..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gerilim > ihsan alaittin bilgen




4 Haziran 2007
Yitik Bir Cumartesi Gecesi  
Aþçýbaþýnýn dediði gibi:’’iyisi haftayý, kötüsü haftalýðý kurtaran cumartesi gecelerinden,’’ biriydi.

ihsan alaittin bilgen


Bir cumartesi gecesi...


:BDGC:
Yitik Bir Cumartesi Gecesi



Aþçýbaþýnýn dediði gibi:’’Ýyisi haftayý, kötüsü haftalýðý kurtaran cumartesi gecelerinden,’’ biriydi. Pencere önündeki masaya az önce iki genç kýz oturmuþtu. Birilerini bekler gibiydiler, gözlerini restoran önündeki park yerine dikmiþlerdi. Kýsa boylu olaný uzun saplý spor çantasýný taktýðý sandalyesini duvara yanaþtýrmýþ; kýrmýzý üstlüðünü çantanýn üstüne atmýþtý. Ýç gýcýklayýcý görüntülere nazýr çevre masalar henüz boþtu.
     
Yüksek bankonun arkasýnda oturan restoran sahibi onlarýn içeriye girmesiyle keyiflenmiþti. Gece servisinin yüzlerini ilk kez gördüðü müþterilerle baþlamasýný o gece iþlerin iyi gideceðine yorardý. Mal sahibi, birikmiþ kiralarý ödemesi ya da dükkânýný boþaltmasý için bir ay süre vermiþti. Ýþler iyi giderse, çalýþanlarýn haftalýðýný, toptancýnýn alacaðýný, vergiyi, elektrik faturasýný ödenmezse bu parayý bir ayda kýtý kýtýna ancak toparlayabilirdi. Bunlarýn hiçbirini yapamýyacaðýný O, da biliyordu. Bunca yýlýn emeðini hüzünlü mü, boþ gözlerle mi taramasý gerektiðini kestiremiyordu.

Genç kýzlar, mönüye üstünkörü bakmýþ, margarita pizza ýsmarlamýþlardý. Erol Bey, ki restoranýn tek garsonudur, salata, sarýmsaklý ekmek isteyip istemediklerini, ardýndan ne içeceklerini sormuþ, üzülerek iki kiþiye tek içecek sipariþi almakla yetinmek zorunda kalmýþtý.
     
Daha masalardan sipariþ alýnýrken kaç para býrakacaklarýnýn hesabýný yapan restoran sahibinin hüznü daha bir iç paralayýcý olmuþtu. Ortada ikinci bir masa yoktu. Bahçe ýþýklarýný yakmasý için garsona iþaret etti. Caddeye içerlek duran restoranýn ýþýklarý bahçedeki erguvan aðacýný aydýnlattý. Erguvanlarýn coþtuðu aylardan mayýstý.
     
Erol Beyin, incecik bedeni, upuzun kollarý, kemikli kocaman elleri vardý. Çökük avurtlarýnýn yarý aralýk býraktýðý aðzýndan iri diþleri görünüyordu. Kuver dolabýnýn kenarýna kolunu dayamýþ, erguvan aðacýnýn morluklarýna dalmýþ, yuvarlanýp gittiði yaþam yumaðýný tel tel ayýrýyordu.
Bu gece, servis tepsisinde fazladan bir de hüzün taþýyacaktý. Üç yýllýk evliliði süresince iki kez evi terk eden karýsý son ihtarý çekmiþti. Ya adam gibi eve para býrakýr ya da emekli maaþý yüzsuyuna hürmeten birlikte yaþadýklarý annesiyle onu baþbaþa býrakýp, giderdi.
Karýsý, bir tekstil atölyenin ön muhasebesini tutuyor, telefonlarýna bakýyordu. ''Üst baþa para harcamadýktan sonra bir sýkýmlýk canýný nasýl olsa doyururdu. Birþeylerin deðiþeceðini umarak yaþadýðý yýllarý, bir gün gelir satýlýr umuduyla tozlu depolara yýðýlmýþ defolu çamaþýrlar gibi üst üste yýðmaya niyetli deðildi. Ortada çoluk çocuk yokken ayrýlmak en iyisi idi.''
Erol Bey orta halli, doðma büyüme Ýstanbullu bir ailenin, tek çocuðuydu. Hani þu bahçeli, teraslý ahþap evlerinden, avuçiçi balkonlu apartman dairelerine taþýnmýþ olsalar da yaz akþamý rakýlarýndan da onurlarýndan da vazgeçmeyen ailelerden. Garsonluk en son düþüneceði iþti. Ancak ölen babanýn ardýndan hastalanan annesi, genç yaþta dýþarlýklý bir kýzla evlenmesi onu ne iþ olsa yaparým kývamýna getirmiþti.
Bazen çalýþtýðý iþyerine Fenerbahçe Lisesinden arkadaþlarýnýn geldiði oluyordu. Basket takýmlarýnýn pivotunun masalarýna servis yapmasý onlarý hüzünlendiriyor... Konuþtukça hüzün çayýrýnda ‘neydi o günler geyiði’ otlamaya baþlýyordu. Söz dönüp dolaþýp basketbol koçlarý Ateþ Hocanýn, merdiven baþýnda uzun saçlý öðrencilerin saçlarýný bahçe makasýyla budamasýna, iri tokalý, geniþ kemerlerini bellerinden çýkarýp; kafaderilerinde parlatmasýna dek geliyordu.
Aþçýbaþýna bir ince hamur orta boy margarita rica edeceðim derken, Patronunun duyabileceði þekilde ilave etmiþti:
‘’Þimdilik bir kola istiyorlar.’’
     
Aþçýbaþý, çok þeyimdeydi havasýnda yamaðýna seslendi:
’’Ýnce orta, hamur kes.’’
Unlayýp oklavayla incelttiði hamuru elleri arasýnda tokatlayarak açtý, tabanýný deldiði hamura domates sosunu yaydý, peynirini serdi, fýrýna sürdü. Servis camýndan patronuna:
''Sen iþten haber ver, yeter ki pizza istesinler der’’ gibi baktý.
     
Restoran sahibi, bu bakýþlarý çok iyi tanýyordu. O günlerde gelecek dercesine Aþçýbaþýna baktý.
     
Erol Bey, kýrmýzýbiberli, kekikli zeytinyaðýný götürdüðünde masadakilerin iðneli beþiðe oturmuþ halleri geçmemiþti. Böylelerini iyi tanýrdý. Sandelyelerine iyreti otururlar, ceplerindeki parayla ödeyecekleri paranýn hesabýný yapmaktan ne yediklerinin ne içtiklerinin tadýna varýrlardý. Bazen bir anda hesaplarýný ödeyecek biriyle çabucak arkadaþ oluverirlerdi. Dükkânýn özene bezene yapýlmýþ sokak içi Ýtalyan lokantalarýný andýrýr kýrmýzý-beyaz-yeþil aðýrlýklý dekorasyonuna bile baktýklarý yoktu. Kapýya yanaþacak bir arabayý gözlüyor gibiydiler.
     
Sandalyesinýn arkalýðýna taktýðý spor çantayý düzelten kýz, tepesinde dikilen garsona inat, düþük belli pantolonunun, açýkta býraktýðý gamzeleri, bluzunun ucunu çekiþtirerek örtü:
''Nereden anladýn bizi izlediklerini’’, dedi.
En etkin silahlarý camgöbeði rengi bluzunun ardýnda bire beþ var pozisyonunda duran arkadaþý:
''Aptallýk etme kýzým. Bizi arabasýna atan oðlanýn evinden çýktýðýmýzda ayný araba kapýdaydý.’’
     
Kapýdan giren, sakallý adamýn yüzünde sahte bir þirinlik maskesi asýlýydý.

Anatomi atlasýný örtmeye çalýþan kýz, arkadaþýna:
''Ýzlemiþler.''
Sakalý adam, bankonun önünde durdu, en havalý üniformaya beþ basar halli, telsizini bankonun üstüne oturttu:
''Fýrýn yanýyor mu?''
Yandýðýný biliyorum der gibi sormuþtu. Beleþ pizza istemeden önce bu soruyu sormasý gerektiðini dün gece öðrenmiþti.
Erol Bey, böyle sevimsiz anlarda her keresinde yaptýðý gibi yine mutfaða kaçmýþtý. Üniformasýz da olsa üniformalý halli dolaþan sivil, dün gece geç saatlerde ‘‘fýrýn kapalý’’, denerek savuþturulduðu unutmamýþtý. Bu keresinde pizzayý kapacakmýþ gibi görünüyordu.
‘‘Ýki kiþiyiz’’, dedi.
     
Servis saati baþlamasýna karþýn henüz ortada margaritacý masadan baþka masa olmadýðý için keyifsiz olan restoran sahibi, mutfak kapýsýný araladý, aþçýbaþýna:
‘‘Orta boy natürel bir pizza at’’, dedi.
Buradaki natürel tanýmý pizzanýn dünden kalma hamurla, üzerinde aþçýbaþýnýn elinin yaðýndan baþka bir çeþni olmadan yapýlacaðý anlamýna geliyordu.
Camgöbeði bluzlu :
‘‘Pizza almaya gelmiþ,’’ dedi.
Kendi söylediðine kendi inanmamýþ, tedirginliði artmýþtý. Daha rahat görünmeye çalýþan arkadaþý da tedirgin olmaya baþlamýþtý.

Erol Bey, mevcut durumla ilgi psiko-sosyal yorumunu Aþçýbaþýna aktardý:
‘‘Dün gece yemleseydik, servis saatinde dükkâna dalýp müþteriyi tedirgin etmezlerdi.’’
Sivil:‘‘Biz dýþarýda, arabada bekliyoruz,’’ dedi çýkarken.

Masadakiler alelacele hesabý ödeyip, kalktýlar. Erol Bey, kasa fiþi ve paraüstünü sýkýþtýrdýðý deri kaplý adisyon defterini masadan alacaðý sýrada restoranýn, iki yanýndan iri beyaz taç yapraklý kocaman tepelikli margaritalar fýþkýran beton yolunda çocuklu bir aile belirdi. Küçük çocuklarý olan müþterilerden pek hazetmezdi. Kirlenen masa örtüleri, servis sýrasýnda fazladan istekler, bolca harcanan peçeteler, kýrýlan porselen kül tablalarý, tuzluklar, hesap defterinin arasýna býrakýlan üç beþ bozukluk demekti, çocuklu aileler.     
Çocuklu ailenin ardýndan margaritalarla süslü yolun baþýnda beliren yaþlý karý kocanýn yiyecekleri belliydi. Orta boy iyi piþmiþ margarita ve ayran.
     
Ýlk gelen ailenin sipariþlerini götürürken sandalyenin arkasýna asýlý çantayý fark etti.
Servis sonrasý çantayý patronunun orda ki bankonun yanýna býraktý.
‘’Demin ki genç bayanlar unutmuþ,’’ dedi.
Patronu zihinden al ver hesaplarý yapýyordu çantayla ilgilenmedi.
Sipariþ telefonlarý da çalmýyordu. Ýþ umduðundan daha kötü gidiyordu. Sýkýntýdan bankoya býrakýlan çantayý aldý. Çantanýn önündeki cebine elini daldýrdý. Bir kredi kartý hesap özeti çýktý cepten. Hesap özetinin üzeride yakýn bir adres yazýyordu. Harcama kalemleri arasýnda pahalý giyim maðazalarý, eðlence yerleri aðýrlýktaydý. Ýþyerini kurduðundan beri eþiyle birlikte bir yerlere gidip baþbaþa yemek yememiþlerdi... Ýþlerin yoðun olmadýðý geceler kendi restoranlarýnda, servis alýndýkça otura kalka yemek yedikleri oluyordu.
     
Adres yakýnca sayýlacak bir yerdeydi. Çevredeki olasý müþteri adaylarýný hoþ tutmak gerekirdi. Motosikletli servis elemanýný çaðýrdý:
''Þu adrese bir bak,’’ dedi. Bu gün buraya gelmiþler mi? Baþka bir þey söylemene gerek yok. Unutulduðundan bahsetmediði çantayý servis elemanýyla yollamak istememiþti. Sahibine elden teslim etmek en doðruydu.

Oysa servis elemaný unutulan çantadan çoktan haberdar olmuþtu. Erol Beyin, aðzýnda bakla ýslanmazdý. Servis olmadýðý için huzursuz olan eleman yüklüce bir bahis umuduyla baktý patronunun uzattýðý hesap özetine.
Tam çýkacaðý sýra sipariþ telefonu çaldý. Patronu bankonun oradan dur iþareti yaptý. Bir büyük boy pizza sipariþi almýþtý. Sipariþi götürdükten sonra unutulan çanta için verdiði adrese uðrardý.
Çýkan pizzayý kapan motosikletli eleman, hýzla motosikletine atladý.

Yere düþen adisyonu alýrken gözü yerdeki kýrmýzý çantaya iliþti. Çantayý yerden aldý. Büzgülü aðzýný açtý. Çantanýn içinde kapalý bir cep telefonu, anahtarlýk, pahalý tarafýndan bir kol saati ve aðzýna dek para doluydu. Paranýn sýcaklýðý yüzüne vurdu. Ýçinde bu kadar para, deðerli eþyalar olan çantanýn ucuz yollu orospularýnýn elinde ne iþi vardý.
Böyle bir pahalý semtte oturacak halleri yoktu. Çantayý çalmýþ olduklarýný; sivil polisi görünce telaþlanýp; býrakýp gitmiþ olabileceklerini düþündü. Hiç gereði yokken kendi elleriyle bir serveti sahibine iade etmeye uðraþýyordu. Telefona sarýldý. Servis elemaný telefona cevap vermiyordu.
Hýzýr gibi imdadýna yetiþmiþ olacaktý o paralar. Ýyi de yanýna koyarlar mýydý? Kaptýrýrlar mýydý?
           
Kapýsý çalýndýðýnda o garip sersemliði üzerinden atamamýþtý. Baþýnýn içini karýncalar talan etmiþ gibiydi. Daldýðý derin uykudan az önce uyanmýþtý.
Gözetleme deliðinden baktý. Kapýda duran pizza servis elemanýna bir anlam veremedi. Yanlýþ adrese gelmiþ olmalýydý. Kapýyý açtýðýnda:
''Sipariþimiz yoktu’’, dedi.
Servis elemaný þirin görünmeye çalýþarak:
''Biliyorum efendim,’’ dedi. “Bugün sizlerden restoranýmýza gelen oldu mu?”
Ýçinde umut güvercinleri kanat çýrptý. Servis elemanýna telefon komidinin çekmecesinden buluverdiði üç beþ bozukluðu verdi. Alelacele üzerine bir þeyler geçirdi.

‘Sivrisinek halli’ garsonun selamýný belli belirsiz aldý. Birkaç gece eve dönerken uðrayýp pizza almýþlýðý vardý. Bankoya yanaþtý. Kasadaki adam yapýþmýþ bir yüz ifadesiyle hoþ geldiniz dedi.
- Sizden bir arkadaþ uðradý. Sanýyorum bir þeyler unutulmuþ. Ahu Haným uðramýþ olabilir.
- Ahu Hanýmý tanýmaz mýyýz? Maalesef uðramadýlar. Önemsiz bir þey efendim, akþamüstü yemek yiyen iki haným bir çanta unutmuþlar, içinde hesap ekstreniz çýktý.
Gözü sýrt çantasýný aradý.Harcamalarýný O, ödese de sosyal yaþamýnýn röntgenini çeksin istemiyordu. Elbette yaþamýnda bulutlanmýþ noktalar olacaktý.
Kýrmýzý sýrt çantasýnýn bankonun üstüne konurken çýkardýðý þýngýrtýlý sesle irkildi, çanta boþtu. Yanýlmadýðýný çantanýn büzgülü kordonunu açtýðýnda anladý. Çantada kapalý duran cep telefonu ve evdeki kasa anahtarýnýn da takýlý olduðu anahtarlýktan baþka bir þey yoktu.
Restoran sahibinin, çantayý teslim etmekle içindekileri teslim etmenin ayný þey olmadýðýný anlamasý için yazarkasa çekmecesinin açýlýrken çýkardýðý týnlamalarý umduðu kadar duymamýþ olmasý ve Erol Beyin yemek molasý için mutfak girmesi yetmiþti.
Çapkýn cazgýr ortada bir gariplik olduðunun farkýndaydý. Emin olmadan kokusu sevgilisinin burnuna gidecek hýrsýzlýk hikayesini ortaya sermek istemiyordu. Paralarý kýzlarýn baþka bir çantaya koyup gitmiþ olabileceðini de düþünmüyor deðildi. Çoktan telefonla aramýþ olmalýydý. Çantanýn içindeki telefonu açar açmaz telefonun çalmaya baþladý. Ýt, çomak boþuna birlikte anýlmamýþtý. Telefonunu çaldýran oydu.
- Nerdesin Dellocuk ?
- Akþam için bir þeyler alýyorum.
- Kýyamam sana. Boþ ver dýþarýda yeriz.
Telefonu kýsa kesmeðe çalýþýyordu. En cezbedici silahýna davrandý.
- Baþbaþa olalým istemiþtim caným. Kaç gibi evde olursun?
- Onu bulmadan olurum evde. Kusura bakma biliyorsun bu ara ofiste iþler yoðun.
     
******

Comaðý anýmsamasýna neden olan sevgilisi, bir zamanlar yaþlý zengin erkeklerin uðruna harcadýðý paralarla yükünü tutmuþtu. Þimdi sanat dünyasýndan elini ayaðýný çekmiþ, bir zamanlar tecavüz sahneleri çektikleri ormanlýk alanlarýn içine kurulan tek katlý bahçeli villalarýn pazarlamasýný yapan bir emlak ofisi açmýþtý. Filmlerýnde onu kötü emellerine alet etmeye çalýþan müzmin tecavüzcüsüyle birlikte çalýþýyordu. Villalarýný pazarladýklarý mütahit de yýllarca paralarýný almak için peþinden koþturup durduklarý eski bir film yapýmcýydý. Kýsacasý eskiden tecavüz sahnesi çektikleri ormanlýk alanýn hep birlikte hakkýndan geliyorlardý.
Ýlerlemiþ yaþýna karþýn girdiði her ortamda kendine bakýlsýn isterdi. Hakcasý bunu becermesini de biliyordu. Bir yaþtan sonra kendine baktýrmanýn en kestirme yolunun koluna girip dolaþacaðý genç erkekler olacaðýný kestireli yýllar olmuþtu. Birlikte yaþadýðý genci seviyor muydu? Þimdiye dek kimi sevmiþti ki. Dümen kendi elinde olduktan sonra girdiði hiçbir iliþkiden zarar görmemiþti. Dümende durmakta öðle kolay olmuyordu. Telefona uzandý.
- Zeliþ aramadýnýz. Temiz mi onu söyle.
- ……
- Demek öðle. Gerisini anlatmana gerek yok. Ýþin devamýn getirseydiniz bari.
- ……
- Ýyi o zaman. Ben uðrar emaneti alýrým.
- ……
- Ne demek býrakmak zorunda kaldýk. Siz kafayý mý yediniz. Polis ne yapacak size. Nereye býraktýnýz onu söyleyin .
- …….
- Bizim evin ordaki mi ? Çabuk dönün ben de geliyorum oraya.

Kýzlarýn geri döneceklerini ummak iþine geldi. Çantayý aldý, bir kahve söyledi, cam kenarýndaki masaya oturdu.
Erol Bey, çantanýn yükünün hafiflediðinin farkýndaydý. Kahveyi masaya býrakýrken:
''Döneceklerdir beyfendi'', dedi.

Margeritalarla süslü yoldan ilerlerken onu gördüðünden yerinden kalkýp kalkmamakta tereddüt etti. Gereðinden fazla aydýnlatýlmýþ masasýnda otururken kendisini görmemiþ olmamasý olasý deðildi. Gözgöze gelmiþlerdi. Kapýya koþturan garsonun ardýndan kapýya yöneldi. Hiçbir þey olmamýþ gibi öpüþtüler. Ne büyük tesadüftü.
''Baþbaþa tv karþýsýnda yenecek bir yemek için O da pizza sipariþ vermeyi düþünmüþtü.''
''Kahvem bitti kalkalým'', dediðinde içini titreten bir öneriyle karþýlaþtý. Þimdi eve kapanacak ne vardý. Bahçedeki erguvan aðacýna karþý pizza yemek keyifli olacaktý. Hem arada bir böyle sýradan yerlerde yemek hoþ oluyordu.
Restoran sahibi, bu ummadýk müþterilere sevinmesi mi üzülmesi mi gerekiyordu kestiremiyordu. Durumdan vazife çýkarmak Erol Bey’e düþtü. Bu olagandýþý masadan en pahalýsýndan bir þarap, büyük boy deniz mahsulleri pizzasý salata sipariþi almýþtý. Kimlerin geldiðini söyleyip Aþçýbaþýna, sipariþini ballandýra ballandýra verdi. Sipariþi özenle hazýrlamayý kuran Aþçýbaþý, servis penceresinin aralýðýndan ‘tapýlacak kadýna’ baktý. Aralanmýþ dekolyesiyle dünyaya yanbakan göyüslerini masaya bir servis tepsisi gibi uzatmýþ oturuyordu. Ýyi ki bugün chees kek yapmýþtý. Çikolata sosunu ateþte diriltmek gerekti.
     
Tersliðin sabahtan beri peþini býrakmadýðýný düþünüyordu. Yataktan kalktýðýnda yýlýn her ayýna neredeyse eþit daðýlmýþ kutlama günlerinden biri olduðunu anlamýþtý. ‘Ahuþu’ onu kaldýrmaya kýyamamýþ, giderken baþucuna bir tomar para býrakmýþtý. Tanýþma, ilk öpüþmeleri, birlikte olduklarý ilk gece, ilk tatile çýkýþlarý, doðum günleri, sevgililer günü gibi olur olmaz yýl dönümlerini kutluyorlardý. Komidin üstündeki paralar sevgilisinin son dönemlerde kutlanacak özel günleri hatýrlatma yoluydu. Bu sayede anlamsýzca yapýlan tartýþmalar son bulmuþtu. Günün neyin yýldönümü olduðunu hatýrlamaya çalýþtý. ''Mayýsýn 5 de çalýþtýðý spor salonuna spor yapmak için geldiðinde tanýþmýþ... Haftasýna yemeðe çýkmýþlar, yemek sonrasý ilk kez öpüþmüþlerdi. Öpüþtüklerinde gece yarýsýný geçtiði için iki gün arka arkaya kutlama yapýyorlardý. Bu tarihleri hatýrlýyordu. Doðum günlerini ve diðer özel günleri de. Hiç biri mayýsýn son günlerine denk gelmiyordu. Banyo yaparken neyi kutlamalarý gerektiðini anýmsadý. Geçen mayýs baþýnda ayrýlma noktasýna gelmiþler, ayýn 29’un da dostlarýnýn araya girmesiyle barýþmýþlardý. Suyun uyarýcý etkisini vücudunda hisseti. Suyun kaldýrma kuvvetini Arþimet bulduðunda kaç yaþýndaydý acaba.
Onlara, artýk iþletmecisi olduðu spor salonundan arabasýyla çýkarken sahil yolundan rastlamýþtý. Arabasýyla önlerinde durmasý yetmiþ, gerisi kendiliðinden gelmiþti. Olan olmuþ cepleri boþaltýlmýþ, sevgilisinin hediyesi altýn kaplama kol saati, cep telefonu, arabana anahtarýnýn da üzerinde olduðu nazarlýklý anahtarlýk ortada yoktu. Acun adým salona koþturmuþtu. Salondaki þöminenin bacasýna gizlenmiþ gömme kasanýn kapýsý açýktý. ‘Ahuþu’nun duyduðu güvenin sembolu olarak ona emanet ettiði kasa anahtarýný nasýl fark etmiþ; kasanýn yerini nasýl öðrenmiþ olabilirlerdi. Sevgilisinin sabah çýkarken kasayý açýp içindekileri boþaltmýþ olmasýný dilemiþti. Salon penceresinin perdesini aralayýp dýþarý baktý. Araba yerinde duruyordu. Kasanýn yerini onlara kendi söylemiþ olabilir miydi? Hiçbir þey hatýrlamýyordu. Hatýrladýðý tek þey sarmaþ dolaþ o iki küçük orospuyla divanda oynaþmasýydý. Ýyi de bu kadar profesyonel olabilirler miydi? Hem içkisine ilaç atýp onu uyutacaklar hem de evdeki kasanýn yerini aðzýndan alacaklardý. Olanlar bir zamanlar sevgilisinin baþrolünü oynadýðý filmlerdeki sözüm ona entrikalara benziyordu. Onu telefonla arasa aðzýndan laf alabilir miydi? Koridordaki altýn yaldýz çerçeveli aynalý sehpanýn üzerindeki telefonu kaldýrdýðýnda sehpanýn altýna atýlmýþ spor malzemelerini gördü. Telefon etmekten vazgeçti. Spor çantasý ortada yoktu. Giderken yanlarýnda götürdüklerine göre kasayý onlar açmýþ olmalý diye düþünmüþtü.
     
Bu beyinsiz, kas yýðýný herif için bu kadar tezgah hazýrlamaya gerek var mýydý diye düþünmeden edemiyordu. Kýçýna tekmeyi vurduðu gibi kapý dýþarý edemez miydi? Herþey eskisi kadar kolay deðildi. Emlak satarken bile, sýk sýk medyada kendisinden bahsetirmesi gerekiyordu. Türedi zenginler garip bir þekilde gözönünde olmayý da gözönünde olanlarla iþ yapmayý da seviyorlardý. ‘Dellocuðuyla’ iliþkisi onu sýk sýk medyanýn önüne taþýmaya yetiyordu. Onun sayesinde de olsa, Dellocuðu sosyetenin bir numaralý spor salonunun iþletmeciydi. Bunlarý bilmesine raðmen garip kadýnsý bir güdüyle sevdiðinin ipliðini pazara çýkarmaktan hoþlanýyordu. Bugüne dek ona duyduðu güveni boþa çýkarmamýþtý! Anahtarlarýndan birini ona teslim ettiði bu da bizim fak-fuk fonumuz dediði kasadaki paralara el vurmadýðýndan emindi. Emin olmadýðý tek þey vardý. Küpünün dibini bulan kadýnlýðýnýn Dellocuðuna yetip yetmediðiydi. Zeliþ’i ve yeni yetme arkadaþýný bu yüzden ayarlamýþtý. Cazgýr sevgilisine zorlama da olsa bir çeþit sadakat testi yapmak istemiþti. Sýnýfta çakarsa onu kapý dýþarý edemeden önce hediye ettiði altýn kol saati, o pahalý cep telefonunu geri almayý planlamýþtý. Zeliþ, gereksiz yere týrsmasaydý herþey istediði gibi sonuçlanacaktý. Restorana girdiðinde sandalyenin arkalýðýna asýlmýþ çantayý gördüðünde içi burkulmuþtu. Salak Zeliþin, polisten korkup býrakýverdiði çanta emin ellerdeydi! Almalarýný tembihlediði yaþgünü hediyesi altýn saatte, sadaketini test ettiði sevgilisinin kolunda... Restoran sahibine helal olsundu. Nasýl olduðuna akýl erdiremese de eve haber vermiþlerdi. Þarap da güzeldi. Çýkarken yüklü bir bahþiþ vermek gerekirdi artýk. Kýzlar, sabah komidininin üstüne koyduðu paralarý sevdiðinin cebinden çekmiþ almýþ olmalýydýlar. Yapacak birþey yoktu. Ondan bunun hesabýný nasýlsa ilerde birgün sorardý. Hevesi kursaðýnda kalmýþ Azgýn Boðasýný kurtarma yazýlýsýna çekmeye, gecenin tadýný çýkarmaya karar verdi. Gecenin hayali ve þarabýn etkisiyle yanaklarý kýzarmýþtý.
     
Restoran sahibi, 'küçük oruspularýn' soyduklarý evin sahipleri masada otururken geri dönmeyeceklerinden emindi. Onlar da keyifle þaraplarýný içtiklerine göre mesele yoktu. Garson çantanýn boþalmýþ olduðunun farkýna varmýþ mýydý acaba. Ýþ ona kaldýysa kolaydý. Masa kalkar kalkmaz restoraný erkenden kapatmaya karar verdi. Nasýlsa iþleri düze çýkaracak parayý fazlasýyla kazanmýþtý. Kadýnýn haberi olmasa bile adamým bu kadar yüklü bir parayý çaldýrdýktan sonra rahatça þarabýný yudumlamasýna bir anlam veremiyordu. Sivillere beleþ pizza verdiði için kendini kutladý. Her iþte bir hayýr vardý. Yemekleri de bir türlü bitmek bilmiyordu.
     
Margaritalarla süslü yolun baþýnda Zeliþ’in camgöbeði bluzunu fark ettiðinde tuvalete gitme bahanesiyle masadan kalktý. ‘Dellocuðu’da onlarý görmüþ olmalýydý avurtlarýndaki adeleleri atmaya baþlamýþtý. Garson tuvaletin olduðu bölümü gösterirken telefonunun tekrar arama tuþuna bastý. Zeliþ’e geri dönmelerini söyledi. ‘Dellocuðu’ ayný þeyi yapmak için ayaða kalkmýþtý.
Restoran sahibi kapýya, dek gelen küçük oruspularýn gerisin geri dönmesine de masadaki adamýn onlarý görüp ayaða kalmasýna da anlam verememiþti. Henüz atlatamadýðý yürek çarpýntýsýnýn etkisiyle bir sigara yaktý.
Masaya döndüðünde ‘Dellocuðunun’ þarabýný bitirmiþ olduðunu gördü. Hem zarif hem erkeklik görevini layýkýyla yapan erkeklerin sadece filmlerde olacaðýnýn farkýna varalý yýllar olmuþtu. Yine de boþ bardaðý gözucuyla süzmeden edemedi.
- Azgýþ, ne o ben masadan kalkar kalkmaz evkar mý bastý.
Çikolatalý chese kek gerçekten nefisti. Restoran sahibi restoranlarýný ilk kez þereflendirdikleri için hesabý da almamýþtý. Hesap defterinin arasýna yeni çýkan bankonotlardan en babasýný yerleþtirmesi için sevgilisini uyardý. Göz ucuyla restoran sahibini süzdü. Bankoya yanaþtý teþekkür etmek için elini uzattý. Bu kel, göbekli adamýn eski bir hayraný olmasýný kendine yaraþtýramasa da gösterdiði jesten memnundu.
     
Aþçýbaþý da Erol Beyle birlikte kapýda onlarý uðurluyordu. Restoran sahibi bu densizliði
hoþ karþýlamasa da yükünü tuttuðu cumartesi gecesinin hatýrýna ses etmedi. Çýkan kýymetli müþterilerini baþýyla uðurlarken arkalarýndan baþka müþteri gelmemesi için dua etti.
Verdikleri yüklü bahþiþin kokusu çabuk yayýlmýþtý. Servis elemaný restoranýn bahçe kapýsýnda onlarý uðurlarken bir þey unutmadýnýz der gibi adama yanaþtý.
- Çantanýzý unutan hanýmlar az önce buradaydýlar. Bir eksiðiniz yok ya efendim dedi.
‘Dellocuðunun’, yýlýþýk servis elemanýn burnunun üstüne bir yumruk oturtmak yerine avucuna bahþiþ býraktýðý için ne denli kýzgýn olduðunun farkýndaydý.
Sevgilisinin koluna girdi:
''Hangi kýzlardan bahsediyor bu.'' derken soracaðý hesabýn ucunu yakaladýðý için mutluydu.

Çalýþanlar, restoran erkenden kapandýðý için memnundu. Erol Bey, bu gece aldýðý bahþiþle henüz kapanmadýysa karýsýna o çok sevdiði baklavacýdan bir kutu baklava götürecek annesine çaktýrmadan odalarýna çekilip afiyetle yiyeceklerdi.
     
Hesap kapatma bahanesiyle dükkanda kalan patronlarýnýn kapýda duran sivil polis otosunu gördüðünde keyfi kaçmýþtý. O kirli sakallý polis dükkana doðru ilerliyordu. Yüreði kulaklarýnda atýyordu.
Kapýya doðru ilerledi. Daha O, kapattýk demeden Sivil:
‘’Yakýnda bu dükkaný kapatýrsýnýz.’’ , dedi. ‘’ Pizzalarýnýz rezalet.’’

Sivilin ardýndan kasa üstünü aydýnlatan güvenlik lambasý hariç bütün lambalarý söndürdü. Bankonun altýndaki dolaba boþaltýðý para destelerini çýkardýðýnda her þeyin bu kadar düz gitmesinin nedenini anladý. Heyecanla dolaba doldurduðu, dükkâný kurtarmak için son umut olarak gördüðü paralar bir film çekiminden kalma, adi kaðýtlara basýlmýþ kalp paralardý. Bilinçsizce iþleyen zihninden ben bu filmi görmüþmüydüm diye geçti.

TEBRÝZ /2007



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü
Dýþardakiler
Aynan Benim...
Botlar
Þeytanmerdiveni
Pijamalarýn Yok Mu?
Homa Kuþu'nun Seçimi
Gece
Bildik Bir Öykü
Havlu

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sýr'ýn Merkezine Seyahat [Roman]
Kutu Kutu Pense Kýsmetim Neyse [Deneme]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.