Bugün bir kadın gördüm. Titrek bedeninde, sarsılmaz tek yer dudaklarıydı. Dudakları keskin çizgilerle yüzünde bir bıçak gibiydi. Dudakları tüm suskunluklarını ve haykırışlarını taşımaktaydı. Kollarını üst üste kavuşturmuş, elleriyle su şişesini tutmaktaydı. Yalnızdı kimsesiz bile olamayacak kadar. Kadındı erkeksizlikten utanmaycak kadar. İnsan gölgeleri arasında dolaşmaktaydı. Mahkeme kapısında sırasını beklemekteydi. Yanında ne oğlu vardı ne kocası ne de kızı. Bedeni öyle yorgundu ki, tuttuğu su şişesinin verdiği ağırlık omuzlarını koparacaktı. Omuzları göğsüne doğru yumulmuştu. Kadın gözümdeydi, nurumdaydı. Gözlerimi yumsam göz bebeklerimi acıtacaktı. Neden Tanrı hayatı bir kızgın şiş yapıp gözlerime sokmaktaydı? Kör olmaktan korkmam, gözlerimi alabildiğine açmama sebep olmaktaydı. Gözlerim dolunay gibi yüzümde dururken, içimdeki kurt adamlar yüreğimi parçalamaktaydı. Gözlerim acılarımın giriş katıydı. Kadın göz kapaklarımı kırmaktaydı. Görüntüsü göz çukurlarıma dolmaktaydı.