Yanlýþ anlaþýlmalarý düzeltmek için, iletiþim kurmaya çalýþýyorum karþýdaki kiþiyle. Telefon etmek istiyorum. ona. Ya meþgul oluyor ya da çaðrýlarýma cevap vermiyor. Aradaki mesafe, söz anlamýnda kilometrelerce büyüyor. Yan yana hiç gelemediðimiz için, nerede ve nasýl yaþadýðýmý bilmiyor. Onun yaþamýný bildiðim için, telefonda konuþurken acýlarýný hissedebiliyorum. O ise, içinde bulunduðum hayata çok uzak. Asýl uzaklýk bundan kaynaklanýyor. Uzak mesafeli aþklar, yollarýn engeline takýlýyor. Kavuþamamak, belirsizliði bir sis gibi etrafa dolduruyor. Kurtuluþ, ya her þeyi býrakýp ona kaçmakta ya da sabretmekte. Ama hiçbir zaman tek kiþinin çabasýyla bir iliþki düzeltilemiyor. Bundan þu anlaþýlýyor: Seni seviyorum sözü yetmiyor. Karþýndaki kiþi seni hep yanýnda görmek istiyor. Mektuplar, mesajlar, kalýcý çözümler üretmiyor. Kiþide eksiklik duygusu varsa, noksanlýklarýný tamamlamak için elinden geleni yapýyor. Eksikliðini sevdiði kiþiyi ya telefonla arayarak ya da onun yanýna giderek, tamamlýyor. Fakat kiþide deðersizlik duygusu varsa, sorunu çözmek için daha fazla þeyler yapmak için çaba göstermiyor ve bir kýsýr döngünün içine giriyor. Yaþamak, yürekli olmayý gerektiriyor. Yüreklilikse, insanýn kendi gerçekleriyle yüzleþebilmesini gerektiriyor. Ýnsanýn içinde bulunduðu engelleri, eksikleri kabul etmemesi ya da o sýkýntýlar için bir çözüm üretmemesi, iki arasýndaki iliþkiþi çýkmaza sokuyor. Güçsüzlüðünü yaþayabilecek yürekliliðini gösterebiliyorsa, iliþkideki eksikler ve engeller kiþileri yýldýramýyor. Bir insan, iç dünyasýnda yýkýlmamýþsa, dýþ dünyada kolay kolay yýkýlmýyor. Ýç dünyasýnda güneþli havalar yaþayanlar, düþ dünyada kendine eninde sonunda bir kumsal buluyor.