Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Bu aşk hiç bitmedi hiç değişmedi. Kaç yazar kaç şair kelimelere döktü de bitiremedi. Bu ki bülbülün güle olan aşkı, sevdası. Bülbül ki bir çocuğun avucunda bile narin, küçücükken, bilinmez nasıl sığdırdı içine deryalara sığmaz aşkını... Yine bahar gelecek yine güller açılıp bülbüller aşk-ı ilan edecek. Ve yine dikenler yaralayacak bülbülün o nazik bedenini... Bülbülden sızan kan güle varacak, güle rengini verecek . Al bir gül, sevdasının elçisi olarak bir sevdalıdan yarine gidecek... Yar elinde gül, bülbül ya hatırlanılacak ya da...( unutulacak ) Nice aşklar gibi bülbülün güle sevdası da yenik düştü zamana. Zaman veya teknoloji artık nasıl betimlersek her şey gibi yuttu tüketti bülbülün güle sevdasını... Güller şimdi saksılarda, vazolarda kaldı. Bülbüllerse kafeslerde... Belki de bir çoğumuz bülbülün aşkından dile gelmiş figanını duymadık bile. Onun yerine korna sesleri duyduk, seyyar satıcıların nidalarını duyduk. Gülleri tezgahlarda unuttuk. Ne zaman ki tüketici toplumumuzun ürettiği özel günlerimiz oldu, o zaman koşup soluğu çiçekçi tezgahlarında aldık. Bir yerlerden öğrenmiştik; Güldü ^seni seviyorum^demenin en yalın hali de, öğrenemediğimiz ona sahip çıkamayışımızdı. Her şeyin canavarını üretti, tüketmeyi iyi bilen toplumumuz. Bizler de birer canavara dönüştük. Ne gelirse önümüze öğütür olduk . Ne sevdalar dayandı bize, ne sevdalılar. Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz hava gibi, her şey suni. Aşklar da suni artık. Suni aşklarımızı suni teneffüslerimizle yaşatmaya çalışsak da onu da beceremedik. Biz her şeyi elimize yüzümüze bulaştırır olduk. Değdiğimiz her yeri kurttuk. Ve gün geldi sevdalı bir yüreği kuruttuk... Şimdi suya hasret, sevdaya hasret yaşamak düşer bize... Büyüdük canavar olacak kadar da ,bülbülün minicik yüreğine sığdırdığı aşkı biz sığdıramadık yüreklerimize, bedenlerimize. Oysa gülün dikeninden allara boyanan bülbül, geçmedi geçemedi sevdasından... Ve bizim için; ‘ Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok artık’ laina 09-10.03.06
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © laina , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |