..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > ÖZAY ÜNSAL




12 Aralık 2007
Söz Gümüşse Sükut Bakırdır  
ÖZAY ÜNSAL
“Söz gümüşse sükut altındır” sözünün belki de tek istisnasıdır “Dengbéjlik”


:BABG:
Dengbéjlik üzerine yazmak belki de uğraşların en zoru. Konuyla ilgili en olmaması ve aynı zamanda şuan için en olması gereken uğraşlardan biri belki de budur. Söz söylemek üzerine kurulu bir geleneği yazarak anlatmak ne derece mümkün bilmiyorum. Ama şu zamanda yazmadan da yaşatabilmek ne derece mümkün o da ayrı bir konu.

“Söz gümüşse sükut altındır” sözünün belki de tek istisnasıdır “Dengbéjlik”. Çünkü dengbéjlerin heybelerindeki altın sükut değildir. Zira sükuta değil söze ihtiyaç vardır ve sözün bittiği yerdir dengbéjin uğramadığı ya da sözün bittiği yerdir yine dengbéjin canlandırmak, dillendirmek için uğradığı. Ve bu yüzdendir ki “zıtlıkların birlikteliği”nin iflas eşiğidir “dengbejlik” ile “sükut”u bir arada düşünmek.

Dengbéjler için üzerine düşünülmesi gereken en önemli nokta belki de “söz uçar yazı kalır” deyişinde saklıdır. Daha doğrusu apaçık ortadadır. Dengbéjlikte sözün uçması aslında dengbéjliği bir yerde yaşatandır. Söz ordan oraya uçacak ki başka kulaklar duyabilsin, o başka ağızlar başka kulaklara aktarabilsin. Ancak bu aynı zamanda öyle bir deyiş ki hayatı “söz” üzerine kurulu insanların yok oluşlarını anlatmaktadır. Yani dengbéjleri vuran silah en etkili silahlarıdır, “söz”dür... Söz hakikaten de uçmakta, geriye yazı kalmakta. Yakın bir geçmişe kadar da kendilerinden söz ettiren dengbéjler zaman kendilerine ayak uydurmadığı için sözün neredeyse bittiği yerdeler, kelimenin tam anlamıyla ne yazık ki. Normalde sözün bittiği yeri canlandırabilen bu değerler bu defa sözün bittiği yerde olamıyorlar, çünkü “zaman” değişkeni önlerine bir set çekmekte.

Acaba kendi eriyen varlıklarını nasıl dillendirirlerdi dengbéjler? Kızarlar mıydı acaba zamana veya bize? Bilinmez...

Yazamıyor olmanın söyleyebiliyor olma üzerindeki etkisi şüphesiz çok fazladır dengbéjlerde. Bir şekilde yazamıyor olmak söyleyebiliyor olmayı gerektirmiş vakti zamanında. İşlevsel okuryazarlıkla da ilintili biraz yani... Bu ilintiyle ilintili olarak da “söyler-yazamazlık” gayet doğal bir sonuç. Bununla birlikte yazmadan sadece söyleyebiliyor olmak kuşkusuz güçlü bir hafıza ve pratik bir zeka gerektirmekte.

Zaman dengbéjlik geleneğiyle pek de örtüşmeyen dinamikler barındırıyor. Görsel-işitsel iletişimin sınırlarının zorlandığı yıllardayız. Yine de diyelim ki zaman dengbéjlerin varlığını sindiremeyecek dinamiklerle örülü. Peki ya bizim hafızalarımıza ne demeli? Dengbéjliği yaşatabilecek kadar güçlü müyüz? Yoksa bir yatkınlık mı var zamana ayak uydurmaya?

Mümkün müdür şu zamanda yazmadan dengbéjliği yaşatabilmek? Ya da mümkün müdür söze dayalı bir şeyi yazıyla ayakta tutmak?

Mümkün veya değil. Ama mümkün olabileceği ihtimaliyle hareket edebiliyor olmak, bir şeyler yapıyor olmak en azından geciktirici veya başka bireysel ve/veya toplumsal çabaları tetikleyici olabilir.

Her daim bir ses olmalı ve bu sesin bir sahibi ve takipçileri olmalı.

Dengbéjlik sürmeli bu seslerde, yazılarda, satır aralarında, satırlarda...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mecaz Anlar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mehmed Uzun, Ömür Kısa

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Farklılığın Yalnızlığı [Şiir]
Üstü Kapatılmamış Eğitim Rögarları [Eleştiri]
Hakkari'ye Üniversite (İyi ki De) Yok! [Eleştiri]
6 Kontöre "Okkalı Yalanlar" [Eleştiri]
Toplama Voltran [Eleştiri]
Öss'de Ben Olabilir misin? [Eleştiri]
Ne Kadar (Yanlış) Tanıyorsunuz? [Eleştiri]
2. Dereceden Facia Bilinenli Denklem [Eleştiri]


ÖZAY ÜNSAL kimdir?

Anlayana da anlamayana da yoktur sözüm. . . Ya da her iki durumda da fazla söze gerek yoktur. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © ÖZAY ÜNSAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.