Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee |
|
||||||||||
|
Üstelik bu dil ana dilimiz olmasý hasebiyle bize kazandýrdýðý düþünce hazinelerine bir minnet ifadesi olarak tüm güzellikleriyle tüm kâinata gösterilmeye lâyýk bir cevherdir.Bu yönüyle de Türkçe’mizden bahsetmek onun güzelliklerini göstermek bizim milli bir vazifemizdir de.. Hemen birilerinin: “Bilim adamlarýnýn milli vazifesi olur mu?” diye hayretler içerisinde þaþkýn bakýþlarla sorular yönelttiðini görür ve duyar gibi oluyorum..Maalesef bizde bilim yanlýþ anlaþýlmýþ..Elbette bilimin tarafsýz olma ilkesi vardýr ancak bu ilke de hiçbir zaman maalesef modern bilimin doðduðu Avrupa’da dahi uygulanamamýþtýr.. Astronomi, týb, dilbilim, coðrafya ve hatta pek çok bilim dalýnýn terimlerinin Latin/Anglo/Sakson kökenli dillerden geldiðini çok iyi biliyoruz..Hatta içimizden bazý saf dil bilim adamlarýnýn “Bilim dili Türkçe olmalýdýr” þeklindeki, Türkçe aþýklarýnýn gerçeði ifade eden önerilerine kulak týkadýklarýný ve “Bilimin dili olmaz, bütün diller evrenseldir.O halde Latince kökenli terimler de bize uygundur.” dediklerini duyuyoruz.Aslýnda bilimin tarafsýzlýðýnýn ihlali iþte bu noktadan baþlýyor.. Avrupalý bilim adamlarýnýn milli kökenlerinin de sâikiyle Anglo-Sakson dillerini bilim alanýnda hükümran kýlma gayreti içinde olduklarýný müþahede ediyoruz..Eðer bilim tarafsýzsa ve eðer baþka dillerden türetilen terimleri kullanmak bilimselliðin ta kendisiyse, herhalde ne Einstein, ne Galile ne Descartes ve ne de diðer Avrupalý bilim ve düþünce adamlarý bilimle, felsefeyle barýþýk insanlar deðillerdi bunca getirdikleri bilimsel yeniliklerin raðmýna..Çünkü bu gibi bilim adamlarýnýn tamamý kendi yaþadýklarý coðrafyanýn, kültür ve hatta inanç þemsiyesinin kuþattýðý medeniyet dilini esas alarak çalýþmalarýný yapmýþlardýr..Mesela hiç biri Arapça ya da Türkçe eserler vermeyi düþünmemiþ, bazý çeviri çalýþmalar dýþýnda.. Bu durumda Anglo-Saksoncu bilim adamlarý, asimilasyon üstü yakalanmýþ bulunuyorlar..Onlarý uyandýrmak da gerçek Türk Bilim Adalarýnýn vazifesi..Türk Biliminin inþasý sürecinde Türk Dilbiliminin oluþmasýna az da olsa bir katkýmýz olacak mý bilemiyoruz ama bildiðimiz bir nokta vardýr ki seslendiðimiz ve hiçbir sarsýntýya uðramadan sýmsýký durduðumuz bu nokta, bizim için ölümcül bir o kadar da hayat bahþeden Milli Bilim þelalesinin çaðlayacaðý ab-ý hayat fýþkýrtan bir kaynaktýr..Bu kaynaktan tereþþuh eden Türkçe suyunu tüm Türk Bilim Adamlarýnýn beyinlerindeki deha depolarýna pompalamadan bizim vazifemiz bitmeyecektir. Ölümcül diyorum çünkü bu noktadan gaflet, milli benliðin yok oluþu gibi bir felaketi doðuracaktýr..Herhalde kimliðini kaybetmiþ bir millete de diri demek onun nefes alýp verdiðine kanarak gerçekten yaþadýðýný varsaymak imkansýz olacaktýr..Zira tüm milletlerin milli benlikleri, yaþayan birer canlýdýr ve onlarýn kendilerine has sularý, atmosferleri, inceden inceye sesleniþleri vardýr..Ýþte dil de bir millet için havadan daha lüzumsuz deðildir..Lisan gitti mi o milletin milli benliði de ölecektir yeni bir milli benlikle ba’su badel mevt (öldükten sonra dirilme) gerçeðini canlý tutarak.. Hayat bahþeden diyorum çünkü bilimin Türkçeleþmesi, bu milletin uyuþmuþ, týkanmýþ, hareketsizleþmiþ tüm hücrelerinin yüreciklerine masaj yapacak, ölmek üzere olan hem ruh hem de beden genlerimiz, hücrelerimiz canlanacak, sanki “vazife baþýna arþ!” emrini almýþlar gibi ruhumuzun Türkçeleþmesinin inþa faaliyetine baþlayacaklardýr..Ýþte o zaman Türkçe konuþacak, Türkçe düþünecek ve Türkçe yaþayacaðýz.. Bu Türkçe yaþayýþ ve de konuþuþ Fatih Sultan Mehmed’i de, Yunus Emre’yi de, Baki’yi, Fuzuli’yi de ve onlarýn hem yaþam hem de lisan “Türkçe”lerini kapsayacak geniþ bir dâirede olacaktýr..Yani Fuzuli’nin ya da Baki’nin kullandýðý kelimeler de onlarýn yaþam tarzlarý da, medeniyetleri de Türkçe’dir ve onlara hakareti kabul etmemiz asla mümkün deðildir..Anglo-Sakson bilim adamlarýnýn kazandýrdýklarý binlerce terimi misk u anber bulmuþ gibi yüzüne gözüne sürüp medeni olduðunu varsayan kafalar bizim bu Türkçe anlayýþýmýza toslamýþlar ve de maalesef paramparça olmuþlardýr.Ýþte bu noktada sahte Türkçecilik deðil tüm tarihimizin tüm yaþantýlarýný, tüm renklerini ve tüm kelimelerini kapsayan gerçek Türkçecilik vazifemiz olmalýdýr. Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, Yunus Emre, Fuzuli, Baki, Yahya Kemal, Ziya Paþa ve daha binlerce “Türkçe yaþayanlarýnýn” gerçek Türkçeleri bizim tüm yaralarýmýzýn da merhemi olacak ve bu dev hazineyle yepyeni bir düþün istikbaline yelken açacaðýz.Yoksa bin yýllýk tarihimizin Türkçe’sini hayatýmýzdan çýkardýðýmýzda o Türkçe ile konuþan, yazan milyonlarca ecdadýn emanetine ihanet etmiþ olacaðýz…Bunu yaparken Çanakkale’ye bedenlerini sokmadýðýmýz Anglo-Sakson’un, kelimelerini de dilimize sokmayacaðýz..Binlerce yýlda teþekkül etmiþ milli benliðimizin yaþamasýnýn baþka da bir yolu yoktur. Elbette yeni kavramlara karþýlýk gelecek yeni kelimeler türeteceðiz ancak nesillerimizi bin küsur yýllýk tarihinden, ecdadýndan kesip koparacak kelime kýyýmlarýna kapý açmayacaðýz. Dilimizin ve kültürümüzün Anglo-Saksonlaþma zehirlenmesinin baþka da panzehiri yoktur.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |