Firavun Ölmedi Aramızda Yaşıyor
Neyin peşindeyiz? Ne ölüden ders çıkartabilmekteyiz ne de diriden...Kördüğüm yumağı haline gelmiş insanlık...Sistem maalesef firavunların ölmesine müsaade etmiyor....Yeni firavunlar yeni
"Yazmak, düşüncelerinizi herkesin anlayacağı şekilde karmaşıklaştırmaktır." - Franz Kafka"
"Yazmak, düşüncelerinizi herkesin anlayacağı şekilde karmaşıklaştırmaktır." - Franz Kafka"
Neyin peşindeyiz? Ne ölüden ders çıkartabilmekteyiz ne de diriden...Kördüğüm yumağı haline gelmiş insanlık...Sistem maalesef firavunların ölmesine müsaade etmiyor....Yeni firavunlar yeni
Sonsuz ve evrensel doğamızdan (Yaratılmış iyiliklerle bütünlüğümüzden) tek Yaratan'a inanan bir hakikate doğru derin bir yolculuk içerisindeyiz. Bu yolculuğun dışında yürüyenlerle beraber yürümek bence o kadar da doğru olmaz.
Görünen ve görünmeyene ait tek hak din İslamiyettir. Bu yüzdendir ki, hak olan, hakikat olan değerler en
küçük bir deneme... doğamızla ilgili ve ımm.. dediğim gibi duyarsız yaratık insan :D sadece okusanız??? bir de düşüncenizi belirtseniz süper olur :D
Geçmişten gelen bir düşünürün günümüze dair düşünceleri...
Arkadaşım Cuma günü sınıfıyla yürüyüşe gelmemi istediğinde önce biraz duraksadım. Çünkü, o gün benim boş günümdü; ya uykumdan fedakarlık ederek yürüyüş fırsatını değerlendirecektim, ya da boş verecektim. Her şeyi öğrenme hissim ağır basınca, evet, dedim.
Seni ne kadar hakediyorum? Sevdiğim kadar mı değer verdiğim kadar mı?
Bahar deli bir şarkı söyler Nasina’da. Mercan rengi yapraklarla, badem pembesi çiçeklerle… Arılar, böcekler, kuşlar ve kurbağalar binbir renkli bir senfoniye düşerler. Ve ben her Nisan başında sağanakların peşinden koşarım. Traktör izlerinin derinleştirdiği çukurlarda biriken sulara girerim. Çizmelerimin rengi sarı, çizmelerim kocaman, çizmelerim fokur fokur. Annem kızmasın diye
Tarihin verdigi cok aci bazi dersler olabiliyor. Bu en aci derslerden biri, sadece sakkada sukkada kilic sallamakla bir yere kadar gidilebilecegi, bundan sonra ise cokusun kacinilmaz oldugu gercegi. Bizler kilic sallayip, bir takim askeri nizamlari tatbik etmeye, cogu yarar saglamayan tartismalarla birbirimizi girtlaklamaya devam ederken, eloglu bazi pis
Malatya’da hasat vakti dedin miydi, bil ki kayısılar meyveye durmuştur…
Kayısının hasat vaktinde Malatya’da buram buram kayısı kokar, kükürt kokar, ter kokar işçinin el-kol emeği kokar…
Kayısının hasat vaktinde Malatya’da, Malatyalılar kayısı bahçelerindedirler. Yalnız Malatyalılar değil, civar ilerden gelen çalışanlar da kayısı bahçelerinde yatıp
Kendimizle ilgilenmek yerine, başkalarının propaganda ve reklamlarına kaptırıyoruz kendimizi. Yaşama gerçekçi olarak bakmak, objektif olmaya çalışmak gerek...
Değişim, hayatın bir gerçeğidir. Kuşlar, bitkiler, şehirler değişir. Dünya kirlenir, sular tükenir, ağaçlar azalır, savaşlar filan olur, edebiyat akımları gelir geçer. Biz de “hayat değişiyor” deriz. İnsanlar da sürekli değişir. Yaşlanırız, saçımızı kestiririz, boyumuz uzar, kilo alırız...
Yayla, tüm muhteşemliği ile gözlerimizin önündeydi. Allah’ım bu ne güzellikti ! Gözlerim, bedenim, ruhum inanmıyordu bu harikuledeliğe ! Dört bir yanı dağlarla çevrili ve yatay şeklinde yukarıdan aşağılara doğru edalı gelin gibi süzülerek kurulmuştu yayla.
Ben Malatya’yı Şirket İşhanı ile tanıdım.
Ahşaptan iki katlı, çok çeşit esnaf ve zanaatkârın iş yaptığı bir ğandı/handı.
Manufer’in dükkânı bizim dağ kesimin bir buluşma noktasıydı.
O bir Ermeni’ydi ancak Türkçe ve Kürtçe’yi çok iyi bildiği için bizim dağ adamlarına, -bir zamanlar
Boşluk büyür mü dersiniz? Yerini hiç kimse dolduramıyorsa, yüreğinize her gün koca bir çığ düşüyorsa cevabı dopdolu bir evettir. Bunu en iyi, uzattığı eli boşta kalanlar, sadece kulaklarında sevdiğinin sesiyle avunanlar ve maziyle yaşayanlar anlar.
...o boşluğun ortasında, kulağımda çınlayan aynı türküyü mırıldanırken ve kafamdaki resme dalmışken şaşkın şaşkın bana bakan kepçe operatörüne ne diyebilirim
Yeşili, kızılı, sarısıyla tabiata renk ve soluk veren yapraklara ömrümün her döneminde hayran olmuşumdur. Şekilleri ve çizgileri profesyonel bir ressam elinden çıkmış kadar estetik gelir bana. Her ne kadar çiçek ve meyvenin yanında ikinci planda kalmış gibi görünse de onlar da Allah'ın mucizevi eserlerinden biridir. Ağaçların vazgeçilmez süsleridir.
Kalbim yuvasından yere düşmüş bir kuş yavrusu. Gözlerim yuvalarından fırlayacak gibi. Gözlerim uçamamakta. Bakışlarım ağacın altında, soğuktan nemlenmekte. Ağladığımı sanmayın sakın, gözyaşları beni hiç ilgilendirmemekte. Bir ağaç, duygusal bağ kurmadığı meyvelerini kuşlara kaptırmakta. Ne nefret ne sevgi var içinde. Ben ağaç altında çırpınmaktayım. Ağaçta bir kıpırtı yok. Gölgesi