..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bütün sanatlarda insanı şaşırtan bir yan vardır. -Alain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Merve Yıldırım




1 Mart 2007
Hatırla Sevgili 2 - Böyle Aşk Olmaz...  
Merve Yıldırım
Senaristler bu yazımı okusaydı ne düşünürdü bilmem, muhtemelen onlar bu kadar ince düşünmeden bu senaryoyu yazdılar ve...


:EDCE:
Dün üşenmedim Hatırla Sevgili'nin 1. ve 2. bölümlerini tekrar izledim, Yasemin'in çocuksu tavırlarına, Ahmet-Michelle ilişkisine, Ahmet'in Michelle'e nasıl baktığına, onunla nasıl konuştuğuna ve onu nasıl öptüğüne dikkatle baktım. O kızın sonradan eklendiği, o bölümlerin sonradan yazıldığı ve güya Ahmet'in Michelle sevdasının çok da köklü olmadığı söylense bile ben Ahmet'in Michelle yanındaki tavırları ile Yasemin yanındaki tavırları arasında "bu adam birine aşık, öbürüne değil" farkı yaratacak pek bir şey göremedim. İşin kötüsü Michelle'in içine düşecekmiş gibi duran Ahmet aynı zamanda bulduğu her fırsatta Yasemin'i süzmekten, eliyle Michelle'i tutarken diliyle Yasemin'e iltifatlar yağdırmaktan geri kalmıyordu. Sonunda da pazartesi günü tutkuyla öperek evlenme teklif ettiği Michelle'e cuma günü kapıyı gösterdi ve günlüğü okur okumaz da Yasemin'e bir tuhaf bakmaya başladı. (Bu bölümün tv'de oynadığı andan itibaren de benim gözümde sıfıra inmişti zaten.)

Yasemin'e gelince, dizinin ilk bölümlerinde tamamen uçarı genç kız havalarında olan ve evde de hayatta da zerre kadar ciddi sorumluluğu olmayan bir kızın evlilik konusunda bu kadar net konuşması çok komik geldi bana. Pastanede aşk konusunda kendisine verilen repliği bir kadın gibi dile getiren Yasemin ile günlük hayatta sanki parkta oynayan çocuk halleri olan Yasemin arasında dağlar var.

Bana göre aşk, çoluk çocuğun kalbinde yeşeremeyecek, belli bir olgunluk ve kişisel gelişmişlik gerektiren, bir gecede paldır küldür ortaya çıkmaktan çok, hoş bir zemin üzerinde yavaş yavaş, tadına varılarak, karşılıklı birbirini keşfederek ve birlikte hayattan zevk alarak olgunlaşması, güçlenmesi ve yerine oturması gereken, insanın sevgilisinin sevgisini, saygısını, güvenini kazanmak ve bir daha da kaybetmemek uğruna her şeyi ama her şeyi göze alabileceği, "imkansız" sözcüğünü tanımayan çok özel ve çok yüce bir duygudur. O yüzden her yerde ortaya çıkmaz ve herkesle yaşanamaz.

Yasemin'in yaşı, hayata bakışı, olgunluk seviyesi ve Ahmetle olan geçmişi bu karakter üzerine oturtulmaya çalışılan aşk duygusuna temel oluşturmaktan çok uzak, kısaca aşk Yasemin'e bir iki beden büyük geliyor. Hatta Ahmet bile ona bir iki beden büyük çünkü Ahmet oldum olası "ağır abi". Gerçek hayatta bir Ahmet ile bir Yasemin'in bir evliliği iki seneden fazla yürütebileceğine inanmıyorum.

Michelle'in Ahmet'e olan aşkının Yasemin'den geri kaldığını da sanmıyorum ama Ahmet elinin altında böyle bir sevgili varken, günlüğün etkisinde kalarak Yasemin'e döndü. Aralarında bir şeyler çok çabuk alevlenmiş gibi gösterildi ama sonraları "engellendikçe büyüyor" dedikleri o aşk, engeller arttıkça dayanamadı, Yasemin bıraktı gitti, Ahmet de peşinden kovalama gereği duymadı.

Ahmet'te bir tuhaf aşk anlayışı var, lafa gelince mangalda kül bırakmayan ama icraata gelince olan bitene uzaktan bakan, Romeo'luktan filan çok uzak, ne olduğunu çözemediğim, hırssız, ateşsiz bir erkek yüreği. İster Yasemin'le evlensin, ister alsın başını Bolu'ya gitsin, yarın öbür gün ona ısrarla, kararlılıkla, tatlılıkla ve ustalıkla kur yapacak ve onun başını döndürmeyi becerebilecek herhangi bir kadının rüzgarına kapılıp gitme olasılığı çok yüksek. Aşk dediğin pencerelerden ıslık öttürmekle, resimlere bakıp ağlamakla olmuyor. O ilişkinin o noktaya gelmesine göz yuman bir erkek, zaten kadınını yüzde yüz sahiplenmemiş demektir ve ayrılığın acısı biraz küllenince de başka kadınların cilvesine kapılması en azından benim için hiç şaşırtıcı olmaz.

Senaristler bu yazımı okusaydı ne düşünürdü bilmem, muhtemelen onlar bu kadar ince düşünmeden bu senaryoyu yazdılar ve başı sonu belli olmayan, tarafların da sonunda yenik düşerek geri çekildiği bu tuhaf ilişkiyi "gerçek aşk" diye bize satmaya kalktılar. Bakıyorum da istisnasız herkes Ahmet-Yasemin savunması yapıyor ama bunun gerçek aşk olduğuna bu kadar inanıyorlarsa neden ortalıkla dolaşan yığınla Ahmet şöyle yapmalıydı, Yasemin böyle yapmalıydı fikri var? Hele Yasemin'in çok çabuk geri çekildiği konusunda hemfikir olan çok insan var. Bu aşk gerçek aşk olsa zaten ikisi de yapması gerekeni yapmış olurdu ve seyirci de oturur keyifle izlerdi. Olaylar da mutlu bir Ahmet-Yasemin evliliği zemininde gelişirdi.

Bu arada aşkı için gerçekten çırpınan Necdet'in duyguları da arka planda güme gidip duruyor, sevdikçe kahroluyor, kahroldukça seviyor ama inatla vazgeçmiyor adam. Nerde Ahmeeet, nerde Necdet…

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkür...
Gönderen: Mukaddes / Hatay/Türkiye
7 Nisan 2007
Yazınızı çok beğendim... Çok iyi anlatmışsınız... HAtırla Sevgili izleyicisiyim ben de ve oradaki aşkı inandırıcı bulmuyorum... Yazınızı adınızla alıntı yapmak istiyorum... Yüreğinize sağlık...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hatırla Sevgili
Gelinimizi de Seçtik Çok Şükür!
Antalya'nın bir köyünden sinir krizi manzaraları

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Asker Yolu Gözlemek
Anne Değilim Ama...
Protestoya davet
Kadınları Kategorize Ettim
Arkadaşlık Öldü, Başımız Sağolsun...
Giden ormanlar ve gelen kuraklık
Hayat çok kısa...
Boşvermişiz herşeye, kendimizden başka...
Komik bir salata

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Garip Şiir [Şiir]
Hoşgeldin Bebek! [Şiir]
Öldürdüler Güvercini [Şiir]
Hayat dediğin nedir ki... [Şiir]
Anti - Alkolik Şiir [Şiir]
Hasret şiiri [Şiir]
Dosta çağrı [Şiir]
Yoksa aşık mı oluyorum.. [Şiir]
Devir Değişti Dostum [Şiir]
Hadi canım sen de [Şiir]


Merve Yıldırım kimdir?

Kendini bile bileli aklına gelen her konuda irili ifaklı kağıt parçalarına, defterlere ve bilgisayar ekranına yazıp durmuş bir amatör.

Etkilendiği Yazarlar:
Hayat...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Merve Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.