Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
Sokaklarda kimseler yoktu. Sanki herkes şehrin o gecesini bu yalnız adama tahsis etmişti. Bir yokuş bir sokağın köşesinde durdu. Sokağın diğer ucunda bir hareketlilik vardı sanki. Orada gece dumanla boğuşuyordu sanki. Adam o yön doğru tırmandı. İster istemez için bir heyecan dalgası bürüdü. Kalbi , kafesini zorlayan bir ejderha gibi göğsünde yırtınıyordu. Adam sis ve karanlığın çatıştığı noktada durdu. Şimdi bir şeyleri anımsıyordu. Aslında kendisi buraya gelmek istememişti. Biri tarafından yönetildiğini hissediyordu. Adam zekasını kontrol edemez hale geldiğini düşünmeye başladı. O sırada bu derin düşüncelerden kurtulmak istedi. Gözlerini uzun bir süre kapalı tutmayı denedi. Yeniden dünyaya baktığında midesi düğümlendi. Başı dönüyordu. Hayır bir hastalığı yoktu sadece korkuyordu. Ayakları yere basmıyordu. Havadaydı ve Munzur a bakıyordu. Akan su ona avını kovalayan aslanı hatırlattı. Öylesine korkutucu bir berraklığa sahipti ki Munzur , adam suyun dibindeki taşları görebiliyordu. Sonra belki diyerek yeniden gözlerini kapattı. Artık her yer karanlıktı. Yalnızca göz kapağını delerek geçen ay ışığının hafif parıltısı vardı. Gözlerini açtı. Toprak ona dokunuyordu. Hain düşüncelerin pekiştiği her gece gibi bu gecede karanlık tüm yalnızlıklara dost olmuştu. Tıpkı bu çıldırmak üzere olan adama olduğu gibi. Şimdi bir ormandaydı. Sık ve yaşlı ağaçların belki beş yüz yıllık bir meşe tarafından yönetilen eski ve geceye hakim bir ormanda. Adam kendini bir nebze korkudan alıkoydu. Ama bedeni hala titriyordu. Divanece etrafta koşuşturup duruyordu. Sonra birden durdu. Suyun toprak üzerinde kayışını , kayaları tokatlayışını duydu. İçinin hareketlendiğini hissedebiliyordu. Toprağı yararak çıkan filiz gibi içinde bir umut fidanı yeşermişti. Sesin geldiği yöne hızla koştu. Yalnızlığının onu terk edeceğine emindi. Kol kola vermiş ağaçların arasından koşarken dengesini kaybetti ve yüz üstü yere yığıldı. Toprağın işkence kokan keskin kokusunu ciğerlerine çekti. Öylece yerde yatıyor , uzaklardan gelen sesleri dinliyordu. Biraz önce duyduğundan çok farklıydı bu sesler. Tartışma gibiydi. Az sonra sesler iyice belirginleşti. “yapma , bırak ta boy vereyim” diyordu ağaç “hayır , senin beni parçalamana izin vermem” diye karşılık verdi toprak “canım yanıyor , sana yalvarıyorum beni bırak” “bunca zaman benden faydalandın ama artık buna izin veremem” “neden bana acı çektiriyorsun?” Ağacın sesi ağlamaklı geliyordu. Sonra biraz ötede akan suyun sesi duyuldu. Gücü seninin derinliklerinde gizliydi. “ey toprak sen dostum olan buluttan ne zaman böyle bir ihanet gördün”. Toprak yanıt veremedi. Su ekledi “sakın ola tabiatı bozma yoksa karşında beni bulursun , senin yerini koruyan ağaca da istediğini ver”. Tüm sesler kesilmişti. Toprak ağaca işkence etmekten vazgeçmiş onu serbest bırakmıştı. Şimdi asiliğinden pişmandı. Gece onu da hainlerin arasına karıştırmıştı. Duydukları adamın içini parçalamıştı. Düşünüyordu ; doğa bile kendi içinde bölünüyorsa insanların birbirlerine olan haince tutumları gayet normaldi. Adam yerinden doğrularak ayağa kalktı. Etraf yine sis ve dumana gömülmüştü. Şehirdeydi artık. Yorulmuştu. Ama yürümekten yada koşmaktan değil korkmaktan ve karanlığa ezilmekten yorulmuştu. Karanlık ve dumanın arasında bir süre daha yürüdü. Evini görüyordu artık. Sonunda o kurtuluşu değil ama kurtuluş onu buldu. Ulaşılması zor bir yerde görünmesine rağmen her adımda biraz daha yaklaşıyordu. Ve evine ulaştı… “Adam sabah uyandığında , gördüğü rüya hakkında hiçbir şey hatırlamıyordu”.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bünyamin Bayansal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |