..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > SERAY ANIL




5 Şubat 2008
Seni Düşünüyordum...  
SERAY ANIL
Camlardan yağmur damlaları süzülüyordu, O’ysa ağır ağır süzülen damlaların gel-gitinde uyuşmuş beyninin eşlik etmediği ve uzun süredir kırpmadığı için acıdığını fark etmediği gözleriyle sadece uzaklara bakıyordu. Gözleri uzaklara öyle saplanmış, düşüncesi öyle uzaklara saklanmıştı ki...


:BDCD:

“Seni düşünüyordum... Düşünmekten de öte... Bilinçaltımda bir fotoğraftın sen, hiç göremediğim... Gözlerimim önünde capcanlı duran bir hayaldin, hiç dokunamadığım... İçimden bir parçaydın, hiç sahip olamadığım... Kadehimdeki şarap, elimdeki kitaptın, en çok sevdiklerimdin sen... Sevmekten hiç usanmadığım...

Seni seviyordum... Sevmekten de öte... Kesintisiz düşüncemdim sen, inandıkça daha çok var olan... Yaşama sebebimdin, umut ettikçe daha çok yakınlaşan... Yüzümdeki tebessümdün, o tebessüme en çok layık olan... İçtiğim su, aldığım nefestin, en vazgeçilmezlerimdin sen... Maddeden öte manada var olan...

Kadehimi senin şerefine kaldırdım dün gece... Senle birlikte kaldıracağımız nice kadehin şerefine... Şarabımı seninle birlikte yudumladım dün gece... Seninle birlikte yudumlayacağımız şarapların hayaliyle... Gece uzun, gece soğuk, gece karanlık, gece acımasız... Ben sensiz yalnız, gece sensiz anlamsız... Sensiz anlamlar tanımsız, tanımlar açıklamasız... Sensizlik tarifi imkansız garip bir boşluk yalnız...

Kim bilir nerdeydin...

Belki koskocaman, bakımsız bir kütüphanenin raflarında bulduğun toz kokan bir kitapla avunuyordun... Sen de bazen beni tozlu bir kitabın sayfalarında buluyor muydun... Sonra gece, beni bulduğun kitabı yastığının yanına koyup benimle birlikte uyuyor muydun... Sen de beni benim seni aradığım kadar arıyor muydun…

Belki de kimsesiz bir sahil lokantasında sakin, sessiz ve biraz ümitsiz oturuyordun… Hava soğuk, buz gibi… Gökyüzü karanlık, deniz gri-siyah… Etrafını çepeçevre saran camlarda yağmur damlaları yukarıdan aşağıya ağır ağır yürüyor sanki canlıymışçasına… Tek umudun elindeki kitap hayatta bulamadığın hayatının aşkını anlatan…

Yüzümde huzurlu bir tebessüm hayalin… O kadar bensin ki sen… O kadar bendensin ki… Ve o kadar benim değilsin ki… O kadar hayal ama bir o kadar da canlısın ki… O kadar beyaz ama bir o kadar da siyahsın ki…” “Şaşıp kalıyorum kendime… Şaşıp kalıyorum halime…”



“Şaşıp kalıyorum kendime… Şaşıp kalıyorum halime…” dedi, belki yarım saatten bile daha uzun süredir odaya sinmiş olan sessizliği bozduğunun farkında olmadan. Camlardan yağmur damlaları süzülüyordu, O’ysa ağır ağır süzülen damlaların gel-gitinde uyuşmuş beyninin eşlik etmediği ve uzun süredir kırpmadığı için acıdığını fark etmediği gözleriyle sadece uzaklara bakıyordu. Gözleri uzaklara öyle saplanmış, düşüncesi öyle uzaklara saklanmıştı ki... Sanki uzaklarda, çok uzaklarda aradığı bir şeyler vardı... Bir gölgenin, bir hayalin, bir rüyanın, bir olmayanın, bir imkansızın peşindeydi sanki gözleri... Öyle umutsuz, öyle yorgun, öyle çaresiz, öyle kederliydiler ki...

Kızının üzerindeki dalgınlığa zaten içten içe üzülmekte olan annenin keyfi kızının bu anlayamadığı, anlamınıysa soracak cesareti kendinde bulamadığı sözlerinin üzerine iyice kaçtı. Çaresizlikle karışık üzüntüden buğulanan gözleriyle kızına bakakaldı. Ne kadar istese de nefesi ses olup kızına, kızının ruhundaki karmaşaya akamadı... Acaba fikren ve manen kızını anlayabilecek kadar kızına yakın mıydı?.. Bu düşünce şimdiye kadar hiç aklından geçmemişti, bu kez de geçmedi...

Neden sonra gözleri annesinin gözyaşlarıyla buğulanmış hareli gözlerine takıldı. Ne güzeldi annesinin gözleri... Her bir yıl gözlerinin etrafına büyüklü küçüklü çizgiler armağan ederek geçip gitmişti... Annesinin gözleri yılların çizgileriyle birlikte daha da anlamlı daha da özeldi. Bir süre baktı annesinin gözlerine, nemli gözleriyle... Söyleyecek söz bulamadı... Annesine o kadar mı yabancıydı?.. Hissettiği yabancılıktan sıkılarak, sıkılmaktan da öte utanarak bakışlarını yere indirdi. O an yalnızlık kaçıp kurtulunması imkansız güvenli bir sığınaktı sanki...



Camlardan yağmur damlaları süzülüyordu, O’ysa ağır ağır süzülen damlaların gel-gitinde uyuşmuş beyninin eşlik etmediği ve uzun süredir kırpmadığı için acıdığını fark etmediği gözleriyle sadece uzaklara bakıyordu…

“Sen de bensiz yalnız mıydın, benim sensiz yalnız olduğum kadar... Sen de bensiz yarım mıydın, benim sensiz yarım olduğum kadar...”

Gözleri uzaklara öyle saplanmış, düşüncesi öyle uzaklara saklanmıştı ki... O an yalnızlık kaçıp kurtulunması imkansız güvenli bir sığınaktı sanki...

SERAY ANIL, 2008



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beklemek Ne Zor Şey Bilir misin?
Sen İstanbul"um, İstanbul"um Sen...
Seni Sevmeme İzin Verme Birtanem...
Sevgili

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gökyüzünde Aşk
Kelimelerin Dansı
Düş (Ünce) Lerim
Alıp Başımı Gitmek İstiyorum
"Gitme"
Türkiye Sevdası
Muhittin Bey
Bir Kadın...
Benim Adım Gelin (Gelen) Değil Gidendi
Efes'in Yeniden Doğuşu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bitişler Başlangıçlar [Deneme]


SERAY ANIL kimdir?

Yaşayan benle yazan benin birbirleriyle olan mücadelelerinin tek gerçek tanığıdır üçüncü ben.

Etkilendiği Yazarlar:
George Orwell, Oğuz Atay, Sabahattin Ali, Maksim Gorki, Charles Dickens


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © SERAY ANIL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.