..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takým þeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsýnýz. Ben ise bir takým þeyler düþlerim ve "Niye olmasýn?" diye sorarým. -George Bernard Shaw
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > ihsan alaittin bilgen




20 Mart 2005
Botlar  
Koðuþ kapýsýna gecenin onunda çaðrýldýðýmda olaðanüstü bir þeyler olduðunu hissettim. Bu ayazda dengim elime tutuþturulup kapý dýþarý edilmekte vardý.

ihsan alaittin bilgen


Boþluksuz yan yana sýralanmýþ ranzalarýmýzda üretme çiftliðindeki kafeslerine sýkýþtýrýlmýþ körpe piliçler gibiyiz. Tepemizdeki ampul gece gündüz yanýyor. Bize özel hazýrlanmýþ yemlerle besleniyoruz. Kireç taþý ihtiyacýmýzý bile düþünüyorlar. Gerçi mercimeðin içinde vermeseler daha iyi olur; ama olsun. Düþünmeleri yeter. Bizim için: “Kesmeyip de, besleyelim mi?”, deseler yeri.


:CJCB:
… … …

Koðuþ kapýsýna gecenin onunda çaðrýldýðýmda olaðanüstü bir þeyler olduðunu hissettim. Bu ayazda dengim elime tutuþturulup kapý dýþarý edilmekte vardý. Neyse ki deðilmiþ! Aylar öncesinden istediðim botlarým gelmiþ.
Koðuþ temsilcisi, kapýya vardýðýmda sordu:
“Senin ayakkabýlarýn numarasý kaçtý?”
“Kýrk bir.”, dedim.
Soruþturmayý derinleþtirdi:
“ Nasýl bir þeydi?”
Ýlk soruya doðru cevap vermenin gevþekliði ile dilim çözüldü:
“Ýçi tüylü, kalýn tabanlý bir bot olmalý.”
“Ýyi.” dedi.
Birazdan elinde torbalarla içeri girdi:
“Bu senin.”
Önüme çizmeden kýsa bottan uzun, içi tüylü, ucu sivri, yumurta topuk siyah bir ayakkabý býraktý.
Ayaðýma geçirdim. Dýþarý özlemiyle dýþardan gelen herþeye ilgi duyan arkadaþlarým etrafýmý sardý.
“Güle güle kullan” derken ayakkabýlarýma dikdikleri gözlerini kaldýrdýklarýnda bakýþlarýmýz çakýþýyordu.
Söðüt dalý ayakkabýnýn, içine yuva yapmýþ manda yavrusu ayaklarýmý, gözlerindeki gülücüklerden okudum.
Öyle bir baþka hal verdi ki bana bu botlar. Bu botlarla varýp, eve gelsem, botlarýmý
yadýrgar; baðasýna çekilmiþ göbeðimi, çökmüþ avurtlarýmý, çukurlarýna kaçmýþ gözlerimi
yadýrgamazsýnýz.
Bu arada koðuþ temsilcisi, bir çift ayakkabý da Planya’ya verdi. Bin çift ayakkabý içinde bunlardan hangisi senin deseler bir an tereddüt etmeden Planya’ya verilen ayakkabýlarý gösterip:
“Aha budur.” , derim.
O kadar, bana benziyorlar ki. Rahat kesim, tembel iþi yandan fermuarlý, içi kýsacýk tüylerle kaplý, tabanlarý kauçuk - yüzüm gibi yumuþacýk-, taba rengi bir çift seyyar tandýr.

Botlarý zor zahmet ayaðýmdan sýyýrýp ranzama uzandým. Adnan geliyordu. Ranzasýna týrmanýrken kemiklerinin çýkardýðý bakýmsýz kapý menteþesi gibi seslerden onun geldiðini ne zaman olsa anlarým. Ýkimizin de yataðý karþýlýklý sýralanmýþ üç katlý ranza katarlarýnýn orta katýnda. Katarlar arasýnda iki kiþinin sýrtlarý sürtünerek geçebilecekleri kadar boþluk var yok. Yataðýmýza gemi penceresinden kamaraya girer gibi giriyoruz: Önce ayaklarýmýzý, sonra bedenimizi ranza boþluðundan içeri kaydýrýveriyoruz. Boþluksuz yan yana sýralanmýþ ranzalarýmýzda üretme çiftliðindeki kafeslerine sýkýþtýrýlmýþ körpe piliçler gibiyiz. Tepemizdeki ampul gece gündüz yanýyor. Bize özel hazýrlanmýþ yemlerle besleniyoruz. Kireç taþý ihtiyacýmýzý bile düþünüyorlar. Gerçi mercimeðin içinde vermeseler daha iyi olur; ama olsun. Düþünmeleri yeter. Bizim için: “Kesmeyip de, besleyelim mi?”, deseler yeri.

Kafamý ranza demirlerinin arasýndan uzattým. Apartman boþluðuna açýlan mutfak penceresinden sohbet eden hanýmlar gibi sohbete daldýk. Ayakkabýlarýn geldiðini duyduðunda kendi ayakkabýlarý da gelmiþ sanmýþ. Geçen sonbahar eve mektup yazmýþ. Ýstediði ayakkabýlar bir hafta geç gelmiþ. “Ayakkabý kabul” süresi geçtiðinden almamýþlar. Yazlýk ayakkabýlarý almaya baþladýklarýnda da ayakkabýlarýný kýþlýk diye kabul etmemiþler. Lafý uzatmayým bizimkisi hacýyolu gözler gibi ayakkabý yolu gözlüyormuþ.
Koðuþ temsilcisi, “Ayakkabýlar bitti Adnan”, demiþ. Ýdarede bir kaç ayakkabý daha varmýþ. Güvenlik kontrolünü bitirdiklerinde vereceklermiþ. Kim bilir? Kýsmetse bir baþka bahara... Yemek, tuvalet, havalandýrma saatleri dýþýnda ranzasýndan inmemesi; kapýsý açýlmadýk siftahsýz esnaf hali yataðýnda oturup durmasý, romatizmalarýný azdýrmamak içinmiþ.

Bir haftadýr sayemde sohbet konularý bir yenilendi ki sormayýn. Kimi: “Yanlýþ davadan yargýlanýyor olmayasýn. Toplu kaçakçýlýk sanýklarý karþý koðuþta.”, diyor. Kimi: “ Sen ne yapýyorsun kardeþim, Allahýný seversen, apartman topuk çizmelerinden düþüp bir yerini kýracaksýn, þunun þurasýnda çýkmana ne kaldý”, diyor. Sizin anlayacaðýnýz merkezinde oturduðum bir þamatadýr sürüp gidiyor. Ama benim kafam fena takýldý taba rengi botlara.

Sonunda dayanamadým sordum Planya’ya. Planya dediðim bizim oradan. Bir yazboyu koðuþtakilere Antep iþi ezme diye çürük domateslerden yaptýðýmýz salatalarý birlikte yutturduðumuz arkadaþ.
Planya :
“Yorum, bana gardaþým içi tüylü, kýsa konçlu, kýrk bir numara, yedi yüz binlik bir ayakkabý dediydi. Bende bu paraya alýnsa, alýnsa bu botlar alýnýr; dedim. Aldým. Bak seninkinin koncu benimkine göre üç parmak uzun.” Diyerek özde ve biçimde benim tarafýmdan çürütülmesi imkansýz bir savla taba rengi botlarýn kendisine ait olduðuna dair katý bir savunma yaptý.

Bir hafta sonra Adnan’ýn ayakkabýlarý geldi. Bu arada söylemeyi unuttum giymesi için ayakkabýlarýmý ona vermiþtim. Ayakkabýlarýmý iade etti. Ýþ düzeldi mi? Nerede?
Adnan’ýnkilerin de içi tüylü. Bot desem bot deðil ayakkabý desem ayakkabý deðil. Babamýn namaz terliði gibi bir þey… Bunca zaman yolunu gözlediði ayakkabýlarý onun da pek gözü tutmamýþ olacak ki: Evirip, çevirirken tabanýna yazýlmýþ Planya’nýn ismini bulmuþ.
Planya’ya birlikte gittik. O da:
“He yorum”, dedi. “Bunlar gardaþýmýn tarifine daha çok uyor.”
Her ne kadar kardeþinin ödediðini söylediði yedi yüz bin lirayla bu terlik ayakkabý arasý nesne yerine; tüylü koltuk, elden düþme manda kasa bir Mercedes almasý, akla daha yakýn geliyorsa da, haklý. Son gelen, tarife daha çok uyuyor. Neden derseniz? Konçlarý daha kýsa. Planya ayakkabýlarýna kavuþtu.

Gözümü diktiðim botlar þimdi Adnan’ýn ayaklarýnda. Birden söyleyip yüreðine indirmedim. Bir yýldýr yolunu gözlediði, botlarýn benim olabileceðini, alýþtýra, alýþtýra, söylemeye çalýþtým. Benim, elime tutuþturulan sivri burun, yumurta topuk botlarýn, benim gibi; iri yarý, kaba saba birinden çok onun gibi zayýf ve zarif birine yakýþacaðý çok açýktý. ‘Bidayette’ söyleyeceði sözlerin savcýlýk soruþturmasý ‘bilahare’ hakkýnda delil olarak kullanacaðýnýn farkýndaydý. Polis sorgusundaymýþ gibi aðzýný býçak açmýyordu. Ayaklarýna cuk oturacaðýndan emin olduðum ayaðýmdaki karafatma botlarýn; giydiði siyah kadife pantolonun altýnda, gözüme kestirdiðim taba botlar gibi sýrýtmayacaðý; yakýþacaðý gün gibi ortadaydý. Ýddiamý desteklemek için dava dosyamýzdaki delillerden çok daha güçlü deliller sunmuþtum! Bu denli somut delillerle yargýlanmayý beklemiyordu. Boynunu büktü:
“Desene, vuslata ermek bir baþka bahara kaldý”, dedi.
Bu arada Planya yanýmýza gelmiþti:
“Yaho hemþerim, bu gelen benim ayakkabýnýn kýlýfý olmasýn. Öðle ya belki de benimkisi namaz meshi gibi bir þeydi de, içi gitti, kýlýfý galdý. Ben, eyisi mi, eve mektup yazýp iþin aslýný astarýný öðrenicim.”
Doðru söze ne denir. Üçümüz de mektup yazmaya karar verdik.
Ayakkabýlarý koðuþ televizyonunun altýndaki rafa koyduk. Hangi ayakkabýnýn kime ait
olduðuna dair arkadaþlar kendi aralarýnda müþterek bahis düzenledi. Ben de taba botlara, üç haftalýk üç yumurta istihkakýmý; bire üç koydum.

Anacýðým,

Yerim ve mektup saatim bitti. Birazdan kalemleri toplamaya gelirler.
Acele tarafýndan cevap yazýn. Bu iþ beni fena sardý. Rüyalarýmda konç boylarý farklý, türlü renklerde, farklý boylarda topuklarý olan botlardan; altý kamyon lastiði gibi kalýn, üstü pütürlü asker postallarýna varana dek hepsinin de içi tüylü bin bir çeþit bot görmeye baþladým.

Umarým mektubumun giderken, cevabýnýz gelirken bir yerlere takýlmaz; ellerimize ulaþýr da, buralarda bot yoluna aklýmý oynatmam.

Selamlar.

Sizi seven oðlunuz.

1984 / Konca.


     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü
Dýþardakiler
Aynan Benim...
Þeytanmerdiveni
Pijamalarýn Yok Mu?
Homa Kuþu'nun Seçimi
Gece
Bildik Bir Öykü
Yitik Bir Cumartesi Gecesi
Havlu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sýr'ýn Merkezine Seyahat [Roman]
Kutu Kutu Pense Kýsmetim Neyse [Deneme]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.