Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bir ısrar vardı, ne olduğu sonradan anlaşıldı Fakat nasıl bir içinden çıkılmaz zamandı, ürkek bakışlar sinemi sızlatırdı Yavru hakkıyla ifade edemiyordu, sanki çekinceler yaşıyordu, merakla takip ediyordu Peki, neydi onun korkusu, umudu sorgulayışı, yaşadığı ne derin bir sızı, çareler arıyordu Kalktım gittim okula, vurdum sınıfın kapısına Bir öğretmen çıktı karşıma, mütereddit ve sorgulayıcı bir tavırla, dedi ki hayrola Meramımı arz ettim, malumatım yok dedi, evladımı işaret ettim, o vakit şaşkınca, ne ola Sual eyledik, ilgili adresi tespit ederek, müsaadelerini istedik ve kapıyı örtüp, dedim bir yol ara Öğretmenler odasının kapısına vurdum ve araladım Üç bayan öğretmen ve birde beyle karşılaştım ve bir sual ederek muhatabımı buldum Buyurun hoca hanım arzu etmişsiniz, rahatsız olmama rağmen davetinizle yola koyuldum Dikkatli bir nazarla baktı, sanki bir şeyler arıyormuş gibi gözlerimde arandı, ne sorgulandım Hiç çalışmıyor derslerine, tüm nasihatler sanki aksine Sınıftaki talebelerin derdi yetmiyor diye, birde Mükremin çıkıyor karşımıza ne hikmetse Ne söz dinliyor, ne de dersleri dikkate alıyor, hatta yetmezmiş gibi, üstelik arsızlıkta yapıyor Arkadaşlarını ayartıyor, fevkalade ilgisiz kalıyor, kaprislerini o an durmadan nasıl sıralıyordu Bir şaşkınlık içindeydim, aczi yeti o an kabullenmiştim Şikâyet edilen kimdi, nasıl olurda bir mürebbi bu anlamda rahatsız edilirdi, edep ettim Mazeret olur kabilinden birkaç okul değişikliği yaşadı, belki onun sancılarıdır beyan ettim Fakat düşüncelerine kani olmuştu, ne söylense faydasızdı, diğer hocalarda deyince, pes ettim Sırtımdan ter yürüdü, kelimeler boğazımda düğümlendi Bu kadar mı hadsizlik sergilenmiş, her nefes şikâyet için sanki sıraya girmiş, içim titredi Boynumu büktüm, özür beyan ederek huzurlarından mahcubiyetimle çıktım, hüzün verdi Malik hanemize geldim, refikam kapıyı açtı, yüzümde ki şaşkınlığı fark edince ne oldu dedi İfade etmeye takatim yetmedi, sessizlik farkını istedi Çekildim odama, nasıl olsa bedelleşmek hak olunca, nerde ihmalim var suali nüksetti Bir müddet sabırla bekledim, la havle çekerek içselliğime iltica ettim, neler oluyor merak ettim Nihayet kapı açıldı ve can evladım Mükremin kapımı araladı, selam vererek, huzurdan gitti Kıyafetini değiştirdikten sonra, yeniden yanıma geldi Fevkalade bir merakın vecdiyle gözlerimde gezindi, sual etmeye başlayarak ayrıntıyı istedi Ne duyduysam ve neye şahit olduysam hiçbir katkı yapmadan sıkıntıları sıraladım o an inledi O kadar içten bir eda ile ve gözyaşları eşliğinde, vakıaları ve şikâyetleri derdest edip sukut etti O yaşların samimiyeti karşısında sarsılmıştım Hiç fark ettirmeden duygusallık mı yapıyorum diye bir muhakeme yaptım, inanmıştım Öğretmenlerinden işittiği hakaretler, alay etmeleri sebebiyle onurunu kırmaları, ne sanmıştım İtaat kültürü bu olmamalıydı gelen ne söylerse haklılığını savunmamalıydı mürebbileri andım Atılan tokatları, su borusuyla vurduklarını duyunca Bu kadar olamaz dedim, haydi şikâyet için gidip görüşelim ve gereğini ifa edelim dedim Babacığım her şeye razıyım ama dışlanmayı kaldıramam, bu nedenle bu imkânı esirgedim İngilizce ve matematik hocalarının yaptıkları çok ağrına gitmiş, bayan olmalarına incindim Oysaki şefkat ve hamiyet konusunda duyarlı olmalılardı Hiç hakarete gerek duymadan velisi olarak beni çağırmalılardı, neden kolay olan sancılardı İngilizce hocasının sınıfta ki öğrencilerden tiksinmelerini, hor ve hakir görmeleri niye acıydı Neden bir tebessümü esirgerler, sosyolojik farklılıkları gözetmezler, mütemadiyen taç mıdırlar Oğlum Mükremin babacığım bir müddet sabredelim Ve hatta bizzat nasıl bir tavırla mukabele edeceğimizi ben anlatırım dedi ve peki dedim Fakat içimde bir fırtına kopmaya yüz tutmuştu, can evladım için aczi yeti ne yapmalıydım Altı çocuğum, dördü erkek ve ikisi kız olmak üzere, Mükremin şekerpare olduğu halde andım İdraki ve irfanı en hassas olan bu evladıma acıdım Anlaşılamamanın sancısıyla bir kez daha ziyadesiyle karşılaştım, ona geçmişten anlattım Gözyaşlarını bir kenara bıraktırdım ve sürur içinde nefeslenmeye adımını atmasını sağladım Kim kızar ve kırarak bir iş yaparsa, neticesi bereketli olmaz, otorite asla bu şekilde sağlanamaz Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa CİLASUN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |