Paris’e Gezmeye Gittim !
Geniş meydanda tekrar dolanmaya başladım. Çevremdeki her şey bana, ben de onlara yabancıydım. “Ne iyi ettim de şu Paris’e geldim” demek, bana kısmet değilmiş, diyor, üzülüyordum.
Geniş meydanda tekrar dolanmaya başladım. Çevremdeki her şey bana, ben de onlara yabancıydım. “Ne iyi ettim de şu Paris’e geldim” demek, bana kısmet değilmiş, diyor, üzülüyordum.
Sen her zaman en güçlü "sen"sin sanırsın yaşamda
hiç kaybetmeyeceğini düşünürsün.
Bu kez ne dersin ? Kaybeden kim ?
Biliyorum inanmayacaksın bana,
her zamanki gibi kendi aldatmacanı yaşayacak
Bizi ilk unuttuğun,göz göze vedalaşamadığımız son gece için ağlıyorum.
07 Ocak 2002 Pazartesi.
Hani yaz derdin ya,işte yazıyorum dedem,bin bir acı içinde,bin bir zorluk peşinde,seni yazıyorum.
Okuyamayacaksın ama en azından hisset.Seni çok özlüyorum.
... hala çocukluğumun çizgi filmi 'Vikingler'in müziği bana o tanıdık duyguyu ve seni hatırlatır.
Yalan sever misiniz?
Ben sevmem! “Küçük yalanların bile hayatımda hiç yeri yok” dersem daha ilk baştan iki yalanı ardı ardına sıralamış bir yalancı olurum bile.
Hayatımda zaman zaman varolsalar bile yalan sevmem. Yalan sevenlerdenseniz şim
Genç iken hiç ölmeyeceğimi düşünürdüm. Şimdi öyle düşünememek için bir neden daha oldu.
Uyanıyorum.
Yeni bir güne başlıyorum. Bugün de yaşamım boyunca yaptığım gibi yaşadığım, gördüğüm, hissettiğim şeyler arasında bağlar kurmalıyım.
Geçmiş günlerde kurmayı başardıklarımı ise daha bir sağlamlaştırmalıyım.
Yağmuru seyrediyorum ellerimi iki yanağıma yaslayıpta. Kolum uyuşuyor. Bu acıyı sonsuza dek içime çekmeliyim. Benim ne içilecek şampanyalarım var kadehlerde. Ne cümle aralarında sosyete kesilecek kristal şişelerim....
Gündüzleri kafamı karıştıran şeyler gece uyumamı engelleyenlerden farksız. Bazı şeylerin çoktan zamanı gelmiş de geçiyor.
Zaman geçiyorsa peki ne yapmalıyım diye düşünüyorum, dudaklarımı yiyerek…
Ve bildiğim bir şey daha hatırıma geliyor; kend
Tek bir yıldız dahi şavkımıyor karanlığında gecelerimin.Hafızaların duldasız zulasında, ılgın kokuşlu günler biriktiriyorum bir gün dönersin umuduyla.Samimiyetsiz tebessümler dudaklarımda intihar ederken, derin bir acı, içten bir özleyiş ve sığ düşüncel
Kıskanıyorum seni en dişi duygularım ile.Kimsenin sevmediği gibi sevmek kimsenin görmediği gibi görmek istiyorum seni. Öyle güzelsin ki herkes sende mutlu, herkes sende uyuşmuş. Herkes bedeninde poyraz duyguları bırakmış. Bakiresin sen hala
Diş hekimi olarak o güne kadar hiç, bir ağız karşısında bu derece vecde kapılacağım aklıma gelmezdi.
Küçük tezgahımla oturuyordum yine sokaklarda. Her zamanki mallarım vardı önümde; düşüncelerim, hayallerim, nefretim, sevincim ve de hepsinin sindiği yüreğim.
Geçmiş yıllarda Ankarayı anlattığım 'Gün Aşımı' kitabımda bulunan bir anıdır.
Türk Edebiyatının Gönüllü Barış Güvercinlerinin çok büyük özverisi ve katılımıyla gerçekleşmiştir.
Belleklerimizden asla silinemeyecek 3 muhteşem gün geçirdik. Edremit adeta bir şair ve yazar ayak sesleriyle inledi.