Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Bir sonbahar sabahında ılıktı sesin içimi ısıtan. Ben yaralı bir kuştum, kanadımı saran sendin. Bana yaşamayı sevdiren, beni ben olduğuma inandıran sendin. İçimin kanayan yarası nerdesin. Ben senin sesinle hayat buldum. Seninle var oldum yeniden. Sabah ezanlarında uyandım; güneş doğdu üstüme, gözlerim kamaştı; tıpkı SEN gibi... Sana baktıkça kış gecelerinde ısındım, yandım. Sonra yaktın içimi. Ben seni incitmemek için seçerken kelimelerimi, sen bıçak gibi kestin benim hayallerimi, ümitlerimi. Sonra sordum: ne oldu bize? Bize ne oldu? Şimdi kabuk tutan yaramı yeniden kanattın. Kırılan kanadımı tamamen kopardın. NEFESİNDİM, CANINDIM, VAROLUŞ SEBEBİNDİM. Nedenleri, niçinleri, keşkeleri sordum gecelerce gözyaşlarımla beraber. Her akan damla senin sevgindi. Nefret edemedim senden. Kızdım, küstüm, isyan ettim. Bir kere tutsaydım o ipek saçlarını. Ve her telini dolasaydım parmaklarıma. Baksaydım bana hayat veren gözlerine. Ama olmadı. Kaç gece seni içimden terk ettim. Her sabah sensizliğe uyanırken boğazımda kalan lokmaydın. Sırtıma vurdum geçmedin. Nefes alamadım. Yoruldum, tükendim, bittim. Bir mesajına, bir çağrına dünya dururdu. Ama aramadın. Şimdi kafamda soru işaretleriyle kendim cevap ararken kendimle; savaştım, sana yenildim. Sana hasrettim, sana özlemdim. Keşke dedim keşke geri dönsen bana. Tutsan ellerimi, sarsan yaralarımı ama gelmedin. Bu kadar mıydı sevgin, aşkın, hasretin. Umudumu, ümidimi, hayallerimi yıktın. Sen sensizliği bilemedin. Çünkü sen hiç sensiz kalmamıştın ki. Hayatımın BAHAR'ıydın ama bana kış yaşattın. Sonbaharda buldum seni hüzün yapraklarının arasında, İlkbaharda kaybettim seni kır çiçeklerinin arkasında. Şimdi meçhule giden bir yola düştüm ve sana geliyorum.Seni bana getirecek,seni benden ayıracak bir yoldayım.Yüreğimde bin bir umutla belki olursa diye sana geliyorum.Kimsin,nesin bilmiyorum.Kim olduğumu bulmaya geliyorum,çünkü sende kayboldum ben.Umuduma,hayallerime geliyorum.Kafamdaki bin bir soru işaretiyle cevapları bulmaya geliyorum.YA göremezsem,Ya olmazsa;Ya ya diye diye meçhule yolculuk...... Karanlık bir tüneldeyim.Ucunda sen varsın.Karanlık mı vereceksin hayatıma ışık mı?Ama ne olur ışık ver.Çünkü buna çok ihtiyacım var.Kurtar beni keşkelerimden,niçinlerimden.Kurtar beni sana esir olmuş KENDİMDEN....Her şeyi göze alıp geliyorum sana.Arkamda beni seven,bana değer veren insanların gözyaşlarını,dualarını bırakarak geliyorum sana.Ne olur bana geri ver seni,bana beni geri ver demeye geliyorum. Terk ettiğin günden beri zaman geçmedi, saatler geçmedi. Geceler sabah olmadı. Şimdi sana geldim. Bir kere gözlerinin içine bakmaya, seni bir daha bırakmamacasına geldim. Gelmeseydim iflah olmazdım biliyorum. Ömrüm boyunca bu gel-gitlerle yaşayacaktım. Keşkeler kemirecekti beynimi. İçimde kendimle savaştım, seninle savaştım. Her şeyi göze alıp geldim sana. Ama yoktun.Meğer SEN hiç olmamışsın.Meğer her nereye gittiysen benide yanında götürmüşsün.Meğer sen benim hiç olmamışsın.Cadde cadde ,sokak sokak seni aradım.ama yoktun.Nerdesin,kimsin,nesin ..... Bana hayat veren, yaramı saran, içimi ısıtan sen KİMDİN? Şimdi hayallerimden siliyorum seni. Telefonumdan, kalbimden, aklımdan siliyorum. Anılarını kaldırıyorum ama İÇİMDEN. Aslında elimde varmıyor seni terk etmeye, dilimde... Sanki seni hiç yaşamamış gibi yeni umutlara; geldiğim yola geri dönüyorum. Sana öfke, sana nefret, sana kin duyarak siliyorum hayatımdan. Umutla başladığım yolculuğu bir avuç hüsranla bitiriyorum. Bundan sonra bu hatayı yapmamak üzere avuçlarımda sakladığım hayallerimi kapının önüne bırakarak, sana bırakarak dönüyorum. Belki senin kadar taş kalpli olmasam da bu yaşananların bana hayatta daha temkinli, daha duyarlı olunacağını anlayarak dönüyorum. Artık sana MUTLU OL demiyorum. Çünkü bundan sonra benim HAKKIM. Ben o hakkı senden alıyorum. İşte bitanem uğrunda öleceğin ben, senin CANIN yok artık. Sana inat yaşamak için gidiyorum. Ve ben seni içimden terk ediyorum. Şimdi sana son sözüm: NE HALİN VARSA GÖRRRRRR
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SELMA BİRCAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |