..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Kent > Murat M. UÐURLU




5 Nisan 2005
Soyunma Odalarý  
Murat M. UÐURLU
Yurdumuzun önemli taihsel dönemecinde; Futbol seyircileri için kutsal bir ayin yeri gibi olan stadyumlardan birinin içine düþürüldüðü durum.


:BDFC:
SOYUNMA ODALARI


Kariyere sokulduðumda sabahýn karanlýðý idi ve gün dakikalar ilerledikçe aydýnlanacaðýna, yaprak yaprak atýþtýran karýn altýnda iyiden iyiye kararýyor; hüznün, kaygýnýn, doyulmamýþ uykunun üstüne kabus olup çöküyordu.
Evden alýndýktan sonra üç dört dakika yürümüþ olmam ýsýnmama yaramýþtý. Kar yaðýþý düþürüyordu Þubat soðuðunun þiddetini. Askerlerin arasýna, adeta buzla kaplanmýþ olan tahta koltuklara oturdum. Ne benimle, ne de kendi aralarýnda konuþmuyorlar, ayin havasýnda sürdürüyorlardý görevlerini. Belli ki çok önemsiyorlardý yaptýklarý iþi. En az benim kadar yorgun ve býkkýn olmalarýna karþýn, beni ve diðer araçlardaki vatandaþlarý toplayabilmiþ olmanýn kývancýyla kaplarýna sýðamadýklarýndan emindim. Mutlaka çok uzaklardan geliyorlardý; genç yaþlarýnda, günün bu saatinde tam teçhizat gecekondu mahallelerinden birinin çamurlu sokaklarýnda kovalamaca oyna-maktansa, derin, dipsiz uykulara dalýp yataklarýnýn sýcaklýðýnda tostoparlak yatarken þeytan aldatmalarýnýn hazzýný yaþýyor olmayý isterlerdi.
Þimdi yorgun avcýlarý oynuyorlar ve avlarýný yakalamanýn tadýný çýkarmakla avunuyor olmalýydýlar. Yaþamýn bizim gibi adamlar nedeniyle çekilmez hale geldiðini düþünüp tekme tokat giriþemediðine hayýflanalar da vardýr mutlaka.
Ben de aralarýnda olmaktan mutluluk duymuyor, onlarý üzerimize salan insanlar olmasa yaþam daha bir güzel olurdu diye düþünüyorum. Yönünü, adresini, nelerle karþýlaþacaðýmý bilmediðim, istemim dýþý bir geziye çýkarýlmýþtým. Hiç bir þey sorulmadan, hiçbir gerekçe gösterilmeden, adým bile kaydedilmeden acele giyinip katýldým aralarýna. Hiç bir þey bilmemenin, tahmin edememenin verdiði aymazlýk içinde, küçücük korku ve merak kýrýntýlarý da olmasa rüyada sanacaðým kendimi. Gerçi soðuk ve insan yüzleri gerçekliði vurguluyor ama, bu kadar duygusuz ve bomboþ hissetmemiþtim kendimi. Az sonra yalnýz olmadýðýmý fark ettim. Onlarca araçlýk bir konvoyun arasýnda olduðumu motor homurtularýnýn deðiþik uzaklýklardan geldiðini anlayarak öðreniyorum. Deðiþik seslerden kurulu bu korodan meçhule doðru açýlan kapýdan baþkalarýyla birlikte gireceðim anlamýný çýkarýyorum.
Bir süre düz gidip yokuþa týrmandýðýmýzý söyledi homurtular. Büyük araçlar vardý konvoyda, zorlandýklarý haykýran seslerinden Hacýosman Bayýrý’na vurduðumuz geriye doðru kaymamdan anlaþýlýyordu. Yokuþ çýkýlýp tekrar düze gelinmiþti. Demek ki Fatih Ormaný’ný geçiyorduk. Buradan sonrasýný zamanýn boyutuna göre deðerlendiriyor, evden uzaklýðýmý kestirebiliyordum ama, nerede olduðumu tahmin edemiyordum artýk.
Homurtularýn yanký yapmasýndan yüksek apartmanlarýn arasýnda yol almakta olduðumuzu düþündüm. Araçlar durdu, yankýlar kulaklarý rahatsýz edici doza ulaþtý. Birkaç metre daha gidince içinde olduðum araç motorlarýný da stop etti. Ýndirildim araçtan. Dakikalar hiç ilerlememiþ, zaman geriye iþlemiþti sanki. Karanlýk daha da koyulaþmýþ, soðuðun þiddeti artmýþtý. Meðer, Mecidiyeköy viyadükleri ile stadýn arasýna inmiþiz. Her halde sabah sporu yapmayacaktýk. O yýllar jogging yeni moda olmuþtu ama evlere servis yoktu, olsa da böylesi makbul olamazdý.
Soðuktan büzüþmüþ, boynumu omuzlarýmýn arasýna gömmüþ, uçacakmýþým gibi titriyordum soðuðun etkisinden. Önümdeki kalabalýk stadýn açýk kapýsýndan giriyordu. Herkes tostoparlak olmuþ dondurucu soðuk altýnda, uzaylý filminde garip vücut yapýlarýyla yürüyen yaratýklara benziyorlardý. Yürüdük, girdik demir parmaklýklý kapýdan birer birer ve itiþip kakýþmadan, izdihama yol açmadan, birbirimize saygýlý.
Loþ ýþýklarýn altýnda düþmeden, bir yere çarpmadan ayakta durabilmek için ürkek kuþlar gibi çýrpýnýyorduk. Kýrýk, dökük, badanalarý rutubetten kabarmýþ, fayanslarý kýrýlmýþ, yer yer sökülmüþ. Yerlerde aðaç, taþ, beton kýrýntýlarý, kumaþ parçalarý, bok öbekleri ve sidik birikintileri ýþýk fakiri aydýnlýðýn altýnda görülecek kadar belirgindi. Pis kokular burun direklerini kýracak kadar keskin, görüntüler mideleri kaldýracak iðrençlikteydi. Ýlerde üst kapaðýndan taþan uzun odunlarýn alevlerinin aydýnlattýðý ilkel bir soba pisliðin üstünü örtercesine dumanlar saçýyordu. Beton direklerin yanýnda gözleri kurbanlýk koyun gibi baðlanmýþ yorgun, üþümüþ, mutsuz insanlar nerede ve ne için getirildiklerini çözemedikleri bu yerde ölüm sessizliðinde, kaderlerine razý olmuþ bekleþiyorlardý. Son derece saðlýksýzdý ve görevliler de burada olmaktan memnun görünmüyorlardý. Görevlerini layýkýyla yapabilmek için en uygun yerlerden biri olmalýydý stadýn kalýn duvarlarýnýn gizlediði koridorlar. Kapý kapý dolaþarak topladýklarý onlarca insaný ahýrlara doldurur gibi týkacak baþka mekan bulamamýþlardý demek ki. Amigolarýn tribünlerinde coþturduðu on binlerin sevinç ve öfke nöbetleriyle inlettiði koridorlar, þimdi ilkel insanlarýn sýðýndýðý maðaralarý andýrýyordu. Taraftarlarýnýn coþkulu tezahüratlarýndan aldýklarý enerjiyle motive olan futbolcular hýrslarýný buralarda mý taktiðe döküyorlardý? Bu muhteþem stadýn son halinden habersiz nerelerde fink atýyorlardý kim bilir? Bilseler de umursarlar mýydý acaba?
Nice maçlar izleyip, nice yýldýzlarýn hýrslarýna eþlik etmiþtim. Kaç saðanak yaðmura aldýrmadan, boðazým yýrtýlýrcasýna baðýrýrken, bakýþlarým nasýlda çakýlýp kalýrdý çýkýþ tünelinin ucuna. Futbolcularýn yerden mantar biter gibi teker teker sahaya çýkýþlarýnda heyecaným, maçlardaki pozisyonlarýn verdiðinden kat kat fazla olurdu. Önce kafalarý, sonra formalarýnýn içindeki tafralý bedenleri görünür ve maðrur, kývrak hareketleriyle sahanýn dört yanýna yayýlýp ýsýnma turlarý atarlar. Yýldýz olanlarsa, kendilerini alkýþlayan seyircilere þahsi selamlarýný verirlerdi. Velhasýl soyunma odalarý düþüncesi heyecanýmýn temel tetikleyicisiydi. Santrada yan yana dizilip taraftarlar selamlanýnca kendime gelir, gerçeðe dönerdim. Maç nasýl olursa olsundu, sonuç þu ya da bu þekilde yazýlacaktý ve gözlerimin önündeydi. Sahanýn altýnda neler oluyordu, nasýl bir yerdi orasý. Atýlan her çalýmýn, gösterilen estetik ve sert þutlarýn gizi göremediðim bu mekanda kotarýlýyordu ve ben orayý tarif edemediðim kadar çok merak ediyordum. Ayrýca da oraya asla inemeyeceðimin farkýndaydým. Ömrümün hiç bir döneminde giremeyeceðim yasaklý bir yerdi orasý.
Maç biter ve tekrar yerin altýna inerdi futbolcular. Hayranlýkla seyrettiðimiz, kendi sitilimizi en ünlüsüne benzettiðimiz bu insanlarýn kaybolduðu bu mekan, öteki maça kadar gizleriyle baþ baþa kalýrdý. Neler oluyordu orada, dinmek bilmeyen merakýmý nasýl giderebilirdim? Maç biter, stad boþalýrdý ama, aklýmý topraðýn altýna gömülmüþ soyunma odalarýndan alamazdým.
Beklenmedik bir anda kendimi bu soyunma odalarýnda, loþ bir aydýnlýk ve rutubetle beslenmiþ dayanýlmaz kokular içinde yürüyor bulmuþtum. Maç öncesi taktikler burada verilir, maç sonrasý yenginin sevinci ve yenilginin hüznü burada yaþanýrdý. Þampuan kokularýyla yýkanýrdý ter kokularý. Taraftarlarýn yarattýðý ilginç küfür ve sevgi tezahüratlarýna boðulurdu bu koridorlar. Nasýlda tertemiz yýkanýr, donanýr hazýrlanýrdý maçlara. Kim tahmin ederdi ki, bir gün gelecek bu güzide stat, mezbeleliðe ve harabeye çevrilecek ve insanlýðýn en iðrenç emellerine hizmet edecek. Gözü baðlý birçok insan, bok, amonyak ve rutubet kokusundan, Þubat’ýn dondurucu soðuðundan periþan düþmüþ loþ ýþýklarýn altýnda utanç abideleri gibi dikiliyor, meçhule açýlan yolculuklarýný bekliyorlardý. Zoraki getirildikleri bu berbat yerin üstüne kaç tanesi taraftar olarak gelmiþ, tezahürat þarkýlarýyla coþmuþ seyircilerdi. Göz baðlarýnýn altýndan stadýn soyunma odalarýnda çile doldurduklarýný görüyorlar mýydý?
Burunlarýna dolan iðrenç kokularýn en büyük statlarýmýzdan birinin soyunma odalarýndan geldiðini biliyorlar mýydý? Bilseler ellerinden ne gelirdi ki, onlara gelinceye kadar bir þeyler yapmasý gerekenler razý olmuþken. Coþkulu heyecanlarýn yerini baþka türlü heyecanlar almýþ, koridorlarda atýlan kýsa mesafeli ýsýnma turlarýný yansýtan krampon takýrtýlarýnýn yerini baþka sesler almýþtý. Sert ve insafsýzca “anlat...anlat.. anlat bakalým.. konuþ..” diye baðýran bir ses beton direklerin arasýndan dolanarak kulaklarýma kadar geliyordu. Bu öfke, kin ve nefret dolu sesin anlamsýz sorularýna, feryat mertebesine bile ulaþamayan, kedi yavrularýnýn yalvaran cýyaklamalarýna nazire yaparcasýna yürekleri parçalayan körpe insan sesleri “oooyyy... ooooooyyyy... ooooyyyyy” sözcüklerinden kurulu yanýtlar veriyorlardý. Bu rezilliðin içinde sözüm ona bir takým bilgiler almak adýna genç bedenler örseleniyor, insanlýk onurlarý ayaklar altýna alýnýyordu. Masörlerin tekniði, antrenörlerin taktiði deðiþmiþ, adaleleri yumuþatmaya yönelik masajlarýn yerini acý ve ilkellik kusan, kaba kuvvet almýþtý. Taraflar eþit koþullarda mücadele etmekten uzaktý. Adý konulmamýþ, sonucu baþýndan belli çirkin bir oyun eli kolu baðlanmýþlarla, hiçbir kurala uymak zorunda olmayanlar arasýnda hakemsiz, seyircisiz ve gözlerden uzak oynanýyordu.
Yüzlerini ve eylemlerini açýktan açýða yapmanýn utancý içinde iþ yapanlarýn gönlü razý olabilirdi stadýn bu hale gelmesine. Pisliklerin gizlenebilmesi için güzelim stat çöplüðe çevrilmiþti. Stat çaresiz, insanlar çaresiz. Þöhret arenasý olarak kullandýklarý bu stada sahip çýkmayanlar tarih önündeki hesaplarýný nasýl vereceklerdi, bu insanlýk suçundan nasýl aklanacaklardý.Hiç düþünmüyorlardý demek ki. Üzülerek tanýklýk ediyordum, tarihin utanç satýrlarýyla dolan sayfalarýnýn yazýlýþýna. Elbette yýllar boyu görmek isteðiyle kavrulduðum soyunma odalarýnda bu koþullarda bulunmak istemezdim. Bu kadar terkedilmiþ, aþaðýlanmýþ duruma düþürüleceðini de düþünemezdim ve birisi bu halini tarif etse, gördüðüm kadarýný hayal edemezdim. Ülkenin yüz aký bir stadýn adýnýn en aðýr insanlýk suçuyla anýlmasýna fýrsat verileceðini olasýlýklar listesinin en sonuna bile yazamazdým.
Ýnsanlarýn olduðu kadar, binalarýn da onurlarýnýn olduðunu, binalarýn taþ, toprak yýðýný olmanýn ötesinde çok özel anlamlar da taþýdýðýný fark ediyordum. Ýnsanlara yapýlan kötü muameleyi okumuþ, dinlemiþ ve bir çok kez yakýndan görmüþtüm. Þimdi, onurlu, görkemli ve milyonlarca insanýn göz bebeði bir yapýnýn, milyonlara raðmen ne derecede kirletildiðini ve kangrenleþmiþ bir sistemin kendisini aklama mücadelesinin nerelere ulaþtýðýna tanýklýk ediyordum. Bu kendine dönüp bakmaktan aciz sistem, varlýðýný sürdürmek uðruna sadece bozuyor, yok ediyor ve iflah olmaz paranoyasýnýn anaforunda kendi yarattýðý deðerlere de acýmasýzca saldýrýyordu.
Elbette beni buraya getirenler içimdeki özlemi bilmiyorlardý. Günün hangi saatinde, mevsimin hangi ayýnda, pisliðin kaç çeþidinde, iðrençliðin hangi derecesinde olursa olsun; hayallerimin bittiði yerde duran stadýn soyunma odalarýna girmiþtim. Buradan ne zaman ve hangi koþullarda ayrýlacaðým belli deðildi. Stat gibi harabeye dönmek veya tek parça çýkmak... günün ilerleyen saatleri bir çok olasýlýða gebeydi..
Her þeye raðmen üst üste birikmiþ merakýmýn verdiði coþku içimde çýrpýnýp duruyordu. Endiþe ve korkunun içine sinmiþ bu ürkek merak cesaretimi besleyen küçücük bir kor parçasý gibi içimi ýsýtýyor, duvarlarýn kirini, sorgucularýn öfkesini yumuþatýyordu. Loþ karanlýðýna, pis kokularýna raðmen soyunma odalarýnýn gizine kapýlmýþtým. Normal koþullarda asla giremeyeceðim bu viranenin havasýný solumakla teselli bulduðumu hissediyordum.



Murat Mehmet UÐURLU
.





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Hasan'ý
Yaðlý Ekmek Yiyen Evliya
Kýrat ve Sýpa
Ahýr
Ddt
Dedemin Aþk Öyküleri
Burgazada
Güðümler Delinince
Arkadaþlarýn Yanýna Bir Yatak
Gece de Yatmaz Gündüz de

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zincire Vurulmuþ Prometheus [Deneme]
Sokrates Neden Yazmadý [Deneme]
Victoria Gölü Kýyýsýndan Esperanto'ya [Deneme]
Devletçilik veya Merkantilizm [Deneme]
Dünya Dengesini Arýyor [Deneme]
Sosyal Yaþam Çekirdeði [Deneme]
Türkiye 1 Mayýs Tarihsel Dizini [Ýnceleme]


Murat M. UÐURLU kimdir?

974_ Ýst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaþamayý ve yaþamý anlamayý, anlamlandýrmayý istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Ayrýmsýz tüm yazarlarý okumaya ve onlardan aldýklarýmý yaþamýma katmayý ilke edindim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat M. UÐURLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.