Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
En eğlencelisinden başlamak için bana bir sakız vermeniz gerek. Ne de olsa eski bir alışkanlık :) En şekerlisinden olmalı ki amaca iyi hizmet etsin. Şöyle 1-2 çiğner ardından mümkünse en yüksek katlardaki dairelerden birinin ziline yapıştırırsın. Ardından bir araba ya da ağaç arakasına saklanıp keyifle daire sahibinin keyifsizliğini izlersin :) Şimdilerde sakızlar, ağız ve diş sağlığını korumalarının yanı sıra fal bakıyorken bir dönem bana daha kapsamlı hizmet vermişlerdi. Unutamadıklarım arasında başı boş zamanlarımın, başı boş gezişlerinden birinde ki genelde ya parke ya adımlarımı sayarım... Mazgal arasında bana ışıldayıp göz kırpan 5 markı görmüştüm. Şekerli sakızım ve bir de ağaç dalıyla olayı çözmüştüm :) Dal ucunda sakız, sakız ucunda para. Çocukluk işte... Babacım; bilseydim ki sana yaptığım bir şekilde bana geri dönecek şekerden, çikolatadan olacağım emin ol yapmazdım. Sıkıcı bir Pazar günüydü ( sanırım benim pazarlarım hala sıkıcı ) Cüzdanındaki paraları çıkarıp, yerlerine gazete kağıtları koymuştum. Ama tahmin edememişim ya da daha da kötüsü unutmuşum :( Sen beni gezmeye, alış-verişe götürmüştün. Ya sonra? Onca şekeri, çikolatayı kasada bırakışımızı, senin bir kasiyere bir bana bakışını asla unutamayacağım... ( sen bana kızamazdın. Bilirdim. Dudağının kenarına sıkıştırdığın, bastırılmış gülümsemenden bilirdim ) Annecim; senin tahminin tam isabetti. Ben ne kadar dile getirip söyleyemediysem de evet daktiloyu ben kırmıştım :( Bak bunu aslında hiç istemezdim. O zamanlarda da yazma merakıma yenik düşmüş olmalıydım. Nasılsa elimden kayıvermişti... Büyükbabacım; sana ait 2 şeyi senden izinsiz çok aşırdım :) Birincisi, filitresiz birinci sigaraların, ikincisi kirazların. Ama bak artık ne sigarayı ağızıma alıyorum ne de senin kirazları... Abiciğim sana da söyleyeceklerim var elbet :) Evet sen arabayı alalı daha 2 gün olmuştu. Sen kıyıpta kullanamazken, ben okuldan eve gelmiştim ( kredili okumuştum ben liseyi, o zamanlardan alışkınım devletin ilgili mercilerinden kredi kullanmaya ) bahardı ve bahar yaramazlık yapmaya çok elverişli bir mevsim. Kabahat bende değildi yani... Ve ufaklık sen... Biliyorum bir dönem gecelerin benim sayemde kabusa dönüyordu bense bundan sadomazoşist tat alıyordum :) Bütün kabahat marangozda dolayısıyla dolaptaydı. Sen de biliyorsun ki kontrplak kaplamaydı ve üzerinde hayal gücüne açık desenler vardı. Bende uykuya dalmadan önce oradaki şekillerden yola çıkarak hikayeler anlatırdım da sen nedense korkardın :) Halbuki ne var korkacak, öcüden böcüden... Şimdi sizin nezdinizde bunca zaman bana değer verip katlanan aileme, dostlarıma ve arkadaşlarıma yeniden teşekkür ediyorum, diyecek fazla bir şey yok; ‘ iyi ki varsınız….’
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © laina , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |