..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez. -Joe Louis
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Nihan Köse




20 Ocak 2007
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (3. Bölüm)  
Bölüm III. :Wagoon

Nihan Köse


" Her zaman gökkuşağı ya da kelebekler yoktur. Bu bir yüzleşmedir ve bizi beraberinde götürür..."


:BBBC:
Güneş bu sabah Karma Şehrin bütününü âdeta altın sarısı bir renkle kaplamıştı.Caddeler,sokaklar,binalar,ağaçlar,doğa sanki hepsi bir bütün olmuştu.Gökyüzünün en uzak köşesinde asılı duran o kocaman güneş bir şehri bu kadar mı değiştirebilirdi.Bir ışık ve ısı kaynağı görevini o derece yerine getiriyordu ki sadece havayı değil insanların yüreklerini de birlikte ısıtmış ve ruhlarını aydınlatmıştı sanki o gün.

     Dışarıdaki tüm canlı hayat bugün yeni bir güne hazırdı.Juneau da bu sabah uyandığında tıpkı diğerleri gibi kendini çok mutlu hissediyordu.Çünkü dün yaşadığı olayların bir rüya olmadığını anlamıştı ve bir taraftan buna inanmakta hala güçlük çekiyordu.Kalkar kalkmaz ilk iş olarak hemen koşup mantosunun cebini kontrol etti.Tanrıya şükür tüm bunlar gerçekti ve Trei'n dün ona verdiği telefon numarasının yazılı olduğu kağıt cebinde duruyordu.Hiç vakit kaybetmeden numarayı telefonuna kaydetti.Sonra karnının acıkmış olduğunu hissetti ve mutfağa kendine yiyecek birşeyler hazırlamaya gitti.

     Buzdolabından bir parça kaşar ve bir parça da salam çıkarıp kesti ve onları güzelce ekmeğinin arasına yerleştirdi.Bir bardağa da süt koydu ve onları da yanına alarak tekrar odasına döndü.

     Saat neredeyse oniki olmuştu,konsere daha çok vardı fakat Juneau yinede hazırlanmaya başlamalıydı çünkü bu gece onun için oldukça önemli bir geceydi.Aslında bir taraftan da yeni tanıştığı birinin davetine gidip gitmemekte tereddüt ediyordu ama Trei ona gelmesi için rica etmişti ve eğer bu akşam oraya gitmezse bunun bir umursamamazlık ya da bir saygısızlık olacağını düşünüyordu.

     Bu sırada sandiviçinde bir ısırık aldı,sütünü yudumladı ve gece ne giymesi gerektiğini planlayarak güzel hayallere daldı.Birden telefonunun sesiyle kendine geldi.Arayan Adrey idi,telefona cevap verdi.

     Adrey, Juneau'nun en yakın arkadaşıydı,birlikte pek çok şey yaşamışlardı.Arkadaşlıkları çok eskilere dayanıyordu.Üniversite sınavlarına hazırlanmak için gittiği dershanede tanışmışlar,aslında ilk zamanlarda birbirlerinden pek hoşlanmamışlar fakat bir süre sonra birbirlerini iyice tanımış vekafalarının uyuşması sebebeiyle de kısa sürede çok iyi birer arkadaş hatta dost olmuşlardı.Adrey şimdi başka bir şehirde okumaktaydı üniversiteyi ama bu mesafe onların dostluklarını bozamamıştı ve bozamazdı da..

     Telefonun öbür ucundaki Adrey June'u birkaç gün sonra gelebileceğini haber vermek için aramıştı ve June bu habere çok sevinmişti.En yakın arkadaşı birkaç gün içinde Karma Şehre geliyordu.Birlikte çok eğleneceklerinden şimdiden adı gibi emindi.Daha fazla içinde tutamayarak dün yaşadığı olayı hızla Adrey'e anlatmaya başladı.Şaşkınlıktan konuşamayıp buna çok sevindiğini belirterek geldiğinde hiç vakit kaybetmeden bu konunun ayrıntılarını anlatmasını isteyerek veda etti Adrey.

     Juneau gardrobunun yanına gelerek akşam giymesi için kıyafetler denemeye başlamıştı.Birini giyiyor, birini çıkarıyor bir türlü ne giyeceğine karar veremiyordu.Aslında normal zamanlarda giydiklerine hiçte önem vermeyen hatta eline ne gelirse üzerine geçiren June, bugün seçim yapmakta zorlanıyordu.En sonunda kararını vermişti. Bu kıyafetler içinde nasıl görüneceğini bilemiyordu ama artık kararı kesindi.

     Tüm bunlar için hazırlanmaya çalışırken Juneau'nun aklına birden bir şey takılmıştı.Trei o gün akşama bir konserimiz var diye davet etmişti onu.Acaba bir grupta mı çalıyor ve ya söylüyordu? Bunu sormak o an hiç aklına gelmemişti June'un. Şimdi öğrenmesinin tek yolu akşamı bekleyip Trei'n kendisine sormaktı.

     Akşama kadar birçok şeyle meşgul olmaya çalıştı June fakat vakit birtürlü geçmek bilmiyordu.Banyo yaptı,çizgi-roman okudu,müzik dinledi,giyindi, kuşandı ve işte...Saat sekiz olmuştu.Konser dokuzda başlayacağına göre Juneau'nun en geç sekiz buçuk gibi Wagoon'da olması gerekirdi.Anahtarlarını çantasına attı ve evden çıktı.

     Tam da düşündüğü gibi oldu ve sekiz buçukta Wagoon'un önündeydi.Şimdi yapması gereken Trei arayıp geldiğini ona söylemesi ve Trei'n onu alıp birlikte içeri girmeleriydi.Fakat Juneau inanılmaz bir heyecan duyuyordu, eli bir türlü telefona gitmiyordu.Beş on dakika boyunca barın önünde öylece dikildikten sonra bütün cesaretini toplayarak Trei'yi aradı.Trei telefonu açtı ve:

     -Efendim?
     -Hey! Ben Juneau...
     -Ah,evet.Merhaba Juneau.Nasılsın?
     -İyiyim,saol. Sen?
     -Nasıl olsun işte...Konsere hazırlanıyoruz,birazdan sahneye...

derken Trei birden June'u konsere davet ettiğini hatırlayarak:

     -Ahh özür dilerim. Sen nerdesin?Eğer barın önüne geldiysen hemen gelip seni alabilirim?
     -A..a..Evet. Aslında barın önündeyim şuan.
     -Hemen geliyorum o hâlde.

dedi Trei ve bunu sormayı daha önceden aklına getiremediği için kendine kızıp durdu,telefonu kapattı.

     Birkaç dakika sonra barın kapısı açıldı ve dışarı uzun boylu,oldukça hoş görünümlü bir çocuk çıktı.Evet elbetteki bu Trei'di.Juneau'yu gördü ve yanına doğru yaklaşarak:

     -Yeniden merhaba!
     -Merhaba...
     -Deminki konuşma için gerçekten üzgünüm.Bir anda gelmiş olabileceğini düşünemedim ama şimdi gerçekten sevindim.

dedi Trei ve gülümsedi.

     -Hadi ne duruyoruz hemen içeri girelim.Birazdan konser başlayacak.
     -Oh..Tabi..Bu arada sormayı unuttum.Gruptaki görevin ne?
     -Birazdan sahne aldığımızda öğreneceksin.Fakat şimdi sahneye çıkmalıyım,beş dakika sonra yanındayım..
     -Elbette..Koş hemen..

dedi June ve Trei koşarak sahneye çıktı.Eline mikrofonu alarak kalabalığa doğru:

     -Herkese merhaba! Öncelikle bu akşam buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.Eminim bu akşam birlikte çok eğleneceğiz.

dedi ve alkışlarla birlikte grup ilk parçasını çalmaya başladı.Trei grubun vokalistiydi,June buna çok şaşırmıştı ama aynı zamanda Trei'n harika bir sesi olduğunu farketmişti.Bu sırada June üzerindekileri çıkarmış,bara oturmuş ve kendine içecek bir şeyler söylemişti.Şarkı bitti ve Trei doğruca June'un yanındaki tabureye gelip oturdu:

     -Bu arada çok güzel görünüyorsun.

dedi June'a.

     -A..Teşekkür ederim.

derken June biraz da utanarak başını hafifçe önüne eğdi. Trei:

     -Şimdi gruptaki görevimi öğrendin mi?

diye sordu gülerek.

     -Evet ve söylemeliyim ki harikaydın...

dedi Juneau.Daha sonra aralarında neler yaptıklarından konuşup gayet güzel vakit geçiriyorlardı kibirden Trei'n arkasından bir ses gayet sinirli:

     -Nerelerdesin sen?Kaç gündür telefonlarıma da cevap vermiyorsun...

diye bağırdı.Trei:

     -Sessiz ol Betchi,bu şimdi burada konuşulacak bir mesele değil...
     -A..Öyle mi?Peki bu yanındaki sürtükle muhabbet edilecek bir zaman mı?

demesiyle June utancından bütün kanının suratında toplandığını hissetti ve hem kendine hem de Trei 'ye karşı büyük bir kızgınlık duyarak biran önce oradan çıkıp gitmek istediğini anladı.Trei:

     -Sen nasıl konuşuyorsun öyle?! Eğer derhal kendine gelmezsen seninle daha farklı yollarla uzlaşmak zorunda kalacağız.

dedi Betchi'ye ve June'a döndü:

     Juneau kıpkırmızı olmuş ve kendini tutamamış gözlerinden bir iki damla yaşlar süzülmüştü.Kabanını ve çantasını kaptığı gibi çıkış kapısına doğru hızla ilerlemeye başladı.Trei hiç vakit kaybetmeden June'un peşinden gitti:

     -June lütfen...Özür dilerim böyle bir şey yaşattığım için.Bunun olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi...

dedi,sesi gayet üzgündü.June döndü,o masmavi,yaşlarla ıslanmış gözleriyle sadece Trei'n gözlerinin içine baktı ve dışarı çıktı.

     Karma Şehrin sokaklarına kendini atar atmaz hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı June.İlk defa böyle bir şey yaşamıştı hayatında ve ilk defa bu kadar utanmıştı.Fakat bunun sebebi olarak sürekli kendi kendine kızıp durdu yol boyunca."Oraya asla gitmemeliydin seni sersem.Öyle bir çocuğun kız arkadaşı olmayacağını mı düşünüyordun?Kendi ellerinle kendini rezil ettin..."

     June artık biran önce uyuyup bugünü tamamen hafızasından silip atmak istiyordu.Onun hayatında her günün sonu bir yıldız kaymasıyla bitecekti...



" Her zaman gökkuşağı ya da kelebekler yoktur. Bu bir yüzleşmedir ve bizi beraberinde götürür..."




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın fantastik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (1. Bölüm)
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (4. Bölüm)
Karma Şehrin Ortasında Bir Yaşamın İniş ve Çıkışları (2. Bölüm)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Düşsel Sanrı [Şiir]
Ne Kadar Gerçeğiz? [Deneme]
Basit (!) Bir Hikaye [Deneme]
Kabullenişler [Deneme]


Nihan Köse kimdir?

Hayallerini yazılarında yaşayan ya da yaşatan. . . Yazan,çizen ve dinleyen herhangi biri. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşam,etrafımdaki hayatlar,insanlar ve düşler...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nihan Köse, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.