Ey Tanrı'm! Otur kullarınla çay iç. Sen de ki ben yarattım. Onlar da desinler ki biz de sövdük, küfrettik, dövdük. Ey Tanrı'm gazan mübarek olsun. Her yanımda sensizliğin günahları var. Kullarında ise senden değil de, günahtan korkan kalp var. Şimdi anla ey Tanrı'm. Kulların ne seni sevmekte ne de beni. Eğer dersen ki beni zaten seven sevmiş. O zaman ben de derim ki gazan mübarek olsun ey Tanrı'm. Yüreğimde acının ve sitemin karmaşık halleri, yüzümde duygusal çizgiler yapar. Kulların ise halime acıyacağına daha da şevklenerek yüzümü tırmalar. Ey Tanrı'm kullarında ne tırnak da yaratmışsın helal sana. Onların parmak uçlarındaki kanlarımı görmez misin dua ederlerken sana. Ey Tanrı'm sen onların dualarını kabul et yine de. Bana ise lanetlerini yağdır. Bil ki yağdırdığın lanet yağmurlarının altında kapkara bir gülüm. Beyaz kelebeklerini göndersen de bana ne işe yarar. Bir kulun olduğunu hiç unutmamışken, kendimi unutturmaktasın bana. Karşında ateşten bir mektubum. Sana güzel cümleler yazmak ve ithaf etmek isterken, beni yakmaktasın. Bu yüzden sana ulaşmamakta sözlerim. Ağlamaktan da tükenmekte nefesim. Eğer çok hevesliysen, ateşler içinden kalmamdan, bir an önce at beni cehennemine. O cennetlik kulların da bayram etsin. Ey Tanrı'm gazan mübarek olsun. Beni yaratırken sevmişsindir mutlaka. Sonra beni neden cami önüne terk ettiğini bir türlü çözememişimdir. Ey Tanrı'm camileri kulların yaparken, avlularının terk edilenlerle dolup taşacağını kimse düşünmemiştir. Ey Tanrı'm camilerin içindekiler senindir, dışındakiler benim. Çünkü kapı dışarı edilenler anca birbirlerinden anlar. Ey Tanrı'm gazan mübarek olsun. Yorulmaktayım artık kendimle olan savaşta. Hiç olmasa kullarını çek cephelerimden. Bilirim onlar ucuz kahramanlıkları sever. Ben de onlar için biçilmiş kaftanım. Onların tüfeklerini şeytan değil sen doldurmaktasın ey Tanrı'm. Onlar da vurmaktalar beni. Ne güzel Tanrı'm ne güzel. Sen ulaşılmaz kalelerdesin. Bense kullarının tam içindeyim. Ey Tanrı'm iyi izle beni. Kullarının ayakları altında linç edilmekteyim.
Ey Tanrı'm sana koşmak ve sana yürümek nasıldır bilmem. Çünkü paçalarımda günahlarımın lekeleri var. Bir de en kötüsü yakama yapışan kulların var. Kendimi temize çıkarma niyetinde değilim ey Tanrı'm. Temiz bir kağıt bomboştur. Ben ise dopdoluyum. Kullarınla çay zevkini bırak da ey Tanrı'm, bir gazete gibi oku beni. Göreceksin o zaman sana ne haberlerim var.