Bilmiyorum ben bir insan mýyým, yoksa baþka bir þey mi? Ben neyim, bir casus mu yoksa bir kuþ; taklitçi hýrsýz bir kuþ mu? Mutluluk hýrsýzý bir kuþ=)). Okyanustaki rüzgârlar gibi, belki sadece okyanusumdur? Rüzgârla asla kucaklaþamam, sadece deðer tenime, içimden geçip gitse keþke. Keþke kuþ olsam insan olmasam, mutluluklarý çalsam ama öyle azlar ki… Casus olsam baþka gezegenlerden gelmiþ. Ýnsanlarý anlatsam, öðrendiklerimi paylaþsam… Sonra rüzgâr olsam, rüzgârý taklit eden deniz kabuklarý olsam… Bu kez mutluluk satsam; rüzgârmýþ gibi esip dalga sesleri çýkartsam: mutluluk satsam. Hem de bedavaya. Sonra kuþ gelse rüzgar eþliðinde (hani kanatlarýný açýp öylece dururlar ya) rüzgarýn akýntýsýnda bir dalga olsalar ve çarpsalar gözlerimize, kalbimize. Aslýnda senin kadar þapþalým, deniz kabuðu kadar þapþalým: Mutluluk satýyorum ama kandýrmadan, sonra anlýyorlar tabii; sen deniz deðilsin ki diyorlar sen canlý deðilsin ki sesin çýksýn! Peki ya rüzgâra ne demeli, rüzgâr nasýl içimden geçebilir? Rüzgâr olmam þart mý esmek için, kuþ olmak zorunluluk mudur uçmak için, kanat mý sadece; kanatlar mý uçuran onlarý? Vazgeçtim, soru sormak kanatýr artýk ruhumu. Bir hayalim vardý ama anladým ki bu dünya gerçek. Son yazým bu diyemem: yazarým, yazarým, yazarým ama sadece ben ve sitedeki birkaç kiþi okur; rüzgâr okuyamaz, kuþlar okuyamaz, deniz kabuðu zaten ölü! Kendi içimde gidip gelirim, kimse anlamaz beni. Sonra yavaþtan býrakýrým yazmayý artýk son yazým bile olmaz, yarým yarým olur hepsi… Asla bitemezler ve bir bakmýþsýn ki elimde bir simit, vapurda, sonsuz okyanusun yavrusu denizdeyim; iþe gidiyorum. Herkesin düþünmekten korktuðu, sorularýn olmadýðý basit bir iþ… Aptal bir kâðýt parçasý için kendimi tükettiðim günler… Oysa az paraya hayaller kurmak vardý, oysa sadece deniz kýyýsýnda ayaklarýn kumun içine gömülerek saatlerce yürümek ve bir deniz kabuðunu yerden kaldýrýp kulaðýna yaslamak vardý. Þimdiyse sadece 1 haftalýk tatillerimde, deniz kabuðu olmadan, kuþlara bakmadan geçireceðim yorucu günler var. Simitler var, vapurlar var, simitler var, vapurlar… Nefesim kadar olamadým. Nefesim kadar sýcak, onun kadar kýsa ve öz, onun kadar hayati, onun kadar ne yaptýðýný bilen, onun kadar monoton… Olamadým. Bir hiç oldum. Kendi dünyamda yok oldum. Sizinkine hiç uðramadým. Oysa þimdi ayak basma zamaným geldi sizin karanýza, okyanuslarýmdan, rüzgârlarýmdan, yýldýzlarýmdan kopup, sizin küçük dünyanýza ayak basacaðým: Simitler var, vapurlar var, hep ayný þeyler var; Haftasonu sinemalarý var, ölüm yok ölüm yasak. Seviþmek var haftada 1 kez, hayal yok hayal yasak. Tartýþmalar var kavgalara gebe, sevmek yok sevmek günah. Para var her þeyi çözen, herkesi alan, mutluluðu pazarlayan, gözyaþý yok gözyaþý fakirlik. Ve ayýp bunlar: tüm bu yazdýklarým; mantýksýz, ayýp, saçma, bu felsefe de deðil, bu hayal de deðil. Öyle bir þey iþte, öyle bir ben...