Üç Günlük Yol
Sonra insanlar; gülenler, somurtanlar, endişeliler, mutlular. Bu coğrafya şaşırtır insanı. Hani şair olamazsın bir anda ama en azından şair ruhlu yapar adamı.
Sonra insanlar; gülenler, somurtanlar, endişeliler, mutlular. Bu coğrafya şaşırtır insanı. Hani şair olamazsın bir anda ama en azından şair ruhlu yapar adamı.
Atatürk'ün millete hizmet ve politika üzerine nükteleri üzerinden siyaset dersleri.
Absürtlüğün en uç sınırlarında gezen hikâyelerini dinleyerek büyüdük. Absürt bir mevzuyu, günlük yaşamın sıradan bir olayıymış gibi sunabilmek ve dinleyenleri gözlerinden yaşlar gelecek kadar güldürmeyi becerebilmek bir ustalık emaresi değil midir?
Dillerden düşmeyen şiirlerin ünlü şairi Bekir Sıtkı Erdoğan için, İstanbul Beyoğlu’nda Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde 7 Ocak 2010 Cuma günü, ESKADER ve İSTANBUL KÜLTÜR A.Ş. işbirliğiyle gerçekleştirilen tarihî bir saygı gecesi yaşandı.
İçimi acıtan bir şey var içinde. Mutluluk çok uzak sanki bu mevsimde. Biraz umut vardı sanki saklı bir yerlerde. Şimdi oda kayıp, oda gizlenmiş, oda yok sakladığım yerde...
-İki buçuk yaşındaki yeğenim annesinin kucağında,kapı önünde gülerek beni uğurluyordu.Yanacıkları elma gibi kırmızı kırmızıydı.Bir ay sonra bu ufacık bedeni toprağın altına sakladık.
...oyal zarf fabrika yemekhanesinde yediğim leziz yemeklerden dolayı işçiliği muhteşem meslek saydığım, verilen 2 krş harçlıkla yeni tesisler kurabileceğimi ve ordaki yemeklerin hepsini yiyeceğim günleri düşündüğüm hayal yıllarım...
...bu sabah kar yağarken lapa lapa, elimde kahvemle aklımdan geçtim, uzun uzun... hatırladım, güldüm, hüzünlendim. ama en son
Bir yaz tatilinin son gününde, yurt dışından ailesiyle beraber tatil için geldiği Türkiye'de bırakılan bir çocuğun, o anki duyguları.
Kitap sevgimin nasıl başladığını artık tüm arkadaşlarım, dostlarım ve öğrencilerim biliyor. Çünkü fırsat buldukça öğrencilerime bunu anlatarak onlara kitap sevgisini aşılamaya çalışıyorum.
Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım çocukluğuma ait hafızama yer etmiş en güzel sözlerden biridir.
Annem ve babamın bayram alışverişinden dönmelerini sabırsızlıkla beklerdim. Acaba hangi poşetten bayram şekerleri ve çikolata çıkacak diye küçük kalbim heyecan içinde çarpardı.
Tiyatroya adadığı 60 yıl, 109 kitap, sahneye koyduğu sayısız oyun, yetiştirdiği sayısız öğrenci. Çoğu bugünün büyük ustaları olmuş tiyatro sanatçıkları “canım hocam” deyip boynuna sarılıyor. Yüzler ışıl ışıl, gülüşler hep kalpten geliyor. Öylesine sıcak, öylesine samimi, öylesine içten bir ortam.
Türkçeye , özellikle gençler tarafından, ne kötülükler yapıldığını görüyorum.
Hafif hafif yağmur çiseliyor. Ohh tam yürümelik bi an. Kendimi dışarı atıyorum bahçe kapısından ve anında müdahale geliyor annem ve anneannemden “kızım ıslanırsın, nereye.” Şşştttt. Beni bana bırakın bakalım, gezintiye çıkıyorum. Ziyarete gidiyorum. Çocukluğumu ziyaret edeceğim az sonra.
Kırık tahtındaki Efendi' nin, hakimiyetindeki katibe tutturduğu bir güncedir bu.
“Kalbimi meşgul eden,zerafetiyle beni cezbeden güzel,sensizliğe alışamadım.”