..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > erhan bayraktutan




21 Aralık 2010
Koleksiyoncu Amca  
Güleryüzlü, hoş sohbet Koleksiyoncu Amca'nın anısına...

erhan bayraktutan


1991 ile 1998 yılları arasında memuriyet görevim nedeniyle Bayburt’ta yaşadım. İşyerimiz Bayburt’un Erzurum yönünde girişinde şehir merkezine üç, dört km uzaktaydı. Misafirhanemiz de aynı işyeri içindeydi. Mesai arkadaşlarım genelde göreve yeni başlamış, bekar arkadaşlardan oluşuyordu. Misafirhanede akşamları yemek çıkmadığından dolayı yemek yemek için topluca şehre giderdik.


:BJEC:
1991 ile 1998 yılları arasında memuriyet görevim nedeniyle Bayburt’ta yaşadım. İşyerimiz Bayburt’un Erzurum yönünde girişinde şehir merkezine üç, dört km uzaktaydı. Misafirhanemiz de aynı işyeri içindeydi. Mesai arkadaşlarım genelde göreve yeni başlamış, bekar arkadaşlardan oluşuyordu. Misafirhanede akşamları yemek çıkmadığından dolayı yemek yemek için topluca şehre giderdik.

Bayburt’ta o yıllar fazla lokanta yoktu. Biz genellikle “Koleksiyon Amca”nın lokantasını tercih ederdik. Burayı tercihimizin nedeni amcanın güler yüzü, hoş sohbeti, kebaplarının lezzeti, iş yerinin temizliği ve “rakı”sıydı. Amca, samimi olduğu müşterilerine dükkanının üst katında rakı da ikram ederdi. Biz de genelde rakıseverlerden olduğumuzdan (o zamanlar ben de seyrek olarak içiyordum, sonra bıraktım) amcanın lokantası bizim için biçilmiş kaftandı.Lokantanın üst katına çıkar, masaları birleştirir, keyifli sohbetler yapardık. O zamanlar Bayburt’un şebeke suyu aşırı kireçli olduğu için amca lokantasına yakın bir çeşmeden su getirirdi. Buz gibi soğuk, lezzetli dağ suyuyla kebap yemek, teypten sanat müziği dinlemek, keyfimize keyif katar, iş stresimizi dağıtırdı.

Bu lokantaya bizi çeken diğer husus amcanın koleksiyon merakıydı. Amcanın lokantasının üst katı adeta bir müzeydi. Burada neler yoktu ki. Gaz lambaları,lüks lambaları, ibrikler, hamam tasları, nalınlar, yemek kapları, teştler, kömürlü ütüler,elekler, transistörlü radyolar, tıhrıçlar, dibek taşları, örekeler, eski Türk paraları, sikkeler, Ceneviz paraları vs vs.

Amca, oğluyla beraber bizlere servis yaptıktan sonra yanımıza bir sandalye çeker, sohbetimize katılır, anılarını anlatır, bazen bizle beraber bir tek atar , mırıldandığımız sanat müziği namelerine eşlik ederdi.

Amca yurt dışında bulunmuş, görmüş, geçirmiş, hayat tecrübesi fazla, münevver bir insandı. Kitapla arasının iyi olduğu sohbetinden belli oluyordu. Gurubumuzdaki arkadaşlarının çoğu gibi o da Müzeyyen Senar hayranıydı. Senar’ın bütün kasetlerini tedarik etmişti.

Gençliğinden beri biriktiriyormuş Amca. Biriktirdikleri zamanla o kadar çoğalmış ki muhafaza edecek yer bulamamış bunları. Eşe , dosta, müzelere bağışlamaya başlamış biriktirdiklerini. Hanımıyla da kavga ediyorlarmış bu koleksiyon merakından. Evde adım atacak yer olmadığından yenge bozuk atıyormuş Amca’ya.

İş yerimizin yeni tesisleri ( daire, lojmanlar, misafirhane vs.) yapılınca bekar arkadaşlar yeni misafirhanemize yerleşmiştik. Evli arkadaşlarımız da lojmanlara çıkmışlardı. Misafirhanede yemek yapmak için edevat olduğundan dolayı (fırın, tüp, buzdolabı vs) akşam yemeklerini de misafirhanede yiyor, şehir merkezine daha seyrek çıkıyorduk.

Amcanın sohbetini, yemeklerini özlemiştik. Bir akşam şehirde, Koleksiyoncu Amca’nın lokantasında yemek yemeğe karar verdik. Lokantayı oldukça tenha bulduk. Amca ortada yoktu. Tanımadığımız bir insan karşıladı bizi. Her zamanki gibi üst kata çıktık bir masaya oturduk, Amca’nın oğluna siparişlerimizi verdik. Yemeklerimiz gelinceye kadar biz etrafımıza bakmaya başlamıştık. Küçük sehpalar üzerindeki eşyalar oldukça azalmıştı. Birkaç lamba, bir radyo, bir ütü duruyordu sadece. Bir şeyler değişmişti.

Çocuk yemeklerimizi, çeşme suyunu getirdi, masayı donattı. Arkadaşlarımızdan biri:
-“Bir şişe küçük rakı getirir misin ?” diye seslendi küçük çocuğa.
- “Artık içki satmıyoruz” diye cevap verdi çocuk.
- “Niye , yasak mı geldi, baban da ortada görülmüyor, bir yere mi gitti?”
Çocuğun gözleri dolmuştu. Sesi titreyerek cevap verdi.
-“Babam iki ay önce öldü efendim. Dükkana şimdi amcam bakıyor. O da içki satmıyor artık lokantada .”

Bir hüzün rüzgarı esmişti içimde. Neşem kaçmıştı. Sessiz, sakin bir ortamda yemeklerimizi yedik. Yemeğe eşlik eden teyp de yoktu, teypten gelen Müzeyyen Senar’ın sesi de. Yanımda o an “Koleksiyoncu Amca” göründü. Koca göbeğiyle sandalyeye yan oturmuştu, bir eliyle de Müzeyyen Senar’ın “Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine” şarkısına eşlik ediyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
İstanbul'un Kedisi
Bir Tarz-ı Muhabbet

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Genç Ölmek
Pankart Asılacak! As!
Acılara Gülümseyen Kadın: Teyzem
Şairler Ülkesi Bahar Bekliyor
Tren ve Çocuk
Aşk Mektubu Görülmüştür
Ruhsar , Selim ve Gökyüzü
Yaş, Yirmi Dokuz

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Paşa"m, Can Arkadaşım [Şiir]
Soğuk Yerlerin Kızı [Şiir]
O En Güzel Oyuncağımız [Şiir]
Baba Gel, Çık Dolaptan [Şiir]
Kabil"in Sultanları [Şiir]
Bir Kalem Daha Satmalıyım [Şiir]
Oğlum Beyazlar İçinde [Şiir]
Mülkten ve Şehvetten Uzak [Şiir]
Saçlarına Yıldız Düşmüş... [Deneme]
Fikrimin Rehberi Fikri Öğretmen [Deneme]


erhan bayraktutan kimdir?

Ziraat mühendisiyim. 2006 yılından beri kısa öyküler yazmaktayım. Öykü, şiir okumayı seviyorum. Romantik, içe dönük biriyim.

Etkilendiği Yazarlar:
Cezmi Ersöz,Sait Faik,Refik Halit Karay


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © erhan bayraktutan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.