..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yý ayýlttýlar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Taner SARGIN




23 Nisan 2011
Sakarý Boyu Hikâyeleri Ýle Seyr - Ü Sefer - 1  
Sakarya, Karadeniz'e Sadece Sularýný Deðil Tüm Hikayelerini Karýþtýrýyordu.

Taner SARGIN


Arda, Hamitabat’tan devam edip Yakacýk’a girmeden sola doðru dönüp yukarýdaki Samrý köyüne ulaþtý. Altý kilometrelik yokuþu çýktýktan sonra yamaç bir yerde kurulu olan Samrý köyü bölgenin oldukça eski köylerindendi. Arda seneler önce Samrý’ya; Çaltý’dan yarý toprak yarý þose yolu kullanarak gelmiþti. Çaltý ise yine Sakarya nehrinin kenarýnda dokuz on bin hektar kapalý alanda seracýlýk yapýlan bir belde idi. O zaman Samrý’da içtiði çayýn tadý damaðýnda kalmýþtý. Samrý çoðunlukla hayvancýlýkla uðraþýrdý. Az da olsa meyve olarak genelde kiraz yetiþirdi. Köyün kurulduðu sýrtýn iki tarafýnda evler vardý. Çoðu ahþap ve kerpiç karýþýmý evlerin damlarýnda eski kiremitler vardý. Samrý’nýn köy kahvesinin önündeki bahçeden görünen kayalýklarýn içinde, çukurda kalan Harmanköy’ün Samrý’dan görünmesi imkânsýzdý.


:BAAH:
Arda, yaþadýðý kasabanýn hemen üzerindeki maviye bakan yamaçlarýnda motoruyla tur atarken uzun saçlarý rüzgârda dalgalanýrdý. Arda, motorunun onu götürdüðü yerde doða ile baþ baþa kaldýðýnda, kendini daha mutlu hissettiðini keþfetmiþti. Dört tarafý dað olan antik dönemlerin Askania’sýnýn bir ruhu vardý ve bu ruh bazen Askania’nýn mavi sularýnda kaybolur bazen de kaybolan yarýsýný çevresindeki daðlarýn arkasýnda arardý. Bu daðlarýn yüksek aðaçlý ormanlarýnda yolsuz izsiz dere tepe gezen Arda bu imkâný kendine saðlayan motorunu çok seviyordu. Hayatýndaki bir takým geliþmeler onu motorundan ayýrdýðý zamanlarda özlemlerini biriktirirdi. Motoruna kavuþtuðu zamanlarda arkadaþlarýyla kýsa turlar atarak özlemini gidermeye çalýþýrdý. Ýlk defa uzun yola çýkacaktý. Bu sefer hem daha uzaða hem de yalnýz gitmeyi planlýyordu.



Yola çýkmadan günler önce hangi yolu izleyeceðini, nerelere uðrayacaðýný, ne kadar zaman geçireceðini planlamýþtý. Planýna göre yolu, daha önce birkaç defa gitmiþ olduðu yerler yanýnda hiç gitmediði yerlerden de geçiyordu.



Arda, motorunu çok seviyordu. Her tür bakýmýný ve tamiratýný da kendisi yapardý. Marþa bastý ve küçük homurtularla karþýlýk veren dostunun sesini dinledi. Hiç bir sorun yoktu. Önce birkaç defa gaz verdi ve zinciri yaðladý. Önceden hazýrladýðý sýrt çantasýný, kampetini ve küçük çadýrýný yerleþtirdi. Artýk yolculuða hazýrdý.



Onun motorla uzun bir yolculuða kalkýþmasýný ailesi onaylamýyordu ama yirmi yedi yaþýna gelmiþ bir adama karýþmak istemiyorlardý. Ailesi ile vedalaþmasý biraz zor oldu. Her seferinde bir þeyler hatýrlatýyorlar dikkatli olmasýný sýký sýký tembih ediyorlardý. Babasý motora binmiþ biri deðildi. Arda’nýn bu merakýný ne kadar yadýrgasa da on iki yýl boyunca onu motorundan ayýrmayý baþaramamýþtý.



Ailesinden ayrýldýktan sonra arkadaþlarýnýn takýldýðý çay bahçesine uðradý. Her yaz olduðu gibi belli bir saatte buluþup beraber zaman geçirdikleri mekânlardan biri idi burasý. Yine çay bahçesinde oturmuþ Arda’nýn yeni yolculuðu konusunda konuþuyorlardý. Onu yalnýz býrakmak istememiþler ama kararýna saygý göstermiþlerdi. Arda’yý görünce hepsi ayaða kalktý. Arda yanlarýna geldi. Arda’nýn arkadaþlarý bir süre ayrý kalacaklarý Arda ile vedalaþtýlar.



Arda, kasaba çýkýþýndaki beþ kilometrelik yolda ilerliyordu. Yeniþehir rampalarýný çýkýnca bir ara durup son bir kez Ýznik’i seyredeyim diye düþündü. Bu beþ kilometrelik yol kurtuluþ savaþýnda kullanýlmýþtý: Bu yol Tayyare Okulu öðrencilerinin, Ýstanbul’dan yükledikleri mühimmat ve bilumum malzeme ile Anadolu’ya geçmek için uçakla kaçýp iniþte kullandýklarý yol idi.



Anadolu’ya geçmek isteyenlere Ýznikliler, Mekirköy’e kadar refakat ediyordu. Oradaki istasyondan trene binerek Ankara’ya ulaþýyorlardý. Uçaklarýn indiði yolun çevresinde o zamanlar doðru dürüst aðaç yokken þimdi meyve bahçeleri baðlar ve zeytinlikler ile dolu idi. Ýznik’in eski dönemlerini dedesi anlatýrdý ona. Arda, bunlarý düþünürken kendini zirvede bulmuþtu. Motorunu kenara çekip Ýznik’i seyre koyuldu. Þimdilerde yaklaþýk yirmi bin üzerindeki nüfusu barýndýran Ýznik’in yer yer yýkýlsa da çoðu yeri yirmi metreye varan surlarýyla çevresindeki verimli ovasýyla öylece duruyordu.



Kutalmýþoðlu Süleymanþah’ýn 1075’de alýp baþkent yaptýðý Ýznik, içinde barýndýrdýðý Selçuklu ve Osmanlý dönemi eserleriyle muhteþemdi. Kýlýç Arslan döneminde Ýznik, haçlýlarýn eline geçmiþti. Haçlýlarýn elinden Ýznik’i alamayan 1. Kýlýç Arslan, Eskiþehir dolaylarýna çekilmiþti. Arda, Kýlýç Arslan hangi yolu izledi acaba diye düþündü. Kendisi Yeniþehir üzerinden Bilecik'e geçmeyi tasarlýyordu. Az ilerde Yeniþehir'e varmadan sola ayrýlan yol vardý. Bu kestirme yol köylerden Bilecik'e geçiyordu. Bu sola ayrýlan yolun da solunda bir toprak yol vardý. Bu yolun ulaþtýðý arazi Derbent köyü sýnýrlarýnda idi. Her mayýs ayýnda burada kan çiçekleri açardý. Yolun nihayetindeki kayanýn dibinde Kan çiçekleri festivali düzenleniyordu. Arda, Köprühisar köyü üzerinden giden bu kestirme yola girdi. Hayvancýlýk ile uðraþan köylerin içinden keskin gübre kokularýný duyarak ilerledi. Arda, kâh ekin tarlasý kâh ayçiçeði tarlarý arasýndan geçti gitti.



Bilecik, yamaç bir alana kurulmuþtur. Ýl olmasýna raðmen nüfusu azdýr. Bilecik’e girdikten sonra rampa aþaðý inip Bilecik’i geçen yoldan devam edersiniz ve hiç bir yere sapmazsanýz, Adapazarý Mekece Osmaneli’nden gelip Vezirhan’ýn yanýndan geçip Bilecik'e doðru gelirken, viyadükten tünellere girip devam eden yola baðlanýrsýnýz. Bu yola baðlanýp bir yere sapmadan devam ederseniz Bozüyük'e doðru giden yola girmiþ olursunuz.



Arda’nýn güzergâhý farklý idi. Bilecik çýkýþýnda sola aþaðý mahalleye sapan yola girdi. Söðüt istikametine devam eden yol üzerinde bir süre ilerledikten sonra soldan Yeniköy’e ayrýlan yola girdi. Yeniköy’ün içinden geçen yol yine Söðüt’e giden yola kavuþuyordu. Yeniköy meydanýnda saðlý sollu köy kahveleri vardý. Yeniköy meydanýna çýkarken hemen saðda beþ basamakla çýkýlan köy konaðý altýndaki kahvede çay içmek için daha önce defalarca duraklamýþtý. Giriþin dibindeki masalardan birinde oturup çayýný yudumlamaya baþladý. Yaþlý biri geldi selam verdi. Yüz hiç yabancý gelmemiþti. Yaþlý adam Arda’nýn yanýna oturdu. O anda kahveci boþalan bardaðý almaya gelmiþti. Yaþlý adam hiç teklifsiz söze baþladý:



- Bir çay daha doldur bakalým yeðenime.

- Ýyi olur amca hayýr diyemeyeceðim. Saatlerdir motor üzerinde seyahat ediyorum.

- Bu velespitle mi geziyorsun yeðenim.

- Amca sen bunu pek bir þeye benzetemedin ama saðlam makinedir.

- Saðlam olsa ne ola oðlum. Bunun her tarafý saðlam olsa da iki teker üstünde gidilir mi?

- Ýnsan üzerine bindikçe alýþýyor amca ayný yolda yürümek gibi geliyor bana.

- Deme be! Ayný düz yol he öylemi.

- Evet öyle.



Arda, yaþlý adamla iyi bir sohbete dalmýþtý. Saðdan soldan görenler birer ikiþer masaya oturmaya baþladýlar. Selamlaþmalar dan sonra hepsi de meraklarýný giderecek sorularý sýralýyorlardý.



- Nereden gelirsin yeðen, nereye gidersin?

- Ýznik’ten çýktým yola, gidiþim biraz dolambaçlý ve uzun olacak.

- Ya oðlum senin yaþýnda olanlar biraz para bulsa buralarda gezmez Antalya, Ýzmir, Muðla gibi turistik yerlerde gezer.

- Amca sen gezdin mi oralarý gençliðinde?

- Oðlum ne gezmesi! Oðlum deyom ama gýzmýyon herhal.

- Ne demek hepiniz benden büyüksünüz. Burada pek genç yok galiba.

- E tabi gençlerin hepsi dýþarýda iþ güç aramaya gittiler bir daha da geri dönmediler. Benim oðul da Antalya Manavgat’ta otelde çalýþýyor. Adýný da söylediydi otelin ama ben hatýrlamam gayrý. Antalya Manavgat’ý öðrendim gayrý o kadar.

- Sahi buralarda ne iþ yapýlýr ne ekilir ne dikilir?

- Burada bamya var oðul. Bir de yiyeceðin kadar zerzevat sebze meyve var.



Bir baþkasý söze girer:



- Kamyonla nakliye çekenler de var Mustafa amca onu da deyivereydin!

- Amca adýný soracaktým bak þimdi, Mustafa demek senin adýn.

- Ya oðul dað deviren Mustafa derler bana. Gençlikte çok çalýþtýk bak çalýþmaktayýz hâlâ. Þimdiki gençler toprakta çürümek istemiyor.

- Öyle deme amca sen eski topraksýn bak ne kadar saðlamsýn yaþýn da en az altmýþ beþ vardýr. Hâlâ çalýþýyormuþsun bak.

- Oðul ne altmýþ beþi ben yetmiþ üç yaþýmdayým. Biz hayvan besledik süt yoðurt içtik bal gaymak yedik.

- Ya bak genç gösteriyorsun. Dediðin doðru, þimdikilerin yediði içtiði yapay gýdalar.

- Gücümüz yetmez oldu oðul. Bizim gençliðimiz olsa þimdi, ne diyorlar o hirbit tohum mu ne ise iþte o tohumlarý topraðýmýza atýp da zehirler miydik? Benim çocuklarýn en büyüðü Hasan. Üçü kýz dört çocuk var bende. Ýþte, Hasan bunlar çok verimli dedi yeni çýkmýþ domates tohumlarý var on misli kilo yapýyormuþ! Topraða attý etti yine beðenmedi. Sonra da çekti gitti. O eski Çanakkale domatesleri nerede? Sulu sulu mis gibi kokardý.

- Ne oldu amca onlara?

- Deyom iþte: var hâlâ çýkýnlarda eski tohumlardan amma fareler yedi birazýný, kalaný ne olacak bilmem. Tohumundan patlamayan çýkmayan bitki meyvesi yenir mi? Öyle þey olur mu? Nereye varýr sonu bilmen gayrý…

- O eski sebzeleri üçüne beþine bakmayýp yese milletimiz, üretici de ihtiyacýný karþýlasa. Ekip dikenler hak ettiklerini kazansa kötü mü olur? Ama insanlarýmýz boðazýndan üç kuruþ artýrýp da olmayacak yerlere para baðlýyorlar.

- He ya deyiver bak sen biliyorsun. Biz her þeyi yetiþtirmesini bildik de çocuk yetiþtirmesini mi bilemedik acep?

- Amca, benim dedemin babasý Romanya’da kolunu kaybetmiþ. Gazi yani. Savaþ bittikten sonra köyüne geliyor. Tek koluyla zeytin fideleri dikiyor, fidelerin dibine dereden tek koluyla su taþýyor, tek koluyla kazma çapa yapýyor. Köylüler Çolak Ömer derlermiþ ona Torunlarýnýn geleceðini düþünmüþ, üzüm ilerde yetmez zeytinler de yetiþsin demiþ.

- Vay dedem be yaman adammýþ ya. Deyiver oðlum pekiyi bilip de deyi deyiveriyorsun.

- Dahasý iþte þimdi malum bu arazide altý yedi hane geçiniyor. Hepsinin altýnda traktör var.

- He ya bak görüyon mu?

- Olsun, olmasýn demiyoruz tabi ki, teknoloji de olacak insan hayatýný kolaylaþtýrmak lazým. Ýnsanlarýmýz bunu hak ediyor.

- Ya doðru, sen bildin þimdi.



Sohbet iyi idi ama Arda epeyce zaman kaybetmiþti. Biran önce yola koyulmak için cümlelerini kýsa tutmaya baþladý. Ama ayrýlmak pek de kolay olmayacak gibi idi. Arda acele ettikçe Yeniköy sakinleri daha þunu diyemedik bunu konuþamadýk, uzatýyorlar da uzatýyorlardý! Arda, biraz yol sordu; bu civara uðramayalý yeni yollar yapýlmýþtý. Kamyonculukla uðraþanlar her tarafýn yollarýný biliyorlardý; kestirmeleri alternatif yollarý tarif ettiler.



Arda motoruna atladýðýnda gitme kal diyenler oldu ama gideceði bir dünya yer, tanýþacaðý birçok insan vardý. Yeniköy’den çýkýp yaklaþýk on kilometre yol aldýktan sonra Küre beldesinin üzerindeki bir tepede Dursun Fakýh türbesi’ni gördü. Iþýklandýrýldýðý için daha bir görkemli olmuþtu. Normalde sola sapýp türbenin altýndaki saðlý sollu kiraz aðaçlarýnýn arasýndan kývrýlan yoldan Küre’ ye gidecekti ama devam edip Söðüt’e çýkmak zorunda idi. Arda normalde buralarda küçük çadýrýný kurup kampet üzerinde uyumayý da tercih ederdi ama geç kalmýþtý, arazide ay ýþýðý bile yoktu. Yoðun bir karanlýk dað yamaçlarýnda yüzüyordu. Söðüt’e çýkýnca önce karnýný doyurdu. Söðüt’te küçük temiz bir otel odasý tuttu. Otelci de pek bir konuþkandý. Ertesi gün Dursun Fakýh türbesinde pilav dökülecekti. Pilav döküleceðini otelciden öðrendi.



- Hýdýrellez þenlikleri için uzaktan yakýndan çok gelenler olur. Yarýn sakýn ihmal etme nohutlu pilavla güzel bir karnýný doyur.

- Sað olun bakýn bunu öðrendiðim iyi oldu.

- Ne demek, sevaptýr! Hem yemek hem yedirmek sevaptýr. Bizde yoldan gelen atlý arabalý ne olursa olsun dost düþman sofraya davet edilir. Uðrayýp da karnýný doyurmama çok ters algýlanýr. Ama þimdilerde kalmadý tabi. Eski gibin mi? Ama ne edelim iþte pilav döküp gelene geçene yediriyoruz, en azýndan bunu kaybetmemek lazým.

- Anladým. Çok sað olun ben biraz yorgunum çýkýp uyuyacaðým sabah erken kalkýp yola düþmem lazým.

- Sen sað ol yavrum ne demek. Çýk yukarý, Allah rahatlýk versin.



Arda, yukarý çýkýnca defterini açtý, biraz karaladý. Bir süre sonra iyice uykusu gelmiþti. Kafasýný yastýða koyar koymaz gün içinde yaptýklarý ile ilgili kýsa bir gezinti yaptý. Hemen uykuya daldý.



Hava kuru ve temizdi. Arda uykusunu almýþ erkenden kalkmýþtý. Söðüt'te kýsa bir gezinti yaptý. Ertuðrul Gazi türbesinin yanýna gitti. Þölen alanýnýn alt kenarýnda sýrayla Osmanlý Padiþahlarýnýn büstleri vardý. Türbenin yanýndaki mezarlarý gezdi. Beyliðin kuruluþ yýllarýnda yaþadýðý bilinen isimler türbenin yakýnlarýnda defnedilmiþti. Türbe giriþinde Þeyh Edebali'nin Ey Oðul diye baþlayan Nasihat’i vardý. Arda, yakýnlarda bir yerde çay ile simit atýþtýrýp yola koyuldu. Küre, Söðüt’e çok yakýndý. Yokuþ aþaðý inerken Dursun Fakih türbesini gördü. Çok kalabalýktý. Yokuþ yukarý dolanarak yükselen yoldan aþaðý yukarý gezinen insanlar vardý. Pilav günü çýkýþ yolu araç trafiðine kapatýlýyordu. Anlatýldýðý gibi çok ziyaretçi vardý. Küre yolunun saðý solu park halinde araçlarla doluydu. Satýcýlarýn giriþe açtýðý tezgâhlardan itibaren 360 derecelik çepeçevre bir yoldan yukarýdaki türbenin olduðu yere ulaþýyorsunuz. Zirvedeki türbenin olduðu alandan baktýðýnda Küre beldesi hemen aþaðýda görünüyordu.



Hýdrellez þenlikleri civar insanlarý için büyük bir önem arz ediyordu. Pilav gerçekten usta eller tarafýndan piþirilmiþtir. Kazanlarda piþirirken yaðýný tuzunu böylesine ayarlamak bu lezzeti vermek usta iþi idi. Kürelilerin köy fýrýnlarýnda yaptýklarý ekmekler de oldukça lezzetli oluyordu. Anadolu'nun her bir yöresinde kendine has fýrýnlarýnda kendine has yöntemlerle yapýlmýþ ekmekleri ayrý bir zenginlik diye düþündü. Alana yeni gelenler olmakta iken az sayýda olsa gidenler de vardý. Arda da yola koyulmak zorunda olanlardandý. Çevresini gözlemlerken ziyaretçilerden bazýlarýyla küçük sohbetler yaparken epey bir zaman geçmiþti.



Küre’den çýkarken sola aþaðý doðru yönelirseniz Hamitabat oradan Yakacýk'a doðru gidersiniz. Ama sola sapmazsanýz dik yokuþu inince altý kilometre sonra Geçitli’ye ulaþýrsýnýz. Geçitli, Sakarya ýrmaðýnýn kenarýnda verimli topraklarý olan bir yerdi. Sakarya havzasýnda seracýlýk yaygýndý. Geçitli’de de seracýlýk vardý. Ekonomik durumlarý oldukça iyi idi. Arda daha önce Geçitli’ye uðramýþtý. Geçitli’den Yeniköy’e doðru ana yola baðlanan þose bir yol vardýr. O tarafa yönelmiþ olsaydý tekrar Yeniköy’ün altýndaki yola ulaþacaktý. Arda yola çýkmadan kararlaþtýrdýðý gibi Hamitabat’a doðru inmeye baþladý. Hamitabat’a varmadan solda bir çeþme vardý çeþmenin altýnda hayvanlarýn su içmesi için bir de su oluðu vardý. Demir borudan oluða akan su taþýp hendeðe doðru yolaklanýyordu. Su þýrýltýsý insaný rahatlatýyordu. Arda bu çeþmenin suyundan içmeyi severdi. Doyasýya su içtikten sonra su kabýný da buradan doldurdu.



Arda, Hamitabat’tan devam edip Yakacýk’a girmeden sola doðru dönüp yukarýdaki Samrý köyüne ulaþtý. Altý kilometrelik yokuþu çýktýktan sonra yamaç bir yerde kurulu olan Samrý köyü bölgenin oldukça eski köylerindendi. Arda seneler önce Samrý’ya; Çaltý’dan yarý toprak yarý þose yolu kullanarak gelmiþti. Çaltý ise yine Sakarya nehrinin kenarýnda dokuz on bin hektar kapalý alanda seracýlýk yapýlan bir belde idi. O zaman Samrý’da içtiði çayýn tadý damaðýnda kalmýþtý. Samrý çoðunlukla hayvancýlýkla uðraþýrdý. Az da olsa meyve olarak genelde kiraz yetiþirdi. Köyün kurulduðu sýrtýn iki tarafýnda evler vardý. Çoðu ahþap ve kerpiç karýþýmý evlerin damlarýnda eski kiremitler vardý. Samrý’nýn köy kahvesinin önündeki bahçeden görünen kayalýklarýn içinde, çukurda kalan Harmanköy’ün Samrý’dan görünmesi imkânsýzdý.



Arda çayýný yudumlarken Harmanköy’ün kayalýklarýna doðru baktý. Birden eski bir anýsýný hatýrladý: Harmanköy’e ilk gidiþinde koyu bir karanlýk vardý. Arda yolun nerede biteceðini bilmeden aþaðý doðru dolanarak inen yolun kendisini götüreceði yere doðru yol alýyordu. O zaman sönmüþ bir yanardaðýn içine girdiðini hissetmiþti. Arda bir an hiçbir yere ulaþamadan dünyanýn merkezine doðru ineceði hissine kapýlmýþtý. Etraftaki koyu karanlýðý bir býçak gibi yaran farlarýn aydýnlatabildiði alan, fantastik kurgularla eski devirleri anlatan filmlerdeki mekânlarý andýrýyordu. Geçmiþe dalmýþ olan Arda’ya seslenen, yaþlý bir adam hoþ geldin evlat deyip yanýna oturdu.



- Deveye mi bakýyorsun evlat?

- Yok, amca dalga mý geçiyorsun! Ne devesi?

- Tabi sen bilmiyorsun buradan baktýn mý Harmankaya’nýn bize bakan kayalýðýnda tam öðle saatinde bir deve belirir.

- Ha silüet þeklinde diyorsun amca.

- Ben silet milet bilmen evlat. Kayanýn üzerinde deve resmi çýkar. Eskiden saat neyin yokken biz zamaný buradan bilirdik. Bizim araziden hep görünür bu kayalar. Daðda taþta iþi gücü olan insanlar arazide iken kayaya baktýðýnda deve belirmiþse öðle vaktidir.

- Doðrudur amca, kaya týrmanýcýlarýnýn sevdiði 600 metrelik bir etap vardýr bu kayalýkta.

- Harmanköy’ü bilin mi?

- Bilirim amca. Ýþte bu kayalýðýn dibinde bir yer.

- He iþte orasý olsun bizim Samrý olsun bu bölgenin en eski yerleþim yerleridir.

- Doðrudur amca. Ben daha önce Harmanköy’e gitmiþtim ama ne taraftan ulaþmýþtým þimdi onu düþünüyordum.

- Buradan indin mi Yakacýk’ý geçince Ýnhisar var.

- Biliyorum Ýnhisar’ý.

- Ýþte Ýnhisar’ýn Çayköy’ü vardýr oradan yukarý devam edersen Harmanköy’e varýrsýn.

- Yok, amca oradan deðildi. Biz o zaman Çayköy’e Harmanköy’den inmiþtik.

- O zaman Yenipazar’dan beri geldiniz.

- Yenipazar þu Gölpazarý’ndan gelinen yerdi deðil mi?

- Tamam, iþte doðrulttun þimdi!

- Tamam, o zaman Bilecik’ten Gölpazarý’na oradan da Yenipazar’a geçmiþtik.

- Doðrudur evlat.

- Yenipazar’da biriyle muhabbet etmiþtim. Bana tüm gençlerin ya Eskiþehir’de ya da Ýstanbul’da çalýþmakta olduðunu anlatmýþtý. Orada tanýþtýðým insanlarýn içinde genç olarak bir o vardý. Her hafta Eskiþehir’e bir iki otobüs kalkýyor demiþti bana. Otobüslerde insandan çok yiyecek içecek yükleniyormuþ.

- Þeher yakýndýr onlara Bilecik’ten çok Þehri bilirler. Orada da hep yaþlýlar var. Toprak karýn doyurmuyor artýk. Bizde hayvancýlýk var büyük sürüler var.





Bu civarda Þehir diye kastettikleri Eskiþehir’dir. Bilecik’i pek yeterli bulmazlar. Önemli ihtiyaçlar için Eskiþehir’e gidilir. Ýnhisar, Bilecik’in son ilçesidir. Ýnhisar’dan devam eden yol Eskiþehir’in Mihalgazi ilçesine ulaþýr. Eski adý Gümele olan Mihalgazi’nin hemen yanýnda Sarýcakaya vardýr. Mihalgazi ve Sarýcakaya Sakarya nehri kenarýnda düzlüklerde verimli topraklarý olan yerlerdir. Bu bölgede orman yoktur. Nehir kenarýndan yükseldikçe çýplak toprak yer yer de yabani zeytin aðaçlarý ve bazý çam türleri mevcuttur. Bu çevrede ormanlýk alan Ilýcalardan baþlayýp yukarý doðru çýktýkça artar. Sarýcakaya’nýn hemen Mayýslar köyünden çýkýp Eskiþehir’in Muttalýp köyüne baðlanan yol üzerindeki Daðküplü civarlarý da ormanlýktýr.







Arda, Samrý’dan tekrar Yakacýk’a indi ve oradan Ýnhisar’a geçti. Ýnhisar yaklaþýk üç bin nüfuslu þirin bir yerdi. Yol Ýnhisar’ýn içinden geçiyordu. Giriþten bir süre sonra saða baktýðýnýzda hemen orada iki tane çýnar aðacý olan bir meydan görürsünüz. Bu aðaçlar tam ortada birbirine yakýndýr. Meydana girerken hemen karþýda eczane yanýnda market vardýr. Sað tarafta Ziraat bankasý, Belediye ve hükümet binasý vardýr. Giriþteki eski bina ve belediye binasý arasýnda biraz içerde kalan binanýn alt tarafý kahvehane olarak kullanýlýr. Hemen giriþte köþede bir kahvehane daha vardýr. Ýki adet de içerde solda kahvehane vardýr. Bu ikisinin önünde oldukça geniþ bahçe vardýr. Bu kýsým aðaçlar ve bitkilerle güzelleþtirilmiþtir.

Birinci Bölümün Sonu



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sakarý Boyu Hikâyeleri Ýle Seyr - Ü Sefer - 3
Sakarý Boyu Hikâyeleri Ýle Seyr - Ü Sefer - 2

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hayal Gücünün Paradigmasý - 5
Hayal Gücünün Paradigmasý 1
Hayal Gücünün Paradigmasý 4
Kaktüs ve Akrebin Kýsa Tarihi
Dünyanýn Herhangi Bir Köþesi, Bilin Bakalým Neresi?
GDO'yu Beklerken
Masal Bu Ya/ Eke'yi Beklerken 2
Hayal Gücünün Paradigmasý 2
Hayal Gücünün Paradigmasý 3
Ben ve Ben

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Git Kendinde Kaybol Arama Beni [Þiir]
Keþiþ Daðýnda Erguvan Kokusu [Þiir]
Müþküre [Þiir]
Topraktan Gelen Sesler [Þiir]
Ýçimde Bir Þiir Ölüyor [Þiir]
Yavaþ Yavaþ Ölürler Neruda"yý Nazým"ý Tanýmayanlar [Þiir]
Kayýp Þiirler Þehrinde Yitirdiklerim [Þiir]
Hava Kar Yaðýp Buz Kesiyor [Þiir]
Geceye Saçlarýndan Dökülenler [Þiir]
Filler ve Çimen (*) [Þiir]


Taner SARGIN kimdir?

Yakamozlarý yazmaktan çok, içine girmemin getirdiði duyguyu yazmayý tercih ederim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Taner SARGIN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.