Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
..Yan tarafta gümbür gümbür davul çalıyor.Çoluk çocuk eğleniyorlar.Davulun her bir tınısı zihnimde derin düşünceleri dansa davet ediyor...Ben kimim? EY HAYAT...demeye fırsat kalmadan bir homurtu sesi tüm konsantremi bozuyor.İnceden inceye bir gölge.Başımı eğdimde her gün buradan geçen köpeği görüyorum.Bir nevi mahallemizin köpeği.İsmini bilmediğim ama suretini tanıdığım kahverengi benekli köpek... Tüm konsantremi alt üst ettiği için kızgın olsamda masum ve şefkat arayan gözleri beni kendine çekiyor.İşte HAYAT BU! diyorum. Onu farkettiğimi hissedercesine bir müddet tam balkonun önünde duruyor.Başını önce yere eğiyor sonra başını kaldırıp davulun sesinin geldiği yöne bakıyor.Biraz düşündükten sonra emin adımlarla düğün alayının içine sessizce karışıyor. Bir dostum anlatmıştı.Kedilerin ve köpeklerin işitme kabiliyeti insanlardan daha fazlaymış...Ama onlar sadece kulaklarıyla duyarmış.Şahit olduğum olayda dostumun bu cümlesini doğrular nitelikte...Köpek küçücük bir düşünme payından sonra sesin geldiği yöne ilerledi.Açık havada ki bu ses anladı ki bir davetin habercisiydi. İşte bu olayla birlikte zihnime yeni düşünceler zuhur etti.Birazda utandım.Köpeğin düşüncelerimi alt üst ettiğini düşünmüştüm oysa..Her şeyin bir hikmeti olduğunu o an unutmuş olmalıyım.Halbuki bu olay bana bakın neler düşündürdü beraberinde... Bir köpek sesin geldiği yöne doğru daveti anlayıp kaygısızca gidiyor...Biz insanoğluna hergün sayısızca ilahi davet geliyor.Kaçımız hangisine tamam diyoruz.Yüreğimize,beynimize dakikada hatta saniyede ne kadar çok ses geliyor.Bu sesler bazen negatif bazen de pozitif oluyor.Ama pozitif seslerin daha fazla olduğunu inkar edemeyiz.Her an yeni bir olay ilahi rahmetin varlığını bize haberdar ediyor.Ruhumuza sürekli mesajlar,uyarılar ve ilhamlar geliyor...Bunun kaçına cevep veriyoruz...Hangisine itimad edip (+) sesin geldiği yöne gidiyoruz.Olumlu davete cevabımız hep BİRAZ SONRA olmuyor mu? Dürüst olalım o halde.Hakkımızı çiğnemeyelim.Eh...ara sıra gitmiyor değiliz.Çoğu kez gidiyoruz hatta AMA demiştim ya...birde negatif ses vardı ya hani...Biz o tarafın davetine daha mı çok icabet ediyoruz galiba. Ruhumuz her davette iki ses arasında kalıyor.Bir taraftan ilahi ses buyur kulum derken nefsimiz dur! gitme...ben daha özgürüm diyor.Vicdanımızla bu sesi dinlersek ruhumuzun gerildiğini farkedeceğiz.Vicdanımızı defedersek; negatif sese doğru hızla ivme kazandığımızı göreceğiz.Sonunda NEFSİMİZ galib gelecek. Hikayenin başını hatırlayalım.Köpek davulun sesine gitmeden önce biraz durup düşünmüştü.Demek ki bizimde biraz düşünmemiz gerekiyor...Yüreğimize gelen ilk ses her zaman doğruyu söyler.O ilahi davettir.Yanlış yola sapmamamız için önce ilahi ses bize hakikati duyurur. Her zerremize huzur iklimini yaşatır, devamını sürdürmek bize kalmıştır.Ardından nefsimiz boş vaatleriyle bizleri gerçeklerden uzaklaştırmaya çalışır.Tercih senin...aslında tercih sensin. Bir başka boyutuyla ele almak istiyorum bu daveti.Kulaklarımız hergün beş(5) defa ilahi davete şahitlik eder.Sabahın ilk ışıklarından,karanlığın en keskin anına kadar bu davet bize duyurulur. Hayyel essela... Hayyal elfela.... Haydi namaza... Haydi felaha.... Haydi kurtuluşa.... Bu sesleri duyup ilahi davete gitmemek nankörlük olmaz mı? Cumhurbaşkanı seni şimdi çağırıyor desem...Bu yazıyı okumayı bırakıp koşa koşa gitmez misin? Peki o halde...bu yerlerin hakiminin davetine nazlana nazlana gidişimiz niye.Yada duymamazlıktan gelişimiz ne mana taşıyor? (+) Sesin geldiği yöne doğru korkmadan; koşa koşa gidelim. İlahi davete: RABBİM! .. BUYUR...Seve seve geldim diyelim. Kulluğumuzu,KÖLE oluşumuzu SECDE SECDE O'NA bildirelim...Sen istedin...İşte huzurundayım... diyebilelim. Korkmadan böyle söyleyelimki ruhumuzda kuraklaşmasın dünyamız gibi.Ruhumuzda da küresel ısınma başlamasın. HAYDİ! ..Padişahımızın davetine en güzel halimizle secde secde; oluk oluk akalım... Kulağımıza,ruhumuza'' O'NUN sesinden başka ses gelmesin'' diye DUA...DUA...DUA...hep dua üzerine yaşayalım ki: Rabbimizde bizi rahmetiyle kucaklasın... Rahmetinin derinliklerinde saklasın... Haşirde yeniden dirilirken kabuğundan çıkan İNCİ gibi tertemiz olalım...VE(S) SELAM... PINAR ÖNALAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © PINAR ÖNALAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |