Ýnsanlar yalnýzca yaþamýn amacýnýn mutluluk olmadýðýný düþünmeye baþlayýnca, mutluluða ulaþabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Sabah karanlýðýnda Balýkesir istikametine doðru giderken, nakil aracýnýn havalandýrma deliklerinden dýþarýyý seyretmeye çabalýyorum. Bir psikopatýn yýllar önce söylediði sözü hatýrlayýnca gülümsüyorum: "Aga ben var ya, iðne deliðinden Hindistan'ý görürüm. Ben numara yemem arkadaþ." Çok zeki ve kurnaz olduðunu belirtmiþti bu psikopat. Ben ise bu delikten tarlalarý, köy evlerini zar zor görebiliyorum. Bileðimdeki zincirleri gevþetmeye çabalarken, diðer üç mahkuma bakýyorum. Oðuz Allahtan uyuyor. Diðer iki mahkum da uyur gibi yapýyor ama uyumadýklarýný biliyorum. Sarýþýn, genç bir mahkum göz ucuyla Oðuz'u izliyor korku içinde. Sarýþýn çocuðun suçu ýrza geçme. Diðeri ise dolandýrýcý, hýrsýz bir tip. Gece yola çýktýðýmýzda Oðuz sarýþýn mahkuma saldýrýp, vurmuþtu. Askerler dahi korkudan müdahale edemedi. Astsubay feryat edip baðýrmýþtý: "Vurmayýn ulan adama, hakkýnýzda tutanak tutarým, ceza alýrsýnýz, rahat durun!" Birbirimizi öldürsek dahi, bizim bölmeye geçmeleri yasaktý. Oðuz'un hiçte umrunda deðildi ceza almak. Cinayetten, gasptan zaten otuz beþ yýl hazýr cezasý vardý. Astsubay'a da, askerlere de küfür etmiþti. Tecavüzcülerin kaderidir diðer mahkumlar tarafýndan dövülmek, linç edilmek. Ben tecavüzcüyü zor kurtarmýþtým. Aslýnda hiçte umurumda deðildi onun dövülmesi. Oðuz yalvarýyordu: "Abi Allahýný seversen býrak, bu ýrz düþmanýyla mý yolculuk yapacaðýz." dediðinde tecavüzcü korkudan titriyordu. Oðuz da benim gibi Ýstanbul varoþlarýnda þekillenmiþti. Mahkumlar arasýnda benim tek farkým ise edebiyat ile uðraþmam sayýlýrdý. Hatýrý sayýlýr bir yerim vardý mahkumlar arasýnda. Hemen her mahkum saygý gösterir, saygý gösterirken çekinirdi. . Her gün yaþardýk acýmasýzlýðý, varoþlarda hapishanelerde.. Ranzamda uzanýrken yanýma gelirdi Oðuz ve diðerleri. "Abi koðuþa bir psikopat geldi. Nereden geldiðini bilmiyoruz, arkadaþlar hazýr seni bekliyoruz, þunun ifadesini alalým." Benim caným sýkýlýrdý. Okuduðum romaný, yastýðýmýn ucuna býrakýr, ranzamdan inerdim. Alt kata yemekhaneye indiðimde, gelen mahkum birþeylerin olacaðýný hissederdi. Buna raðmen yeni gelen mahkum korkunun sýnýrlarýný da zorlardý. Adam zaten müebbet cezayý almýþtý. Vücudu sayýsýz kesikler ile doluydu. Suratý ise yýllardýr aldýðý darbelerden harita gibi olmuþtu. Diþlerinin çoðu kýrýlmýþtý, yani kýrmýþlardý. Adamýn kaybedeceði hiçbir þey yoktu. Yanýmdakiler talimat beklerken, sorardým mahkuma: "Nerenin mahkumusun?" "Ýzmir mahkumuyum." derdi. Çoðunlukla kurallara uymayan mahkumlardý Ýzmirliler ve Ankaralýlar. Biz Bayrampaþa mahkumlarý ile geçinemezlerdi. Ülke hapishanelerinde Bayrampaþa cezaevi, cezaevlerinin akademisi sayýlýrdý. Bayrampaþa'yý gören bir insan, artýk üst düzey bir mahkum sayýlýrdý. Yani kariyer sahibi olurdu. Diðer vilayet hapishanelerinde bile saygý görürdü. Ama gurbet cezaevlerinde vahþi bir yaþam vardý. Cezaevleri koðuþ sisteminden, oda sistemine geçmiþti ve mahkumlar on metrekarelik odada, on onbeþ kiþi kalýyordu, fareler gibi. Herkes odasýný koruyordu, adeta baðýmsýz bir cumhuriyet gibi. Mahkum kendisini savunurdu: "Birader ben buraya kendi isteðimle gelmedim, idare verdi beni buraya, benim bir kabahatým yok." Mahkuma bakardým. Herþeyi anlatýyordu suratý, vücudu, duruþu, konuþma tarzý. Mahkum görüntüsüyle kendini anlatýrdý. "Ben artýk bittim, irademi kaybettim, ceza yatamýyorum, dýþarý çýkma þansým yok, delirmek üzereyim, kontrolümü yitirdim, bela arýyorum ben. Ben aslýnda intihar etmek istiyorum. Bir çok mahkumla kavga ettim, dövdüler beni, ben de bazýlarýný þiþledim. Gardiyanlar dahi benimle baþa çýkamýyor, aylarca hücrelerde kaldým, þimdi de taþýdýðým belayý sizin koðuþa getirdim. Þimdi iyi niyetle konuþuyorum ama yarýn öbür gün size cehennemi yaþatacaðým. Bundan emin olun." Baþka koðuþtan gelen mahkum aslýnda bunlarý anlatýyordu. Okuyordum onu. Arkadaþlarým bana bakardý. Talimatýmý beklerdi. Bazýlarýnýn heyecan içerisinde ayaklarýnýn titrediðini, sabýrsýzlandýðýný, yumruklarýný sýktýðýný görürdüm. Bu adamý çok feci bir dayak bekliyordu. Bir iþaretimle çullanacaktý adamlar. Edebiyat sevgim bu tip hadiseleri bazen önlerdi. "Bak" derdim, "Arkadaþým, sana tavsiyem kapýya vurup çekip gitmen olacak. Sana yarým saat müsaade. Bir çay iç ve ilerle git. Þimdi yukarý çýkýyorum, indiðimde seni görmeyeceðim, anlamýþsýndýr herhalde. Arkadaþar siz de iþinize bakýn." derdim. Mesaj gayet anlaþýlýr dilden olurdu. Kelimeler yasa yerine geçerdi. Bu psikopat da, arkadaþlarým da bu yasaya uymak zorundaydý. Cezaevlerinde insanýn sermayesi sadece ortaya koyduðu hayatýydý. Hayatýný ortaya koyduðunda kazanýrdýn. Bunu hiçbir mahkum kolay kolay yapamazdý. Yapanlar ise saygý görürdü. Yapamayanlar ezilirdi. Ranzama uzandýðýmda romaný kaldýðý yerden okurken, psikopatýn kapýya vurduðunu duyardým. "Gardiyan kapýyý açýn, gardiyan ben burada yatamam, alýn beni buradan." Tecavüzcüye bakarken bunlarý düþünüyordum. Bela her yerde, her alanda vardý. Oðuz da uyanmýþtý.Sesleniyor.. "Hangi yoldayýz abi?" Öbür bölümdeki jandarmalar da bizim gibi uyku sersemi. Kimi tüfeðine yaslanmýþ, kimi arkadaþýnýn omuzuna. Ara sýra bizi ayýran tel örgü arasýnda yüz yüze geliyoruz. Onlarýn görevi belli, bizlerin de. Bizleri teslim ettikten sonra baþka bir cezaevine yahut baþka bir vilayete gidecekler. Oðuz askerlerle bizi ayýran bölüme yanaþtýðýnda onu uyarýyorum. "Oðuz þu ............ tartýþma, yine gittiðimiz yerde de baþýmýza iþ açmayalým." "Sigara istiyeceðim abi, tamam. Asker sigara içeceðiz, sigaramýzý verin." Oðuz baðýrýyor. Sevk yolculuðunda askerler güvenlik nedeniyle sigaralarýmýzý, çakmaðýmýzý ve bazý eþyalarýmýzý kendi bölgelerinde tutardý. Saat baþý da birer sigarayý kendileri yakýp, bölme deliklerinden bize uzatýrdý. Kýrmýzý suratlý, köylü çocuklarýndan oluþan bu askerler bizden korkardý. Hatta Astsubaylar, Uzman çavuþlar da dahildi buna. Arada bir köylü kabadayýsý çýkardý. "Fazla içmeyin hemþerim, duman içinde kalýyoruz." Bir asker Oðuzu uyarýyor.. Mýzmýzlanan askerin sesini duyduðumda ben de ayaða kalkýyorum. Oðuz uyarmama raðmen çýldýrmýþtý. "Ulan yav......, size ne bizim sigaramýz deðil mi?" diye haykýrýrken, bölme kapýsýný tekmelemeye baþladýðýnda, yanýna gidip onu çektim. Bu kez ben baðýrýyorum.. "Komutanýnýza söylesenize lan, savaþ esirimiyiz ulan.. Sevk, nakil yolculuklarýnda alýþkýndýk bu tip olaylara. Askerler de, bizler de... Aracýn önünde oturan astsubay kamerada bizleri izliyor ve telefonla uzman çavuþa talimat veriyor. Dört dal sigara veriliyor. Bir dal sigara için bile öfke tavan yapýyor. Diðer iki mahkum Oðuz'a ve bana yalvaran gözlerle bakýyor. Ýkiside dehþet içersinde, korkuyor.. "Bakma lan bana orospu çocuðu. Senin ben ........ þimdi." Oðuz sigarasýný içerken bu kez tecavüzcüye baðýrýyor, küfür ediyor. Küçümseyen gözlerle bu iki zavallý mahkuma bakýyoruz. Bizler sýradýþý, belalý mahkumuz. Her mahkumun bir statüsü var. Sekiz sene cezayý bitirmiþ Oðuz. Bir sekiz sene daha yatarsa þartlý tahliye ile dýþarý çýkma þansý var. Ama dýþarý çýkamayacaðýný biliyor Oðuz. Ben de biliyorum. Belki de öfkesinin sebebi de bu his. Benim bir kaç yýlým kalmýþ. Ring, nakil aracýnýn sarsýntýsý, pisliði bizi iyice yoruyor. "Abi bu Bolu F- Tipimidir, nedir orasý için sakat bir hapishane diyorlar. Belayý bulmayýz inþallah." diyor. Gülerek Oðuz'a bakýyorum. "Sýkýntý çekmezsin merak etme." diyorum. Oðuz traþ ettiði dazlak kafasýný kelepçeli elleriyle kaþýrken soruyor: "Gittiðimizde inþallah ikimizi de ayný yere verirler, vermezlerse birbirimizi arayalým abi." Oðuzun ürktüðünü hissediyorum. Korkuyor, o da çaresiz. Kütahya Cezaevinin en belalý mahkumu olmasýna raðmen, gideceði yerden korkuyor. Gittiðimiz yerde de bizden beter mahkumlar var. Daha onlarla mücaadele edeceðiz. Oðuzu arayan, soran yok. Ziyaretçisi gelmiyor. Desteði yok. Parasýz, sefil bir mahkum. Yeni bir cezaevi, linçler, kavgalar,isyanlar hücreler bizi bekliyor. Oðuz belki de benden daha þanslý.Bekleyeni yok.. Benim var.Bir eþ ve üç çocuk, bekliyor..Onlarý hiç düþünmüyorum.Düþünme lüksüm dahi yok. Beni bekleyen benim gibileri düþünüyorum..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © þenol durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |