Kumsal dalgalara seslenir: “Sessiz, sakin bir koyda denize vuran dalgalar gibisin sevgilim. Yumuşacık esen bir rüzgarı bahane ederek yıllardır çakıl taşlarımı ıslatıyorsun hiç üşenmeden. Sıcacık su tanelerin sanki dansedercesine ritmik bir hareketle yavaş yavaş önce ıslatıyor, sonra çekiliyor üzerimden. Hemen geri dönesin diye bir an önce kurumak için yalvarıyorum tepemde duran güneşe. Bana her gelişinde farklı bir tada bürünüyorsun. Kimseler uğramasın istiyorum koyuma, öyle güzel bir dokunuşun varki..Tüm yengeçler mesken tutacak diye çekinir oldum bu aralar. Bazen köpük köpük geliyorsun, bilmemdir neden. Bazen sanki bir okyanus dalgası, bazen de sessiz sedasız, haber vermeden bitiveriyorsun. Sensiz kuruyup gideceğimi, terkedilmiş bir koy olacağımı biliyor, hiç gelmemezlik etmiyorsun. Seni her hissettiğimde içime bir parçan süzülüyor çakıllar arasından. İçimi kaplıyorsun günden güne.

Sessiz, sakin bir koyda denize vuran dalgalar gibisin sevgilim, en çok da ay ışığında seviyorum seni. Sanatının inceliklerini cömertçe sergilerken tüm parçalarım bir yerlere dağılıp gidiyor. Her başka gün daha ufak parçalara ayırıp beni kaçıyorsun. Başka koylara da uğrar mısın bilemiyorum ama eminim bir kaç parçam sende kalmıştır bunca gel gitten sonra, kopamazsın sen de benden.”

Erkek - kadın ilişkilerini hep denize vuran dalgalara benzetmişimdir. Erkeğin rolü sessiz bir koyu, kadının rolü ise daha çok denizden gelen dalgaları oynamak gibidir. Kadın günlük esen rüzgara göre gelir hep sahile.

Bazen rüzgar kıyıdan eser, kadın gider.

Oysa erkek hep misafir kabul etmeye hazırdır, hiçbir yere gitmez. Bazen de çakılların hepsi kuma döner, erkek yeni koylar açmak ister. Ne dalgalar varolabilir kumsal olmadan, ne de kumsal dalgalarsız. Deniz, rüzgar, ısı, ağaçlar, bulutlar, güneş bazen öyle bir el ele verirler ki seyrine doyamayacağınız bir sahil oluşur ki biz ona evlilik diyoruz sanıyorum. Bazı kıyılardan ise denize girilmez; dalgalar sert kayalara çarpar çarpar geri döner. Bazı kıyılarda da sessiz olan dalgalardır.

Peki ya sizin sahiliniz nasıl bir yer?