..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Nihan Köse




24 Şubat 2006
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (2. Bölüm)  
Bölüm II. :Milsz

Nihan Köse


Juneau , şehrin en çok bu yönünü seviyordu . Koca şehrin her bir santiminde bir tarih yatıyordu . Bu sokaklardan ,caddelerden her geçişinde kendini o zamanlarda yaşıyormuş gibi hissediyor ve efil efil tarih kokan bu yerlerde bir süreliğine kendini kaybediyordu...


:BDBF:
Bu şehir geçmişini ; geniş caddeleri , arnavut kaldırımlı dar sokaklarında , görkemli kocaman tarihi binaları , şirin ufak ahşap evlerinde yani şehrin tüm ruhunda yaşatan , bugününü ; tüm çıplaklığı ve açıklığıyla gözler önüne seren , geleceğini de ; düşlerde oluşturan bir şehirdi . Geçmişin tüm gizemini hâlâ bünyesinde tutan ve korumaya çalışan şehir .

Juneau , şehrin en çok bu yönünü seviyordu . Koca şehrin her bir santiminde bir tarih yatıyordu . Bu sokaklardan , caddelerden her geçişinde kendini o zamanlarda yaşıyormuş gibi hissediyor ve efil efil tarih kokan bu yerlerde bir süreliğine kendini kaybediyordu .

İşte June'u böyle güzel bir rüyadan uyandıran ses hemen başucundan geliyordu . Zorlukla gözlerini araladı , komidinin üzerinde durmadan öten telefonuna uzandı ve alarmı kapattı . Kolundaki saatine şöyle bir baktı ve dokuzu gösterdiğini gördü . Hızlı hareketlerle yataktan kalktı . Elini yüzünü yıkadıktan sonra çabucak üzerini giyindi ve kahvaltı etmek üzere mutfağa yöneldi .

Juneau'nun bugün ödevlerini hocalarına teslim etmesi gerekiyordu çünkü eğer bugün teslim edemezse puan değerlendirmesi daha düşük bir değer üzerinden yapılacaktı . Bu ödevler için epeyce emek ve enerji sarfetmişti , bazı geceler geç yatmıştı ve bunca çabasında sonra teslim gününü geçirip düşük bir not almak istemiyordu elbette .

Mutfak dolabına uzandı ve bir kase aldı . İçine biraz mısır gevreği koydu üzerinede buzdolabından süt şişesini çıkarıp gevrekleri örtecek kadar süt döktü , hemen yemeye koyuldu . Acele ediyordu çünkü acele etmezse otobüsü kaçırabilirdi . Kahvaltısını bitirdi , hemen odasına gidip ödevlerini ve birkaç eşyasını daha çantasına yerleştirdi , evden çıktı .

Okula vardığında saat neredeyse 10'a geliyordu , doğruca hocaların odalarının bulunduğu binaya gitti , ödevlerini verilmesi gereken hocalarına teslim eder etmez rahat bir oh çekti . Bu andan itibaren Juneau hem zihnen hem de bedenen rahatlamış , üzerinden ağır bir yük kalkmış gibi hissediyordu . Çünkü dönem dönem gerek okuldaki derslerinin ve ödevlerinin zorluğu , gerek yalnız yaşamanın vermiş olduğu sıkıntı ve üzüntü -ki yalnız yaşamasına rağmen bu şehre çok uzak olmayan bir mesafede çok sevdiği bir ailesi vardı - gerek de kendi yarattığı bir takım problemler nedeniyle bir buhrana kapılıyor , psikolojik bir bunalım yaşıyordu . Ama bugün kendini gerçektende iyi hissediyordu , belki de ödevlerini vaktinde teslim etmiş olmanın vermiş olduğu rahatlık ve mutluluktan canı eve gitmek istemiyordu şimdi . En azından biraz dolaşıp hava alır , bir iki yere uğrar kendine bir film ya da bir kitap alır öyle eve dönerdi .

Juneau gerçektende düşündüğü gibi önce eski kırmızı tramvayın geçtiği caddede biraz dolandı , bir iki pasaja uğrayıp dükkanlara bakındı , üzerine basit birtakım şeyler aldı ve daha sonra aklına Milsz'e gidip uzun zamandır aradığı Kjunzo çizgi-romanının gelip gelmemiş olduğuna bakmak fikri gelmişti . Ara sokaklardan birindeki pasajlardan birine girdi ve Milsz'in kapısının önüne geldi . Sessizce dükkana girdi ve bir oda büyüklüğündeki dükkanın köşesinde oturan çocuğa -merhaba dedi . Çocuk da başıyla bir selam verir gibi yaparak June'a -merhaba dedi .

June birden etrafını süzmeye başladı . Bu dükkan bir oda büyüklüğündeydi fakat içerisinde akla gelebilecek her türlü şey mevcuttu . Bir köşede asılı duran baskılı tişörtler , diğer tarafta bir sürü eski ve yeni dergiler , fanzinler , başka bir köşede yeni çıkmış müzik cd'leri ve 60'lı-70'li yılların pikapları ... The Clash'ten Sex Pistols'a , Rolling Stones'tan Beatles'a , Abba'ya kadar herşey vardı .

June sonunda aradığı çizgi-romanı bulmuştu ve kendini bir anda Kjunzo'nun sayfaları arasında kaybolmuş buldu . O sırada dükkana başka birisi girdi fakat June bunu farketmeyecek kadar dalmıştı . Çocuk 1.80-1.85 boylarında , siyah saçlı , yeşil gözlü , atletik yapılı oldukça yakışıklı biriydi . June çizgi-romanın içine öyle bir gömülmüştü ki farkında olmadan kolunu yan taraftaki cd'lerin üzerine koydu ve o yöne doğru hafifçe yaslandı . İşte tam bu sırada birden birkaç cd'nin yere düştüğünde çıkardığı sesten irkildi ve hemen yere cd'leri toplamaya eğildi . O sırada birinin daha onun yanına toplamasına yardım etmek için eğildiğini hissetti . Kafasını kaldırdığında bir anda göz göze geldiği çocuğu tanıdı ve şaşkınlıktan dona kalmıştı . Evet bu oydu . Kafe'S 'te iki üç gün önce gördüğü o çocuktu . Çocuk O'na:

-Birşeyler okurken herzaman böyle dikkatsiz misinizdir?

diye sordu . Juneau'da biraz utanarak:

-E..Evet.Genellikle...

diyebildi . Juneau hâlâ karşısındaki çocuğa inanılmaz gözlerle bakıyordu . Çocuk gülümsedi ve cd'leri June'a doğru uzatırken:

-Sizi biryerden hatırlıyorum . Hmm evet , sizi geçenlerde Kafe'S 'te görmüştün sanırım?
-Doğru...Birkaç gün önce oraya kahvaltı için gitmiştim .

diye karşılık verdi .

-Adım Trei .
-Benimki de Juneau
-Tanıştığımıza memnun oldum , Juneau .
-Bende öyle...

dedi June . Daha sonra birden kendine gelerek elindeki cd'leri yerine yerleştirdi ve çizgi-romanla birlikte parasını ödemek üzere kasaya yöneldi . Parayı ödedi sonra çıkışa doğru döndü . Arkasını döndüğünde Trei'in onu izlediğini farketti . Trei:

-Çizgi-roman okumayı seviyorsun galiba?

diye sordu .

-Evet , hemde çok . Seninde az önce farkettiğin gibi onların sayfaları arasında kendimi kaybediyorum .

dedi Juneau . Trei tatlı bir gülümsemeyle karşılık verdi ve birlikte kapıdan dışarı çıktılar . Birkaç saniye süren sessizliğin ardından June:

-Peki , ben burdan eve doğru yürüyeceğim .

dedi . Trei'de:

-Tamam , ne tarafa gidiyorsun peki?

diye sordu . Juneau ona gideceği yönü tarif ettikten sonra birlikte o yöne doğru yürümeye karar verdiler . Yol boyunca pek de bir şey konuşmamışlardı , havadan sudan meseleler dışında . Ve June birden evinin kapısı önüne geldiğini farketti . Trei'e:

-Benim yolum burada son buluyor . Evime geldim .

diyerek binayı gösterdi ince parmaklarıyla .

-Peki o zaman . Kendine dikkat et .
-Sende ...
-Umarım bir gün yine karşılaşırız .
-Tabi ki ...Bu hoş olur .
-Hoşçakal ...
-Güle güle ...

dediler birbirlerine . June apartmanın giriş kapısını açmaya çalışırken birden arkasında bir ses:

-Aslında düşündümde yarın akşam saat dokuzda Wagoon'da bir konserimiz var . Seni de orda görmekten oldukça mutluluk duyarım . Gelmek ister misin?

diye sordu . June biran için oldukça şaşkın bir sesle:

-Tabi ..Olabilir...

diye karşılık verdi . Trei:

-İşte bu benim telefon numaram , barın kapısına geldiğinde ararsan , gelip seni içeri alırım .

diyerek üzerinde rakamlar yazılı kağıdı June'a uzattı . June kağıdı alarak:

-Peki , gelirsem ararım .

dedi .

-Gerçekten sevinirim gelmene .

dedi Trei ve hızlı adımlarla yoluna devam etti . Juneau onun arkasından bakakalmıştı . Sonra bugünkü yaşadığı bu olayın bir rüya olmaması umuduyla apartman kapısını araladı , içeri girdi ...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (1. Bölüm)
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (4. Bölüm)
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (3. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşsel Sanrı [Şiir]
Ne Kadar Gerçeğiz? [Deneme]
Basit (!) Bir Hikaye [Deneme]
Kabullenişler [Deneme]


Nihan Köse kimdir?

Hayallerini yazılarında yaşayan ya da yaşatan. . . Yazan,çizen ve dinleyen herhangi biri. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşam,etrafımdaki hayatlar,insanlar ve düşler...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nihan Köse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.