Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov |
|
||||||||||
|
Hiç bilir miydi, bunları yaşayacağını? Denizlere âşıktı, gemiler donanmalıydı! Osmanlı payitahtının geleceğini sağlamlaştırmalıydı! Yatmadı, keyfiyete bakmadı, enaniyetine kapılmadı! Güvendi, güven verdi, korumasız gezerdi, kederliydi! Saraylar, hanlar, hamamlar zevkin değil, ihtiyacın haneleriydi. Hanım ağa, kaygılıydı, kederliydi, bir türlü rahat edemiyordu. Güvenlik ve güvenirlilik gönlünde, itminanlığı vermiyordu! Her taraf ağadan, paşadan, sadrazamdan geçilmiyordu. Azat edilen, görevden alınan, hanedandan uzaklaştıranlar, Asla boş durmuyorlardı, gizli toplantılarda, desiselerle uğraşıyorlardı. Hünkârın katli vaciptir deniyordu, kadehler tokuşturuluyordu. Kimlerden oluşuyordu bunlar, valiler, kaptanıderya ünvanın da bulunanlar... Karar vermeleri gecikmedi, askerler, yanlış bilgilendirildi ve yönlendirildi... Üç kişiye altın ve vaatler verilerek, yapacakları görev tarif edildi... Hünkâr ve payi tahtın sahibi, bunlardan habersizdi, Kendi sessizliğinde, derinliği yaşıyordu… Şafak vaktine ramak kala, satılmış ve aldatılmışlar, sinsice daldılar içeriye... Bir anda ve bu saatte olanlara ibretle bakan, Azizliğiyle meşhur abdülce nah... Çaresizdi, bir şey yapamazdı, bağıramazdı, boğuşamazdı, Takdiri ilahi dedi ve onunla yetindi! Haneyi sultanda duyulan ahenksiz sesler, bir kötü haberin işaretleriydi. Hanım ağa fark etti, yıldırım hızıyla vakit kaybetmeden, Hünkârın odasına girdi. Gördüğü manzara karşısında dili tutuldu, muhayyilesi kesildi, Sadece hıçkırıklar ona eşlik etti. Yaşadıkları yetmiyormuş gibi, yerlerde kan revan içinde, Acımasızca saatlerce sürüklendi. Ve cihan padişahı canice katledildi, efradı ayali, Kendi vatanlarında, kendilerinden zannettikleri tarafından, esir aldılar... Herkes den gizlediler, efrada nerede olduklarını bildirmediler. Merak edenleri mahkûm ettiler... Ah can, canan, yanan ve yanılanlar, unuttuğunuz, Önemsemediğiniz o gün, öyle bir geliyor ki, güneş ışıntıları gibi. Isıtarak, aydınlatarak, kimilerini yakarak ve bazen dondurarak, Geldiği yöne doğru ilerliyor… O öyle bir gün ki, hak ve hakikatin, karanlıktaki kanaatin, Açığa çıktığı ve yargılandığı bir gün, O günün sahibine Hamdüsenalar olsun. Mustafa Cilasun
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |