..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Modern > Ahmet Gündoğan




15 Mayıs 2006
Bir Tutam Gri  
Ahmet Gündoğan
"Bir tutam bulut kopararak uzaklaşıyorlar benden."


:AIIB:
Okumakta olduğum kitabın arka kapağında, yazarın diğer tüm romanlarını da mühürleyen siyah-beyaz fotograflarından biri var. Gözlerinin kapkara olduğunu anlamak çok zor değil. Mahur bir ifade takınmış donuk dudakları, yüzünün köşeli hatları ve yalnızca renkli gözlerin sahip olabileceğine inandığım dumanlı bir bakışı ... Etrafını dikkatle izlediğini belli ediyor o fotoğrafta. Bir de ben varım etrafında, bunu biliyor mu acaba?
İzin veriyor: Gözlerinin taa içine dalıyorum.
Mavi, mavi değil masmavi gökyüzünde, kocaman bir bulut kümesinden ayrı(k) duran bir bulutun üzerinde... Beni de yanına davet ediyor sevgili anlatıcım. Bulutun varlığından şüphe duymuyorum. Ancak, ne büyüklüğü ne de değişip duran şeklini biliyorum. Rengi ise bembeyaz. Mavi gölgeli, kendinden ödün vermeyen bir bembeyaz. Onunla gitmek istiyorum. Onun -ah... sevgili anlatıcım- yanındaki yerimi alıyorum. Hareket etmek için artık bir şey yapmam gerekmiyor. Kollarımı önümde kavuşturup yeri ve göğü izlemeye koyuluyorum.
Bilmesem de, tanımasam da olur şehirlerin, sınırların üzerinden uçuruyor beni.

Kaç gün?               Kaç saniye?                         Kaç yıl?

Bilmiyorum.
Kaç zaman değil de kaç hikaye ise anlatacağı, onları sayıyorum. Kendi gözleri gibi kara, karanlık ve küçük bir şehirden süzülüyoruz ışıl ışıl ve yalancı başka birisine. Bir alay nöbetçinin var ettiği bir sınırdan iki aşığın arasına çizilmiş bir başkasına... Süzülüyoruz. Her birinin üzerinde bir hikaye anlatıyor bana.Her hikayenin bir bekleyeni oluyor, bir de gelmeyeni; ve hepsinin belli-belirsiz, mutlu-mutsuz bir sonu.
Herkesin uykuda olabileceği bir vakitte, beni deniz kıyısında bir yerde indiriyor. Sormuyorum kasaba mıdır şehir mi diye. İsmi sizin olsun. İnerken, bana orada yalnızca yalnız kadınların yaşadığını bildiriveriyor. Bir de şöyle diyor:
"Sana anlattığım hikayelerin arasında bir tek seninki yoktu."
Bunu biliyordum. Buluttan uzaklaşıyorum, sevgili anlatıcımdan da. Yürümeye başlıyorum. Yalnız kadınları, ve yalnızlıklarını aramaya başlıyorum. Bütün katlarda, her göz odada onlardan yok mu. Kapalı perdelerin birbirlerine kavuşmaya çalışırlarken örtmeyi beceremedikleri incecik aralıklardan kırk mumluk yalnızlıkları fark ediyorum. Kapıların önünden geçerken gözetleme deliklerinin içine saklanmış göz bebeklerini görüyorum. Kapılarını çalıyorum: Hepsi kabul ediyorlar beni içeri. İstisnasız, tereddütsüz.
Onlara, kendi hikayemden bahsetmeksizin dinlediklerimden birer tane bahşediyorum. Her biri beni sessizce dinledikten sonra karanlık gökyüzünü yanlarına çağırıyorlar. Bir tutam bulut kopararak uzaklaşıyorlar benden. (Gri bir tutam: Kerameti kendi fersiz görüntülerinden menkul olanlarından bir tane.)
Bunu, tastamam bunu yapıyor hepsi. Mutlak hepsi.
Mutlaka yalnız bir ben kalıyorum arkalarında. Kapılarını çekip çıkıyorum.
Artık yalnız kadınların da terk ettiği bu deniz kenarı karanlığından denizin kıyısına doğru yürümeye başlıyorum. Tek kaçışın, benimle bir olmuş yalnızlığımdan uzaklaşmanın ancak denizin kucağına doğru olabileceğine aklım eriyor o vakitte.
Sonra bir şey oluyor: Karanlığın içinden –denizin üzerinden- yine de bembeyaz bulutuyla sevgili anlatıcım beliriyor. Hiçbir şey olmamış gibi, bir hikaye anlatmamı istiyor benden. İsteğini yerine getiriyorum.
Duraksamadan başlıyorum anlatmaya; bir çırpıda sonuna geliyorum. Sonuna kadar beni anlatıyorum: Beni var edenleri, beni yalnız bırakanları, dert edindiğim kadınları, her birinin ayrılırken yanıbaşıma bıraktıkları yalnızlıkları, hepsinin yalnızlığımla bir olmasını, ve nihayetinde benimle bir olan yalnızlığımı. Dahası, okuduğum romanlardaki satırları (özellikle onun yazdıklarını), elime bir türlü geçmeyen mektuplardaki çığlıkları, geceyi ellerinden aldığım şarkıları...
Ben olmuş yalnızlıkla ilgili her şeyi anlatıyorum ona. Tekrar, tekrar tekrar! Söylüyorum: Yalnızım. Yalnız-ım. Yal-nı-zım. Y-a-l-n-ı-z-ı-m.
Sözü, bittiği yerde, yerden çok yüksekte ona bırakıyorum. Susuyor. Aynı şehirlerin, tıpkı sınırların üzerinden bu sefer ikimizn üç kişilik sessizliğiyle süzülüyoruz.
Beni, ona rastladığım yerde indiriyor.
Gözlerini kapatıyor.
                                    O anda gözden kayboluyor.

Yavaş yavaş kendime geliyorum.

Yağmur başlıyor.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın modern kümesinde bulunan diğer yazıları...
Uyuyan Adamlar
İki Bardak Çay
Saat Üç

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şişede Leylâ
Üçüncü
Hakikatin Üç Hali


Ahmet Gündoğan kimdir?

Yazarı yazısı tanımlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Yusuf Atılgan


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet Gündoğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.