Deneme > Anılar
Küçükyalı"da Erguvani Kızıllık...
Dedem de anlatırdı bir şeyler. O vakitler çocuktuk dinlemezdik. Toplandığımız radyo başında cazırtılı seslere karışan “ arkası yarın”lar varken onu kim umursardı ki. Boğazın iki yakasını bir araya getirecek köprü tamamlanmak üzereydi. Kardeşimle, hiç unutmam şimdiki gişelerin önünde hatıra fotoğrafı çekinmiştik. Omuzlarda karşılıklı sarmaş dolaş atılmış kollar, damalı
Mavi Kız Koyu
Bizim buralarda güzel yerler var.Gelip göremesende yazılarımi sığdır kalbine teraziyi kendinden bulduklarınla dengele...Kim ne derse desin bırakmayalım biz yazmayı devam edelim ićimizden geldiği gibi...
Şimdi Çaresizce Etrafına Bakıyor!
Halimin dirliği, nefesimin şenliği,
Ruhumun mizan şahitliğinde kefilimdi
"Ay Mehemmed"
Yıl 1976. Temmuz ayının ilk günleri. Bedenimin adını anmanın abes olan bir bölgesinde bir çıban peyda oldu. Hayatımın her evresinde olduğu gibi, nasıl olsa geçer diye o günde önemsemedim...
Sensizliğin Ardı
Çoktandır yoksun, artık var olduğun günlerde silindi, belki çok karanlık köşelerde, cam kenarı terk edilmiş alışkanlıklardan ibaret anılar
Gölgenin Anlattıkları
Üşüdüm..Yine her zamanki gibi sonbaharın ayında gelmişti bana kış. Soğuktu işte, zevk almıyordum nefes bile almaktan. Halbuki alırdım. Üşüyordum sadece ve, bu gerçeklikle işkence edermişçesine kendime, vücudumun ritmik eşliğiyle sayıklıyordum. Üşüyorum-mutsuzum-üşüyorum-mutsuzum-üşü..
Üç Günlük Yol
Sonra insanlar; gülenler, somurtanlar, endişeliler, mutlular. Bu coğrafya şaşırtır insanı. Hani şair olamazsın bir anda ama en azından şair ruhlu yapar adamı.
Habersiz Ziyaret
Hafif hafif yağmur çiseliyor. Ohh tam yürümelik bi an. Kendimi dışarı atıyorum bahçe kapısından ve anında müdahale geliyor annem ve anneannemden “kızım ıslanırsın, nereye.” Şşştttt. Beni bana bırakın bakalım, gezintiye çıkıyorum. Ziyarete gidiyorum. Çocukluğumu ziyaret edeceğim az sonra.
Rüyadan
Mutluktan sarhoş bi çocukluktu benimki. Ayılmam yıllar içinde oldu. Bedenim büyüdü.Kollarım bacaklarım uzadı. Saç rengim koyulaştı. Pek sivilcem olmadı. İşte böyle yavaş yavaş ayıldım.Rüyadan ter içinde uyanır gibi değil
Sevgili Günlüğüm (2)
"...Bir gün Y. Kemal Beyatlı ve arkadaşları Küçüksu tepelerinde bir konağa davetli olurlar. Sedat İçgören O sıralar bir konservatuar öğrencisi ve son sınıfta oku maktalarmış. Her şair ve davetli eşleri ile gelmiş. Tabi ünlü şairde kendisine hayran bir kız öğrencisiyle davete icabet etmiş...
Akşama Yakın Bir Vakitti.
Kuşlar o kadar güzel uçuyorlardı ki hürriyetin yekparesinde bir nefes sıhhat gibi.
Oldukça canlı ve diri bir keyfiyette, hilkatleri mucibince, rızklarının taksimince!
Semanın haşmeti, maviliğin enginliği, bulutların serpilişi bir nizamın ölçüsüydü.
Elagöz Dağı ve Çocuk
Bizim bölgemizde, en yüksek yerleşim birimlerinden en düşük rakımlarda, düz ovalarda yaşayanların sabah akşam karşılarına çıkan en büyük varlık; Elagöz Dağı’nın heybetli görüntüsüdür.
Dicle Kıyısında Bir Mağara Kent
Şimdi belki de anlatacaklarım sizlere bir masal gibi gelecek. Bir Doğu masalı… Bilmem anlatsam dinler misiniz? Sizin de ilginizi çeker mi? Uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında, tam 130 yıl, civar illerine başkentlik yapmış ve başta Moğolların istilası olmak üzere, birçok saldırılara uğramasına rağmen hâlâ dimdik ayakta kalmış bir
Hayat ve Mazi
Yetmişli yılları anımsatan hayat filmimin gerilere ta o yıllara sarılmasına vesile olan güzel bir hatıram...
Günlüğümden
Kim bilir o yüzden “büyük”leri tanıdıkça hep çocuk kalmak istiyorum…
Ben hep çocuk kalmak istiyorum da…
Lakin memleketimin/Anadolu insanının hep saf kalmasını, saflığından dolayı istismar edilmesini istemiyorum. (İstemediğim için bazı gerçekleri günlüğüme yansıtıyorum)
Ve diyorum ki; ey “Anadolu saf insanı!”
Mağusada İkram Çadırı
Aynı alanda ziyarete açılan Hz Peygamber Efendimizin Sakal-ı Şerif Çadırını da ziyaret ederek manevi duyguların en büyük hazzını aldık. Burada, Efendimizin bir kutu içinde muhafaza edilen ve sadece tek bir telden ibaret olan mübarek sakalını gördük. Bu esnada okunan ilahiler damarımıza kadar işledi. Duyguların en coşkusunu yaşadık.
İstanbul\_umdan Bir Damla Düştü Yüreğime
Bir zamanlar bu koca şehrime Florance Nightingale'de tutuklu kalmıştı. Bu kimine göre mesleki bir özveri, idealist bir kadın önderliği idi, kimilerine göre "kutsal" bir vazifeydi. Ama o güzel eller Selimiye Kışlasında yaralı askerleri otama yaparken, sembolü olan ve tini aydınlatan sarı kandilin ışıklarında; ailesine bir kaç satır karalamıştı.
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20