyorum. Bu sığınaklar sizi sadece derin uykunuzda daha huzurlu kılacaktır. Ama nadiren uyandığınız dakikalarda “Ne Çeşme, ne organik tarım benim varoluşumun gerçek sebebi” diyeceksiniz terler içinde… Ne kalacak geriye? >> Hiç bir şey! Her halükarda HİÇ BİR ŞEY… Ancak, belki şu anda elimizde mevcut olan hayatı ilüzyonların gölgesinden kurtulmuş olarak yaşabiliriz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mustafa Kemal"in Muasır Medeniyeti
Sovyetler Birliği Neden Yıkıldı?
Alternatif Hayat Dersleri: Aysun Kayalar, Burçin Uysal
Fıfa U - 17… Meydan Gümbür Gümbürdenir!..
Edebiyatın Sefaleti
Bana Bir Yalan Söyle!
Avrupa Birliği mi, "Muasır Medeniyet" mi?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Beni Bekleme Piyale [Şiir]
Sinoptik Şiir [Şiir]
Ben Senin Yerinde Olsam [Şiir]
Tuğla [Şiir]
Seneye Nisan"da [Şiir]
Ezrael [Şiir]
Yolculuk [Şiir]
Avrupa"ya Sorular [Şiir]
Son Sevdiğim [Şiir]
Çelişki [Şiir]


Hidayet Ersin kimdir?

İçten,içsel,ivecen,ikirciksiz,cesur bir ısrarkeş

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Steinbeck, Attila İlhan


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hidayet Ersin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.