"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Arkamdan oynadığı oyunlar geldi aklıma, onu hiç yüzlememek ve eşindiği çöplükte çırpınışlarıyla yalnız bırakmak bana en çok yakışandı; nitekim öyle yapmıştım seneler evvel. Oysa ki nasıl da sevecen bir kılıftı o, saf'ı, masum'u oynarken. Beni; onu hiç incitmemiş bir insanın kalemini sinsice hırpalarken, acaba kendisinin bensiz bir ortamda daha iyi yazabileceğini mi sanmıştı? Eğer öyleyse fena halde yanılmış olduğunu bu akşam okuduklarımda gördüm. Kendi kalemiyle barışamadığı, yazdıklarından hala tatmin olamadığı ama "sahnede" olmak için de delice bir dürtüyle kıvranıp durduğu aşikardı. Neredeyse iki senedir adım dahi atmadığım bu siteye ikinci bir yeni adımı atmamak üzere sayfanın sağ üst köşesindeki çarpı işaretine tıkladım ve yazdıklarımı hala İzedebiyat gibi içinde edebiyat adına güzelliklerin varolduğu, çirkefliklerden uzak, seviyesi belli bir ortamla paylaşıyor olmaktan dolayı bir kez daha çok mutlu oldum. Aslında şu anda bahsetmek istediğim farklı bir konu olsa dahi, böylesi bir giriş yapmam çok da anlamsız değildi. Kim gerçek yazardır kim değildir bu çok ayrı bir tartışma konusu ancak bildiğim ve emin olduğum bir tek şey var ki; yeteneğini yüreğindeki yazma aşkıyla harmanlayıp, okuttuğu her kişide -iz- bırakabilen yazarların kalemini hiç kimsenin baltalayamayacağı, kimsenin buna -her ne yaparsa yapsın- gücünün yetemeyeceği... Demin bahsettiğim sayfalardaki yazarların resimlerine bakıp, görsel güzelliklerini bile kıskanıp, hemen daha iyi(?) bir resmini siteye koydurmaya koşan, hayranlık ile nefret karışımı duygularla o yazarların yazma heveslerine ket vurmaya çalışan kadınlar gördüm ben, kim iz bırakabilir ardında böyle davranarak, bu kompleks küpleri mi yoksa herkese ve herşeye inat billur gibi bir dili okurlarının yüreklerine akıtabilenler mi?.. Son cümlesini veya son dizesini okuturken o yürekleri tir tir titretebilenler mi?.. Edebiyatı kıyısından köşesinden kirletmekten başka bırakabilecekleri bir iz yok, o kirler de zaten tertemiz kalemlerin bırakacağı izlerle silinecek ve kaybolacaktır. Bir can dost ayak bastı bugünlerde İstanbul'a... İzmir'in şiir-kadını Pelin Onay... Kimsenin kalemini kırmaya uğraşmadan, kalbinin tüm güzelliği ile yazmaya çalışarak edebiyat emekçisi herkesi kucaklayan, kaleminden pırlanta zerrecikleri dökülen çok yetenekli genç bir şair/yazar... Kendi deyimi ile "balık-rakı yaptık" Yeşilköy'de sahilde, onun o güzel şarkıları ve okuduğu şiirler eşliğinde... Eşim ve ben onunla geçen o geceden öylesine mutlu ayrıldık ki, sabahleyin bile birbirimize "ah ne iyi etti de geldi, ne iyi ettik de beraber vakit geçirdik" dedik, tam da Pelinciğim İstanbul'dan İzmir'e doğru yola çıkmışken... İş kurmak, evlilik, v.s. derken akıp giden zamanın içinde karaladıklarım kağıt parçalarına sıkışmış kalmış, internete dahi girecek vakit olmamış, zaman akmış gitmiş meğerse, çok uzun zamandır kimselerle paylaşmamışım yazdıklarımı ve epey zamandır da hiç yazmamışım. Pelin şöyle bir silkitti beni, "sen tanıdığım en iyi öykücülerden birisin, üstüne git, sakın bırakma, her an yaz, her durumda yaz" diye söylendi durdu bütün gece boyunca. Edebiyat dergilerinde yayınlamış olan hikayelerimi anımsatıp, "sen yapmazsan ben toplayacağım öykülerini, sen kitap çıkarmazsan ben senin adına çıkaracağım" diye tehdit bile etti beni! Motivasyonun böylesi az görülür az bulunur türden yani! Canım arkadaşım, öylesine özgüvenli ve öylesine sağlam bir kaleme sahip ki, bir başkası benim bu boşvermişliğimden için için hoşnut olabilecek iken, o bana sürekli olarak yazdırabilmek adına çırpındı durdu. 'Sık sık değil, ara sıra yazıyor olmamdan ve yazdıklarımı paylaşmamamdan' tüm içtenliğiyle hoşnutsuz olarak... Gecenin sonunda onu Şişli'de teyzesinin evine bırakırken bile en son söylediği sözlerden biri idi: "İlke, yaz!"... Bu motivasyon bombardımanı arkasından iki fantastik öykü ve de bir deneme çıkıverdi ki ben de şaşırdım çünkü oturtmaya çalıştığım bir ev-iş düzeni koşturmacasında haftanın yedi günü, günde ondört saat dışarlardayken, aklıma temalarının bile geleceğini sanmazdım bu öykülerin. İlerleyen günlerde bu sayfalara ekleyeceğim öykülerin yazarı ben olsam da, mimarı Pelin Onay'dır bu yüzden. Eskiler de derlendi toplandı, her zaman düşündüğüm şekilde denemelerin değil de öncelikli olarak öykülerin kitap okurları ile buluşmasının daha doğru olacağı konusunda Pelin'le fikir birliğine varıldı ve yaratmaya, harmanlamaya devam edildi. Dost, amacına ulaştı. "Kalem küser" dediydi o can dost. "Kalem küser, onu küstürme"...Daha başka şeyler de dediydi: "Her zaman acılar yazdırmaz insana, mutluyum yazamıyorum deme, mutluluğunu yaz, sevincini yaz ama yaz! Çünkü haksızlıktır yazmaman..." İlke Ersoy Kıbrıscıklı olarak; artık biraz daha uzun bir isimle okurlarla buluşacağım öykülerimden evvel, Kınalı İzmir'i, Pelin'imi bana çok uzun yıllar sonra hediye etmiş, burada karşılaşmamızı sağlamış İzedebiyat'a şükranlarımı sunmak isterim. O benim gönlümün şairi; dünyaya gelecek çocuklarımın ve benim başucu kitaplarımız olacak kitapların yazarı... Ben ona dokundum, sarıldım, gözlerinin içine bakarak dinledim. Hakettiği yere kavuştuğunda böyle diyeceğim insanlara; "ben onunla balık-rakı bile yaptım!"... Şiir-kadın; dost şair bir yanda, yazar olabilmek adına vasıfları olmayan ama kadınsı kompleksleri ile meydanda kayda değer kim varsa süpürmeye ve çıtayı düşürerek kendini farkettirmeye çalışan bir model bir yanda, düşündüm kaldım klavyenin başında bu akşam... İnadına yazmalı ve paylaşmalı evet, çünkü "su uyur, düşman uyumaz"...Dost gibi dost da uyutmaz böyle işte, 'uyan ve yaz' der, tutar kaleminin ucundan...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © İlke ERSOY KIBRISCIKLI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |