..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Özgür insan, denizi daima seveceksin. -Baudelaire
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > sedat Yalçýn




22 Kasým 2014
Dostluk Üzerine  
sedat Yalçýn
Evet! Dostlarýmýzý seçeriz seçmesine, ama çoðu kez yanýlýrýz. Bir Hint atasözü þöyle der: “ Dostluk mantar yemeði gibidir. Zehirli veya zehirsiz olup olmadýðý ancak yendikten sonra belli olur. “ Gerçekten de öyle deðil midir? Gerçek dostu bulduðumuzu zannederiz, ama en büyük darbeyi de bu dostlarýmýzdan alýrýz. Çünkü bize ait tüm bilgileri bu gerçek dostumuza sunmuþuzdur. Artýk tüm kozlar onun elindedir. Ýstediði an ‘þah ve mat’ diyebilir. Sadece zamanlama meselesidir.


:AABD:

Dost deyince ne anlýyoruz? Çoðumuz dost ve arkadaþý ayný anlamda kullanýrýz. Birbirine çok yakýn bu iki kelime arasýnda önemli bir fark vardýr. Önce sözlük anlamlarýna bakalým: TDK Büyük Türkçe Sözlüðüne göre dost: ‘Sevilen, güvenilen, yakýn arkadaþ, gönüldaþ, iyi anlaþýlan kimse, düþman karþýtý.’ Arkadaþ: ‘ Birbirlerine karþý sevgi ve anlayýþ gösteren kimselerden her biri, bacanak, eþ, yâren, yoldaþ.’ olarak tanýmlanýr. Aradaki baþlýca fark ‘güven’ olgusudur. Hepimizin; iþ, okul, askerlik, mahalle arkadaþlarý vardýr. Birçok arkadaþýmýz olmasýna raðmen, dost kabul ettiklerimiz çok daha azdýr. Kiþiye göre deðiþmekle beraber, bu sayý, bir elin parmaklarýný geçmez sanýrým.

Dostluðun özelliklerine geçmeden önce, neden dosta ihtiyaç duyarýz sorusunu irdelemek yerinde olacaktýr sanýrým. Evet! Neden Dostumuz olmalýdýr? Dostsuz bir yaþam mümkün deðil midir? Yukarýda, dostu arkadaþtan ayýran en önemli özelliðinin ‘güven’ olduðunu ifade etmiþtik. Her bakýmdan güven duyabileceðimiz bir kiþidir dostumuz. Hangi açýlardan güven duyulmalýdýr? diye sorarsak; cevabý: “ Her açýdan!” olur sanýrým. Yani baþýmýz sýkýþtýðýnda, bizim yardýmýmýza koþacak bir tür sigortadýr dostumuz. Bunaldýðýmýz zaman bizi dinleyecek bir psikolog’ tur dostumuz… Þimdi içinizden ‘doðru’ dediðinizi duyar gibiyim. Hoþça vakit geçirebileceðim birçok arkadaþýmýz vardýr, ama zor durumda baþvurabileceðim çok az sayýda dosta sahibizdir.

Tam bir bencillik ve çýkar hesabý kokmaz mý bu tür bir anlayýþ? Bu kabulümüzle, o kiþileri, bir tür banka, bir sigorta acentesý, bir týp mensubu… yerine koymuþ olmuyor muyuz? Aslýnda, dostumuz denilen kiþiler için aþaðýlayýcý hususlar deðil midir tüm bunlar? Eðer yukarýda örnek verdiðimiz maddelere gereksinim duymazsak, dosta da gereksinimimiz olmaz demek deðil midir? Ýtiraz etmeden önce, objektif olarak düþünüm lütfen! Bizleri en çok yaralayan, dost kabul ettiklerimiz deðil midir? Þimdi hemen, ama onlar gerçek dost deðil denilecektir. Gerçek dostlarýmýzý nasýl belirleriz? Kimin gerçek dost olduðunu nasýl anlarýz? Anlayamayýz! Evet! Asla anlayamayýz. Çünkü gerçek dost diye biri yoktur. Zihnimizde yarattýðýmýz bir olgudur sadece. Bizler bu dünyaya geliþigüzel fýrlatýlýp atýlmýþ birer canlý örnekleriyiz. Ýsteðimiz dýþýnda geldik. Kimse bize sormadý, bu dünyada yaþamak istiyor musun diye? Yapayalnýzýz, korku içerisindeyiz. Kendimizi güvende hissedebileceðimiz bir ortama gereksinim duyarýz. Ýlâhi güç, bir nebze olsun bu ihtiyacýmýzý karþýlar gibi görünse de, bizler daha somut güçler arar dururuz. Ýlâhi güç, sanal bir limandýr zihnimiz için. Bu dünyada somut, elle tutulur bir güç olmalýdýr yaný baþýmýzda. Ýþte bu güç, gerçek dost dediðimiz kiþidir/kiþilerdir. Aslýnda zihnimizin yarattýðý sanal bir güven duygusudur bu da. Boþlukta asýlý gibiyizdir. Ayný uçak yolculuðuna benzer. Uçakta huzursuzdur. Ne kadar belli etmemeye çalýþýrsak çalýþalým, bu huzursuzluk içimizi kemirir durur. Bu hâlimiz, uçak yere ininceye kadar devam eder. Yere indiðimiz an rahatlarýz. Artýk havada asýlý deðilizdir, ayaklarýmýz saðlam bir yere basmaktadýr. Bilinçaltýmýz artýk güvende olduðumuzu fýsýldar. Ýþte! Bu dünya yaþamýmýz da ayný uçak yolculuðu gibidir. Doðumdan ölüme kadar süren bu yolculuk boyunca içimiz hiç rahat deðildir: Güvende hissetmez kendini. Güveneceði, tutunacaðý somut bir dal arayýþý içindedir.

Bir anlamda gerçek dost edinmek zorundayýzdýr. Zorla güzellik olmaz derlerse de biz oldurmaya çalýþýrýz. Ýnsanlarý karpuz seçer gibi seçmeye baþlarýz. Seçim kriterimiz de þudur: “Her þart ve durumda, maddi ve manevi olarak benim yanýmda olsun!” Seçimlerimizin büyük bir çoðunluðu doðru sonuç vermez. Deneme yanýlma yöntemi devrededir sürekli. Bu süreç ölünceye kadar devam eder gider. Ölümün kýyýsýnda, bu çabamýzýn boþuna olduðunu anlarýz. Dünyaya tek olarak geldiðimiz ve tek olarak da gideceðimiz durumu, somut bir gerçeklik olarak durur karþýmýzda. Daha önce bu fikri, duyardýk, okurduk, söylerdik, ama yürekten inanmazdýk bir türlü. Eþimiz, çocuklarýmýz, gerçek dostlarýmýz, malýmýz, mülkümüz… bizim can simitlerimizdi. Onlara sýký sýký sarýlmamýz, bizi sanki o dönülmez noktaya ulaþmamýzý engelleyecekti / geciktirecekti. Julian Barnes isimli düþünür ne güzel ifade ediyordu bu hâlimizi: “Ölmemiz gerektiðini biliyoruz, ama ölümsüz olduðumuzu düþünüyoruz.” Sürekli baþkalarýnýn ölümüne þahit oluyorduk. Dostlarýmýz bizim hayat yolculuðumuzda sadece refakatçi rolünü üstlenirler: Ayný hastane de yatarken gibi. Refakatçi, hastanede bizim her türlü iþlerimizi takip eder, bizim hoþça vakit geçirmemizi saðlar o kadar. Ameliyathanenin kapýsýnda bu iþlevi sona erer. Bu durumda gerçek dost dediklerimizi, bizim bir hizmetlimiz konumuna sokmuþ olmuyor muyuz? Ama olaya asla bu yönden bakmamaya çalýþýrýz. Gerçek dostluk budur der dururuz. Çýkar hesabý burada da devreye girmiþ gibi görünmüyor mu?

Evet! Dostlarýmýzý seçeriz seçmesine, ama çoðu kez yanýlýrýz. Bir Hint atasözü þöyle der: “ Dostluk mantar yemeði gibidir. Zehirli veya zehirsiz olup olmadýðý ancak yendikten sonra belli olur. “ Gerçekten de öyle deðil midir? Gerçek dostu bulduðumuzu zannederiz, ama en büyük darbeyi de bu dostlarýmýzdan alýrýz. Çünkü bize ait tüm bilgileri bu gerçek dostumuza sunmuþuzdur. Artýk tüm kozlar onun elindedir. Ýstediði an ‘þah ve mat’ diyebilir. Sadece zamanlama meselesidir. Zamanýnýn geldiðini hissettiði an, asla çekinmez; tüm gücüyle yüklenir. En büyük ihanetlerin, gerçek dostlar tarafýndan gerçekleþtirildiðini, tarih bize defalarca gösterir. Voltaire’de bunu ne kadar güzel ifade ediyor: “ Tanrým beni gerçek dostlarýma karþý koru, kendimi düþmanlarýma karþý korurum.” Bu tarz düþünen düþünürlerden biri olan E. Hubbert bu hususu daha veciz bir þekilde ifade ediyor: “Düþmanýn yoksa, dost bakýmýndan da ayný durumda olmalýsýnýz.”
Bizler, zor durumda yanýmýzda olmasýný istediðimiz kiþileri ‘ gerçek dost’ olarak nitelendiririz. Aslýnda gerçek dostlar, bizim baþarýlarýmýzla sevinen, bizim sevinçlerimizle coþan, hoþ anlarýmýzý bizimle birlikte kutlayan, bu sýrada asla ‘kýskançlýk’ hissetmeyen kiþilerdir. Paulo Coelho bu konuya þu muhteþem cümleleriyle yaklaþýyor: “ Ýyi þeyler olduðunda bizimle birlikte olanlar gerçek dostlarýmýzdýr. Bizimle birlikte seviniyor ve kazandýðýmýz zaferlerle mutlu oluyorlar. Yanlýþ dostlar sadece zor zamanlarda, üzgün, destekleyici yüzleriyle ortaya çýkýyorlar; aslýnda bizim acýlarýmýz, onlarýn mutsuz yaþamlarýnda bir anlamda teselli görevi görüyor.” Oscar Wild’ de ayný þeyleri söylüyor: “Dostun üzüntüsüne acý duyabilirsin. Bu kolaydýr, ama dostun baþarýsýna sempati duyabilmek saðlam bir karakter gerektirir.”
Dostlarýmýzýn üzüntüsüne katýlýr gibi görünürüz. Sadece yüzeyseldir bu görüntü. Yüreðimiz içten içe sevinir. Maskemizi kullanýrýz; ne de olsa gerçek dost deðil miyiz? Maddi veya manevi yardýmýmýzý esirgemeyiz; aslýnda göstermeliktir hepsi. Bu yardýmlarý yaparken veya yaptýktan sonra, bize borçlu olduðunu düþünmeden edemeyiz. Muhasebe defterimizin gelir-gider hanesine iþleriz. Çoðu kez bilinçsizcedir bu yaptýðýmýz, otomatiktir. Bilinç yüzeyine gelince utanýrýz bazen. Ama elimizde deðildir ki! Öyle veya böyle borç hanesini yüreðimizin bir köþesinde muhafaza ederiz. Oscar Wild’ýn dediði gibi: Dostun üzüntüsüne katlanmak kolaydýr. Asýl onun baþarýsýna katlanmak zordur.” Kýskançlýk içimizi kemirir de kemirir. Kendimizi kandýrmanýn hiçbir âlemi yok. Ýnsanoðlunun inanmak istediði þeyi, gerçek kabul etme gibi bir eðilimi vardýr. Saðlam karakterli gerçek dostlar bulmak olanaksýz gibidir. Bu nedenle ‘gerçek dost’, gerçekte yoktur. Sadece refakatçýlar vardýr yaþamýmýzda. Bu gerçeði kabullenirsek, hayal kýrýklýklarý yaþamamýþ oluruz. Arkadaþlarýmýz, dostlarýmýz olsun, ama tüm benliðimizle baðlanmayalým onlara.

Dosta sahip olma istememizin altýnda yatan ana neden, ihtiyaç duyduðumuz an, bu kiþilerden yararlanabilme imkâný olmasýdýr. Þu veya bu konuda baþýmýz sýkýþtýðý an, dostlarýmýzdan yardým görebileceðimiz fikri bize rahatlýk saðlar. Ancak unuttuðumuz çok önemli bir husus vardýr: O hususta özgürlüðümüzü kaybetmiþ olduðumuzdur. Evet! Özgür deðilizdir artýk. Dostumuza o konuda borçluyuzdur. Bu borç bizi sürekli rahatsýz eder durur. Dostumuzu her gördüðümüzde, adýný her duyduðumuzda bu borç aklýmýza takýlýr. Eski defterler gün yüzüne çýkarýlýr zihin tarafýndan. Ayný durum dostumuz için de geçerlidir. Dostumuz yaptýðý yardýmý asla unutmaz. Belli etmez ama, bir geri dönüþ beklemektedir. Asla gündeme getirilmez, ama karþýlýðýný beklemekten de kendini alýkoyamaz. “Büyük armaðan veren, büyük armaðan umar.” der bir düþünür. Yardým aslýnda hiç tanýmadýðýmýz kiþilere veya kurumlara yapýldýðý zaman gerçek yardým demektir. Ne yardým alan, ne yardým eden birbirlerini tanýmazlar ve de asla bir beklenti içerisine girmezler. Geri dönüþ asla aklýmýza bile gelmez.

Bu sözlerimin kolay kolay kabul görmeyeceðinin farkýndayým. Aksi durumda tüm düþünce sistemimizi deðiþtirmek zorunda kalacaðýz. Kolay deðildir! Hoþlanýlmaz bu durumdan. Ýnsanlar ayný düþüncede olduklarýný görünce mutluluk duyuyorlar ve bununla da övünüyorlar. Ancak aralarýna kendi düþünce sistemlerine uymayan biri çýkýp, farklý bir yaklaþým tarzý sergilediði zaman, hemen tepki veriyorlar. Daha da kötüsü, o kiþiyi zihinlerinde infaz ediyorlar. Ama infaz etmeden önce, salim kafayla, objektif düþünmeye çalýþmak, aklý ile övünen insanlýðýn, aklýna hürmet göstermesi demek deðil midir?

En büyük yaralarýn dostlarýmýzdan kaynaklandýðýný unutmamalýyýz. Bu nedenle gün olur lâzým olur diye, kiþileri seçip onlarý gerçek dost olarak tanýmlamak ne kadar doðrudur? Bu, bir anlamda dostlarýmýzý yeri geldiðinde kullanýlmak üzere bekletmek demek deðil midir? Bencillik, hýrs, kýskançlýk, insanoðlunun doðasýnda vardýr. Bunlar davranýþlara dönüþmese bile, zihnimizden geçmesi dahi yeterlidir. Ýnsanoðlunun doðasýna aykýrý davranmasýný bekleme gafletine düþüyoruz. Ne kadar safdillik! Olmayacak duaya âmin demek deðil midir bu tutumumuz?

Yazýmýza Voltaire’nin veciz bir cümlesiyle bitirmek istiyorum: “Üç gerçek dost vardýr: Yaþlý bir eþ, yaþlý bir köpek ve hazýr para.”
.





.Eleþtiriler & Yorumlar

:: .............
Gönderen: Kâmuran Esen / ,
12 Aralýk 2014
Saðlam bir kalem...Yazýnýn ayaklarý da yere saðlam yere basýyor....Sevgiyle.:)




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Alýþýlmýþýn Dýþýna Çýkmak
Kutlamalar Hakkýnda
Din ve Ahlâk Üzerine (Japon
Aðlamak
Altýn Diþ
Mektubu Bitirmek
Saygý
Karþýlaþtýrma/kýyaslama
Yoksula Yardým Etmek Mi, Yoksulluðu Ortadan Kaldýrmak mý?
Kendi Hapishanemiz

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Söz Gümüþse, Sükut Altýndýr.
Kamera ve Yönetim!
Sevgi Karþýlýksýzmýdýr?
Yapay Hayatlar
Bayram Ziyaretleri
Aynalar
Neden Saçmalarýz?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Beyaz Yalanlar,siyah Yalanlar,pembe Yalanlar... [Eleþtiri]


sedat Yalçýn kimdir?

Yazýlarýmda çevremizdeki insan manzaralarýný yansýtmaya çalýþtým. Aslýnda tüm amacým belki de kendi kendimi yeniden yaratabilmek,zihinsel de olsa dinginliðe eriþebilmek. Belki de hiç bir amacý yok. Sadece vakit geçirmek için belkide. Belki de yapmak isteyipte yapamadýðým yaþanmamýþ hayatýmý dile getiriyorum kimbilir. Bilemiyorum inanýn.

Etkilendiði Yazarlar:
J.Kriþhnamurti,A.schopenhauer,I.Yalom,H.Cibran,D.M.Ruiz.Ý.Arabi.Y.N.Öztürk


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © sedat Yalçýn, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.