Oylesi - Ne?
Tohumunu onlar atıyor zamanın, ben izliyorum, golgesinde dinleniyorum asla bana kalmayacak cennetlerin…
"“Yazarlık, kendini sürekli düzeltme sanatı değil, düzenli olarak deli olmaya karar verme sanatıdır.” – Franz Kafka"
"“Yazarlık, kendini sürekli düzeltme sanatı değil, düzenli olarak deli olmaya karar verme sanatıdır.” – Franz Kafka"
Tohumunu onlar atıyor zamanın, ben izliyorum, golgesinde dinleniyorum asla bana kalmayacak cennetlerin…
BAŞKA TÜRKİYE YOK
Üç yıl önce Hedef Ecza Deposunun, Avrupa eczanelerini gezme ve görme kapsamında düzenlediği yurt dışı gezilerine katılarak Roma ve Madrid`e gitmiştim.İşin doğrusunu söylemek gerekirse oradaki eczaneler,çalışma şartları,ilaç veriş koşulları,iç dizaynları,v.s beni hiçmi hiç ilgilendirmiyordu.Bana ne Avrupalının eczanesinden,bana ne dizaynından,bana ne 5-6 eczacının birleşerek
Eminönü vapur iskelesinin önünde, öğle saatleri miydi bilmem. 1-2 gün önce sanırım:
O bana baktı, anladım; ben de ona baktım, korkularını sileyim diye. Doğru mu yaptım, yanlış mı; bilemiyorum. Ama ona bir bedel ödenecekse sonunda, başından en büyük riski almasını öğrettim.
Okullar da ders olarak okutulan, müfredat yetersizdi.
Aileler geçim sıkıntısından perişandı.
Siyasi atmosfer, hat safhadaydı!
Burası Ankara Mamak. Duvarlar sağır, duvarlar dilsiz. Vicdanlar hakeza. Ne pencereden ışık vurur, ne saçaları rüzgâr savurur." Bahar inmiş diyorlar Ankara'nın sisli yamaçlarına." peh! Burada hep zemheri, geldiğimiz günden beri. Birinin, sıcak sudan soğuk suya değmezken elleri. Bize çok görürler yağız yeri. Her taraf duvar ne yâr ne
insanın kendini ifade etmekte kullandığı daha iyi bir künye var mı acaba terliklerden daha iyi
Bir ders teneffüsüydü. Mikail, eli yüzü kıp kırmızı kanlar içinde okul duvarı dibinde ağlayıp duruyordu. Hemen onu lavaboya götürüp kanlarını ve tozlarını yıka-dım. Fena yaralanmıştı, saatlerce sızlanıp ağladı
Erol Mütercimler’in bir kitabının adı “Fikrimizin Rehberi Gazi Mustafa Kemal”di. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk, bir rehberdir, bir önderdir Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan tüm yurttaşlar için. Benim özel hayatımda fikirleriyle bana rehberlik eden kişi ise (fikrimin rehberi) sevgili öğretmenim Fikri Gürler’dir.
Bir kere hasret girmesin yüreğe;bir bulaştı mı izi kalır ve gönül her gidenin peşinden hasret gelecek sanır.
Bir hasret taşıyorsan yürekte o yürekten daha hayır bekleme.Evvel diz çöktürür sonra yerlerde süründürür zamanla karışırsın toz toprağa,topladığın herşey dağılır bir kenara.
Dede, eski günlerine dönüp öğrenciliğini de anlatmaya başlıyor; 2 yıl öğretmen okulunda okuduktan sonra Vefa Lisesi'ne geçmiş oradan mezun olmuş, orada da öğretmenlik yapmış. Sonra müdür yardımcılığı yapmış. Orada bir “asaletim geldi, asil müdür yardımcısı oldum yani” gibi bir sohbet de geçiyor ama ben bu “asalet” kelimesine takıldığımdan
Birlik, beraberlik ve ümmet olma bilinciyle bir araya getirilen iftar yemeği...
Merhaba;mutluluk var mıydı acaba?Ohh! çok güzel,bu dolaştığım kaçıncı dükkan hatırlamıyorum ayaklarıma karasular indi adeta, o kadar yoruldum ki anlatamam.Yok hayır kiloyla alacak kadar param yok sadece bir-iki tane verirseniz kafi.
“Sakin olun” Diyor biri ..Sakin olamıyor insan..”.. üç gün değil mi? Gitmek yazgıya yazılı..” Yazgı hastane köşesi mi be deli!
„ İnsan, nereye giderse gitsin, yaşadıklarını hep beraberinde götürüyor.“ Demişti,
haksız değil ama bazı şeyler de sürekli gözönünde olmayınca, devredışı bırakmak
kolay oluyor. Bu taşınma bir gereklilikti. Yeni evimi şimdiden çok seviyorum, kimbilir
burada neler neler yaşayacağım ve yaşayıp yazacağım.