"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar |
|
||||||||||
|
Günahtan gayri herşeyin üstümden toz gibi silineceğini, her daim bedenim gibi üstümde kalacak tek şeyin günahlarım olduğunu biliyor ve bu durumdan inanılmaz korkarak yaşamaya çalışıyordum. Zaman ve mekan ayırmadan yaşadıklarımı sorgulamadan, günahlarımı unutmak gafletinde asla bulunmadan, tüketebildiğim tüm’lerim gibi herşeyi bir kenara bırakıp gitmeyi düşlediğim zamanları ve o zamanların acılarını daha dün gibi yaşıyorum. Biliyordum başıma gelen talihsizlikleri, ağıt yakar gibi sorgulamıyor sadece zamanın getirisini kendime bir sürpriz olarak hesaplıyor ve hayatın en güzel zamanlarını yaşamak tadında nefes alıp vermeler eşliğinde yaşıyor, kendime en güzel düşünceleri dahil tüm fikirleri yasaklıyor, aşk kokusu ve sözcükleri dışında herşeyi haram farzediyordum. Gidilmemiş yerler hayal ediyordum kendi başıma kaldığım zamanlar içinde, yalnızlığı beceremediğim zamanlar arifesinde ise hep karanlık daim acılar içinde hüran olma durumunda sevdalık. Yanılgılar eşliğinde yenilgileri defettikten ve kendi kendime sevebileceğim güzel şeyler yeşerttiğimde nefes almak gibi bir lükse kavuştuğumda, çocukça bir sevinç gibi yüzüme konan gülümseme ve gamzelerimin altın gibi parlaması, günahlarımın kalıcı ve acıtıcı yanlarını kavrayışım; hayat denilen gemide ilk sallanışlarım daha dün gibi aklımda –ki ben bunların tamamını unutmaya çalışıyordum. Hayal dünyamın zenginliğini farkettiğim gün farkettiğim en büyük gerçek idi; fakirliğim ve yalnızlığım. Arkadaşlarım ve yalanlar üstüne kurulu hayatlar dünyasında kelime kelime aşk arayışlarım, gidişlerim ve geri dönüşü belirsiz zamanlar içinde ağlayışlarım. Terkedişlerim ve asla bilinmeyen gerçekler üzerinde ettiğim yeminler gölgesinde naif ve eski bir salıncak sallantısında ilk cümle heyecanlarım an gibi avucumda. Aklımda duran herşeyin gerçekliği ve dürüstlüğü üzerine ettiğim yeminlerin, kırılan kalplerin alınan ah’ların üstünden koca bir asır aşk sancısı yaşadığım hayat; bilinen en büyük yalan diye tabir ettiğim kentimden kaçmaya uğraşan güzelim sevdalılar ve ben. Susmayı düşündüğüm zamanlar dilim izin vermez, dilim küstüğü zaman yüreğim acırdı. Biliyordum tanrının zamansız bir an’da bana yaşatacakları için haklı gerekçeleri olduğunu –ki döngü bu yönde diye kendimi kandırmalarım, kaygılarım, serzenişlerim ve yüzü gözü kan içinde bir ağaç gölgesinde hayallediğim gençliğim hep gözlerimin önündeydi. Uzaktım bana inanmayan kadınlara ve kimliksiz sapkınlara inanmazdım. Herkesin herşeye bir zaafı vardır diye düşünür kendime aradığım zaaflar içinde en çok kadınları naif bulur, kendimi bu yalana alıştırır ardından bundan inanılmaz haz alırdım. Zaman kimsesizlerin içine sığındığı barakalar gibi üstüme çökmeye başladığı an sessiz ve derinden sızlanışlarım dilimi kelimesiz bir piç’e çevirir bundan utanır, kendime rezil rüsfa olmuş bir erkek edasında acırdım. Utanmazlık denilen kamuflajın ardına sığınanları asla ve katiyen anlamadım. Kendime uzak bildiklerime inanmadım, yakın bildiklerime bana inanmalarını sağlamak yerine inançlarını çöp kutusunda kokuşmuş fikirler addettim. Kimselere verilecek bir hesabım olmadığını anladığım zaman ölmeyi isterim. Serin bir bahar akşamında, sonbahar kıvamında bir aşk şarkısı keyfiyle mesela. Günahlarımı ve yalanlarımı yanımda götürebileceğim bir yer diye biliyorum ahireti. Tutkularımı taşırmıyım yanımda, bilemiyor ve buna açıkçası inanmıyorum da. Gelecek günler daha aydınlık diye düşlüyordum ve buna inanılmaz bir çocuklukla inanıyordum. Kendime inancım sayesinde battaniye altına saklanmaktan kurtulduğum zamanları acı takvimden çıkardığımı biliyorum. Küllenen her ne ise bir gün kokusundan midem bulanacağını bildiğim herşey, acı zamanlar içinde kavramlar karmaşası ve aşk. Her karmaşalık bana aşk tadında bir yalan. Her yalan bir aşk. Her aşk bir yalan.. 22/05/09 seyfettin araç..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfettin araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |