Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
Niye mi;aşk insanı kıvama getirir.İnsan olduğunu hatırlatır,bencillikten kurtarır.Ben değil,sen dedirtir.Akıllıyı deli;deliyi akıllı eder.Çünkü “aşkta akıl yok “”der İbrahim Hakkı Hazretleri.Kararlarımıza akıl bulaşırsa aşk olmaz ki ortada. AŞK OLSUN Kİ aşkın içine aklı sokana.Akıl aşkın içinde erimedikten sonra ne tad kalır nede tuz …sadece bir aşk hikayesi çizmiş oluruz yapmacık tavrımızla. Mecnun misali leyla’nın kapısından gelen köpeği farketttiğimizde aşkın hakikatine ulaşıyoruz demektir.Ne gelirse senden bana hak demedikten sonra … ne anlamı var ? yani ,samimi aşkın gözü maddesel bakışı kör eder.Mana aleminden yeni sayfalar açılır.Artık onu (?) her halimizle öyle dolu dolu yaşarız ki tamamen o kesiliveririz.arada fark olmaz...sen ve ben anlam taşımaz bu saatten sonra.iki beden tek kalp altında yaşamaya başlar.Birliğin en güzel temsilcisi olur aşk. Ne yerlere sığarız nede göklere. Ondan gelen basit bir cümle bizim için gülistandır.Her bir hareketi ab-ı hayattır. Can kurban olunacak bu anlara ulaşmak zaman ve gayret ister tabiki. Ne gökten zembille iner ;nede parmaklarımızı şaklatınca ortaya çıkar.Gayretsiz himmet olur mu.Emeksiz yemeği kim yemiş.Sabırla yoğrulursa ,herşeye rağmen dediğimiz noktaya taşınırsa aşk ,gün gelir sevdaya dönüşür .Kan grubumuz süveyda olur ; kimliğimize kara sevda yazılır.İştiyakla yanar kavruluruz ;ama kimse görmez .Tat vermez artık dünya serveti. Makamımız “MAKAMSIZLIK “ oluverir bir anda. Servet odur,makam odur,evlad-u iyalde .Aşk yolunda böyle bir müddet seyr-ü sefer ederiz…ya uyanır yada bu yolun “mecnunuyum”der sesimizi kainata haykırırız.Haykırışlarımız da suskunluğumuz da gizlidir; öyle şarhoşlar gibi nara atmayız sokak sokak…Uzunca bir SUUUUUSS !...işaretidir AŞK… Aşkın gözü kör” demiş ya dünya ahalisi.şuursuzluk kıvamında.Sevda ise madde gözümüzü kapatırken kalp gözümüzü açmakta. Artık öylesi bir hal alır ki bizi varlıkda o,yokluk da … Caddedeleri,sokakları,parkları ,pazarları karış karış gezeriz.Hani bir ihtimalde olsa görmek adına.Onun semtine uğrarız habersizce.Hani bir ihtimalcik ! olur ya…belki züğürt tesellisi belki…Her yüze ondan bir parça bulur muyum ümidiyle gözlerimizi değdiririz.O gibi kimse değildir.Sinemizde goncagül gibi açmıştır birkere. Hayalimizin her şehrinde “O” vardır.Özlemiyle yandığımız bu yalan alemde ;uykumuzda ,ekmeğimizde ,aşımızda ve soluduğumuz havada ..O..O..O…üç noktanın içinde gizlenende… O… Firakımız bakarız ki vuslatla kardeş olmuş hep yanyana gezinmekte.Zannederiz ki artık visalle tek başımıza kol kola gezemeyeceğiz .Bir vaz geçiş yada kabulleniş durağında soluklanırken bu sefer gerçekten ama gerçekten “O””oluruz...Çünkü hiç beklemediğimiz bir anda burnumuzun dibinden geçmiştir ,yanı başımızda uzun uzun soluklamıştır fakat bunun farkında bile olamamışız. Bedeni gözümüze görünmez Aşk bir kere varlığı kara sevda da bulmuştur, madde gözünü neylesin.Belki gerçekten bu iki göz onu görmüştür ama biz onu”ben”zannederiz. o ve ben farkının sıfırlandığına şahiddir bu an.Yüzümüzn aynadaki yansıması olarak düşünürüz. Hayal der geçeriz yahut.Bu halimizle bir başkası “deli”damgasını çok kolay vurur,içimizin mecnunluğunu bilmeden;leylalığını görmeden…leyliiim ,leyliim vay gidi… SEVDANIN GÖZÜ KÖR(müş)… Sevgiden doğmamış mı sevda…bunun en çarpıcı örneğini kıssaların en güzeli Yusuf Suresi’nde görmekteyiz. Değil mi ki…HZ. Yakup (a.s) biricik cancağızı ,oğlu HZ.Yusuf’un (a.s)özlemiyle yanmış tutuşmuş.Her an ona kavuşma ümidiyle hayatı dua olmuş.Göz yaşlarını akıtırken melekler her damlasına avuçlarını uzatmış.Nihayetinde ağlamaktan gözpınarları kurumuş,gözlerinde fer yok olmuştur.Biricik oğlunu aramak için Mısır’a gitmişte bulamamış,halbuki canının canı Yusuf’u yanıbaşında ki Kenan Kuyusundaymış…Görememiş Yusuf’unu …Aşkın gözünün körlüğü ismini burdan almış. Hepimiz ya Yakup’uz ya Yusuf…başka alternatifi yok bunun… Belki bir Yusuf yüzlünün aşkıyla göümüzü kör etmiş; Aşkın içindeki aşkla yeniden can bulmuşuzdur…illede Yusuf’un gömleğini istemişizdir gözlerimiz dirilsin diye… Yakup misali Yusuf’un kokusunu gerçekten özlüyorsak anlayın ki…harbiden aşığız…a-şık…! Tastamam Yakup olduğuna karar verdiysen Yusuf’una kavuşana kadar ve onun verasında da bu duayı heeep takrarla… “”innema eşkü bessi ve hüzni illallah”” “”ben hüznümü ve şikayetimi yalnız Allah’a bildiriyorum”” Vesselam… Pınar önalan…24 şubat 2008….
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © PINAR ÖNALAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |