Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığmızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
31. Nazım Hikmet’in hükümet tarafından ikinci kez affedilişi Nazım Hikmet 1932 yılının sonlarında komünizm propagandası yaptığı, hükümete karşı komplo kurduğu, ve Süreyya Paşa’ya hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Savcı, ölüm cezası istiyordu. Nazım Hikmet Bursa Hapishanesine konuldu. Burca hapishanesinde iken yazdığı lirik şiirlerinden biri “Karıma Mektup” u yazdı. Yargılanma sonucu beş yıl hapis cezası aldı. 25 Ağustos 1933 yılında Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıldönümü dolayısıyla ak çıkarıldı ve Nazım Hikmet almış olduğu ikinci hapis cezasından da hükümetin affıyla kurtuldu. Nazım Hikmet 1934-37 arasında Pantürkistlerle, gericilerle (kendi ifadesiyle) yabancı kapitalist ajanlarıyla uğraşmış ve onların saldırılarına Cevap I, Cevap II, Cevap II, Bir Provakatör Üstüne Hiciv Denemeleri ve Sen isimli şiirlerle karşılık vermiştir. 32. Nazım Hikmet’in yayınlamak istediği kitabının İtalyan elçisinin müracâtıyla engellenmesi Nazım Hikmet İtalyan faşistlerin Habeşistan’a saldırmalarının arkasından “İtalya’daki Habeşistanlı Genç” isimli destanı yazarken böyle bir yazını haber alan İtalyan elçisi hükümetine karşı yayınlanacak olan bu eserin yayınlanmasına engel olunmasını istemiş ve yayınlanmasını önlemiştir. (Bu yıllarda yurtdışında yaşayan herkes kendi ülkemiz aleyhinde yazılar yazarlarken bizim hükümetimizin onlarla alakalı karşı bir harekete geçmeden kendi ülkemizdeki kalemleri susturmadaki becerisi dikkat çekicidir) Nazım Hikmet bu müdahale karşısında kıvrak zekasını kullanarak yayınlayacağı eserin adını “Taranta Babu’ya Mektuplar” olarak değiştirerek yayınladı. Buradan da anlıyoruz ki o yıllarda tepkiler ve engeller şeklen bir boyuttadır. Ne yetkililer ne de yargı işin detay, tema ve içerigiyle ne ilgilidirler ne de bilgili. Taranta Babu’ya Mektuplar isimli eser kullanılan sanatsal araçlar bakımından son derece esnek, zengin ve çok yönlüdür. Lirizmden, tatlı sıcak bir incelikten, eleştirilere geçebilmektedir. Öfke ve iğneli alayla doldurulmuş siyasal bildiri tarzında yazılmış destan, faşizmi yargılamakta ve onun halk düşmanı, insanlık düşmanı yüzünü göstermektedir. 33. Nazım Hikmet’in Türkiye’de yayınlanan son eseri ve saçma bir nedenden dolayı Gizli Toplantı ile suçlanması 1936 yılında İstanbul’da Nazım Hikmet’in Türkiye’de yayınlanan son kitabı “Simavne Şehri Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı” yayınlandı. Nazım Hikmet’in etkisi artmaya başladığı yıllarda bir keresinde, bir kahvede otururken Nazım Hikmet, rastlantı olarak kasketini çıkarıp masadaki gazetenin üzerine koyduğu bir esnada kahvedeki bir başka müşteride yine rastlantı sonucu aynı şeyi yapmış hükümet adına jurnalcilik yapanlar bunu gizli bir toplantı işareti sayarak ispiyonlamışlar ve şair “Gizli Toplantı…” suçlamasıyla tutuklanmıştır. Fakat ellerinde dayanak olmadığı için serbest bırakmak zorunda kalmışlardır. 34. Nazım Hikmet’in 35 yıl cezaya çarptırılması Görünüşte basit bir teferruat gibi gözüken bu durum o yıllarda ülkemizde adaletin her zamankinden farklı işlediğini ve hatta adaletsizliğin olduğunu göstermektedir. O kadar ki 1937 yılında yayınlanan şiiri “Karanlıkta Kar Yağıyor” da İspanya halkının faşizme karşı kahramanca mücadelesini anlatıyor diye Türkiye’deki gericilik Franko’ya arka çıktı diyerek Nazım Hikmet’i yeniden tutukladılar. O günlerde askeri okul öğrencileri arasında bir arama yapılmış ve Nazım Hikmet’in kitapları bulunmuş ve öğrenciler tutuklanmıştır. 1938 yılı Şubat ayında Nazım Hikmet’le birlikte yargılanmaya başlandılar. Donanma Komutanlığı’ da denizciler arasında tutuklamalar yapılmasını emredince Nazım Hikmet’i ordu içinde bozgunculuk yapmak ve orduyu isyana kışkırtmakla suçlanmaya başlanarak yargılanmaya başlandı. Yargılama kapalı kapılar ardında oluyordu. Nazım Hikmet’in avukat tutma isteği reddedilmişti. Nazım Hikmet 1938 yılı mart ayında 15 yıl hapis cezasına mahkum etti. Aynı yılın Ağustos ayında Donanma Mahkemesince verilen 20 yıllık hapis cezası eklendi. Böylece toplam 35 yıla mahkum edilen Nazım Hikmet’in cezası , bir insanın kanunlarda belirtilen 30 yıldan fazla cezalandırılamayacağı hükmüne binaen 28 yıl 4 aya indirildi. Nazım Hikmet’e bir muhabir tarafından yöneltilen suçunuz neydi? sorusuna verdiği cevap “tek suçum, halkımı ve yurdumu çok sevmemdir” dediğini biliyoruz. 35. Nazım Hikmet 36 yaşına kadar almış olduğu tüm hapis cezalarını Mustafa Kemal Atatürk hayattayken almıştı. Bunların toplamı ise farklı zamanlarda olmak üzere 55 yıl ceza almıştır. Benim burada okuyucuya düşmek istediğim bir not var o da şudur; Nazım Hikmet’in aldığı hapis cezalarının hepsi Mustafa Kemal Atatürk hayattayken verilmiştir. Hakkında verilen ve suçlu olduğuna hükmedilen her isnat’ın temelindeki şey o dönemde düşünen herkes (daha doğrusu hükümet gibi düşünmeyen herkes) bir şekilde cezalandırılmış ve ömürlerini zindanlarda geçirmelerine karar verilerek pasiflenmişlerdir. Benim şimdiye kadar kaleme aldığım teferruatlar cumhuriyetimizin ilk yıllarında nasıl bir politika ve adli sürecin işlediğini göstermektedir. Mevcut kanun koyucular ve ortamdan nemalananların kasıtlı ispiyon, iftira ve komploları neticesinde toplum katmanları arasında duvarlar örülmüş ve birbirlerini kötü, hain ve ülke düşmanı bilmeleri sağlanmıştır. Bu sebepledir ki Nazım Hikmet’i sevenler Necip Fazıl’ı sevenleri sevmezler. Yapılan her örgütlenme ve dayanışma farklı mecralara çekiliyor gerekçesiyle engellenerek tek partili düzen korunmuştur. Mehmet Akif Ersoy’dan Kazım Karabekir ve adlarını sayabileceğimiz yüzlerce insan yargılanmış kimileri ceza almış beraat edenler ise yargı sistemimizdeki eksiklerden yararlanılarak bir başka ilde haklarında yeniden dava açılmak şeklinde hayatlarını gözetim altında geçirmeleri sağlanmıştır. Bu bizim tarihimizin kusurlu yanıdır. Nazım Hikmet’ten hareketle düşündüğümüzde 1938 yılında 36 yaşında olan ve hayatında bir suikast teşebbüsünde bulunmamış, silahlı mücadeleye girişmemiş, çete kurmamış, gasp yapmamış, halkının sırtından geçinenlere, onları ezenlere karşı mücadele etmiş bir şairin kitapları birilerinin tarafından okunuyor diye 35 yıl hapis cezasına çarptırılması (ki bu cezalardan önce hükümetin çıkardığı aflar dolayısıyla affedilmiş biri 15 yıl diğeri 5 yıl olan iki hapis cezası da mevcuttur.) o dönemi sorgulamamız gerektiği kanaatine sahip olmamızı sağlamaktadır. Bekir K. Ahıskalı 10 Şubat 2009 Törelere İsyan Eden Adam Nazım-7
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bekir Kale Ahıskalı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |