Bazen en zor soruları çözersin de, en basit soruda hata yaparsın. İşte o hata hayatta yaptığın en büyük yanlışlık olur. Sen benim en büyük hatamsın, tıpkı en basit sorularda yaptığım gibi. Basit bir hesap hatasısın ey yar. Hayatın tırmandığım dağlarında, ayağıma kaydıran bir taşsın. Manzaramı bozansın, koca güzellikler içinde. Ektiğim tarlada, bir yaban otusun. Tüm emeklerimi boşa çıkaransın. Yüzümdeki ergenlik sivilcesisin. İz bırakmana izin vermediğimsin. Beynimdeki hastalıkları iyileştirmen için, her gece seni düşünürken, kılcal damarlarımda kanamasın artık. Zor problemler içinde, basit matemetiksel bir hatasın. İki kere iki dört eder dediğimsin. Sen, güz olduğumda, yapraklarımı ezensin. Yaz olduğumda, meyvelerimi çalansın. Bahar olduğumda, güllerimi derensin. Kış olduğumda, beyazlığımı kirletensin. Seninle beraber olmak hiç dört dörtlük bir mutluluk yaşatmaz bana ey sevgili. Her vakit, bana büyük bedeller ödeten, basit bir hatasın. Uykunun doruğundan, yatağa yüzüstü düşen kanlı bir kabussün. Gecenin bıçak çeken katilisin, gündüzün serseri bir saatisin. Ne karanlığının içinde bir yıldız olurum, ne aydınlığında bir ışık hüzmesi olurum. Karşında korkak bir gülüşüm. Mutlulumda, yürek kapılarına saplanan paslı bir bıçaksın. Yollarımın asfaltında kesik çizgilersin. Senin sevgin sollamalara hep açıktır ey yar. Hayatımdaki en büyük hatasın. Kazasız ve belasız atlattığımsın. İnsanlar arkalarına alır da sevdiklerini, sırtları yere gelmez. Sen arkamda değilsin; sırtımdasın hep. Bir yüksün sırtımda. Balkondan başıma düşen camsın, düşüncelerimi darmadağın eden. Alnımdan boşalan kansın, emeğimin sonucunda. Sevgiye, bir örümcek ağı örensin, tüm duygu kelebeklerimi öldürensin. Bir parçalanışın, yürek dağlayan haykırışısın. Sesi kurşun vızıldamasıyla katledensin. Tüm aydınlıkları emen arsız bir çocuksun. Bir türlü doymak bilmeyen yüreği canavar olansın. Sen küçük fırtınalar eşliğinde gelen, kasırgasın. Artçı sarsıntılardan sonra, bütün dünyamı alt üst eden bir depremsin. Sen hayatımın en büyük hatasısın. Küçük bir bakkalda, bana market faturası çıkaran hesapsız, kitapsız birisin. Sen bana büyük bedeller ödeten bir aşk pazarlamacısısın. Sen önce yüreğimi kaşıklayansın, hiçbir duygu bırakmak istemezcesine. Ardından yüreğimin en hassas noktalarına çatalını batıransın, duygularımı incitensin. Sonra kalbimi bıçak darbeleriyle parçalayansın. Bütün bunlara rağmen kibar görünecek kadar sahtekarsın. Kanım dudaklarına rengini katarken, başkalarına gülümseyensin. İşte asıl beni bu davranışınla öldürensin. Sen açgözlü ve doyumsuz gönüllü birisin. Senin aşkın, masa örtülerinden damlayan kandır. Ben ise senin sofranda tükenmiş bir bedenim. Dünyada bazı hataları yapman kaçınılmazdır. Hiç doğru bir cevap alamayacağın halde soru sormak zorundasın. Konuşmak zorundasın iş arkadaşınla ve onunla bir ortamı paylaşmak zorundasın. Sevmediğin halde sevmiş görünmelisin; hatta üzülmelisin acısına. Çapı düşük insanlardan mecburen, iyilik beklemek zorundasın. Şeker pancardan üretildiği halde, hatta bir patates kadar bile olamayacakları halde onlara şekerim demek zorundasın ve hep bu hataları yapmak zorundasın. Görmek zorundasın, duymak zorundasın, bunların hepsi hata. Sen de hayatımdaki en büyük hatasın.