Caným, çok sevinirim tabi :)
O herkesin olduðu kutlama da Serkan’a Özel deðil tam “dönüþ günü” þerefine olur iþte!
Bakalým, bekleyelim, görüþelim.

Daha önemlisi, sana kocaman, derinden bir geçmiþ olsun dilerin E’cim. Çok üzülmüþsündür “baban” söz konusu olunca, tahmin edebiliyorum, sonuçta her ne kadar en agresif tartýþmalarýný, en büyük ispatlarýný ona karþý vermiþ olsan da, senin “bir”in o…
Herkes bir þekilde yanýnda olmuþ ve sendekini de paylaþmýþtýr; ama uzun süren uykusuzluklara, geri donesi olan kabuslara, daha da kapan hissine hiç gerek yok (!)
Bunu eski servis-dost paketi’nde buldum, dilediðin an gerçekleþen bir paket, bence kabul et J ciddiyim bu arada. Hiç belli olmaz, mesafeler, yaþanmamýþlýklara darbe deðildir, hem iyi tarafý, “daha iyi dinlersin”, daha iyi bir dinleyicisindir o mesafedekine, çünkü o noktada “yanlýþ anlaþýlmamak” 1 adým daha öndedir “konuþulandan”...

Hani bir de þu “evlenen mi var” masalýna bakýnca…
Senin bir sürü dostun var E, yani o zaman bile çok seven erkek arkadaþlarýn vardý, hala da vardýr bilirim, ama “aradýðýn þey” de mesele…

Eðer sen “dünyayý kurtaran adam” istiyorsan, yani hem çevreyi temiz tutan, hem matematiði senden daha iyi olan, hem kültür atlasý, hem yürüyüþ yapmayý seven, hem TV’yi (cnbc-e, nat.geo.wild, dizimax vs. dýþýnda) o kadar sevmeyen, arada da olsa Ýtalyan yemekleri yapma hevesi olan, o seni sekse kýþkýrtan ukalalýlýðýný da sadece doðru yerde kullanmasýný bilen, ayrýca lösemili çocuklara yýlda 2kere ufak da olsa yardýmda bulunan, hem tiyatro cepte olsa bile operaya, senfonilere gitmek için sürpriz biletleri kitabýnýn arasýna koyan, o elbiselerin salopetlerin içinde sana bir daha aþýk olan, kuantum fiziðine inanan, rahatlamak için piyano çalan, ya da çocuklar ile çit boyayan, davalarýnýn tiyatral çalýþmasýný destekleyen ve izlerken (eðer istersen) tahrik olabilen :), sýrf fotoðraf çekmek için seni Çengelköy’e, Polonezköy’e götüren, hem kokusuna bahar’ýn kendisini aþýk eden, hem de sana minik milan silgilerinden alan, hem sinirlendiðinde sana çocuk kitaplarý okuyan ya da okuman için baþ ucuna koyan; hem ocaðý, silmeyi araba yýkamaya benzetip senden daha iyi býrakan, hem üzüldüðünde aðlayan, hem teorik tartýþmalarda saygý duyacaðýn, hem balýk ekmek seven, hem kaldýrýmda oturup (üstünüz baþýnýz çilekli tartolet iken) gelecekten bahseden, hem Papermoon’da garsona sipariþinizi menu dilinde iletirken, hem spor yapan, hem kendine göre kitap okuyan, hem balkonda kahkahasýný babanýnkiyle beraber duyduðun, hem sütü seven, hem semizotunu ýspanaktan çok seven hatta zeytinyaðlý iç baklaya bayýlan, hem günde 3 kere diþ fýrçalayan, hem parký salýncaðý seven, hem mangal keyfinde herkesi de mi met eden, hem “doðru”yu size olan saygýsýndan tercih eden, hem müzik anlayýþýyla evrensel bir adama dönüþen, hem yumurtayý kayýsý seven yanýnda bal ve peynir isteyen, hem de senden önce tüm bunlarý benzer þekilde hisseden BÝR’ ini… Düþünüyorsan bu BÝR’ i…

Sonuçta bu, dünyadan dünyaný kurtaran adam, köþedeki gölgede ne yapsýn? Sen onu hiç bilmediðin anda alacaksýn hayatýna… “Hiç umuda bu kadar ters bakmamýþtým” diye dile getirebildiðin anda ve de… Belki sesli halüsinasyonlarýnýn “just finished” sabahýnda :)
Hiç belli olmaz arkadaþým, evliliðe “kara delik” olarak bakan ben ki, nerelerde göz kýrpmadan “evet” dedi…

Sonra bol bol konuþuruz.
Hem hep denize ait kalacaksýn sen hiç merak etme…